4.Bölüm - İyi Değilim Ve Sebebi Sensin

273 4 0
                                    

Şuursuz/4/

Sigara dumanı ve içki kokusuyla dolmuş ana salona girdiğimde tüm bedenimi hafif bir sarsıntı kaplamıştı.İçimdeki ürperti dalgasını bastırmaya çalışarak ilerliyordum Neriman Hanım’ın işaret ettiği o masaya…

Ela gözlerimle masayı ve masanın etrafındakileri inceliyordum.Sekiz erkek ve dört bayan vardı.Bu dört bayandan birine gözlerim takılı kalmıştı.Aysel buradaydı…Hızla ilerlemeye başlamıştım işte onu gördüğüm o an.Bu biraz içimi ferahlatmıştı ; en azından Aysel yanımda olacaktı ve ilk zamanlardaki gibi yine bana yol gösterecekti.Ona yine içten içe minnet duymuştum.

“Selam.” Diyebildiğim o an erkeklerin çoğu fazla alkolden baygın durumdalardı.Bir kaç tanesi yüzüme bakmıştı ve hemen kafasını çevirmişti.Boş bulduğum bir yere oturmuştum ve yanımda bir erkek vardı.Onun yanındaysa yakın arkadaşı olduğunu düşündüğüm başka bir erkek vardı. Ötekinin kucağındaki de Aysel’den başkası değildi.Birbirlerini sürekli öpüp duruyor olmaları sinirime dokunmuştu.Gidip işlerini başka yerde halletmeleri gerekmiyor muydu ? Ben de bazen kendimi anlamıyorum ki ya…Senelerce bu ortamlarda bulunmama rağmen hala işin adabını öğrenememiş olmam nasıl bir saçmalıktı böyle ?

Yanımdaki çocuğun yüzünü inceliyordum.Bir çift gözbebeği kahverengi fakat diğer her yeri kıpkırmızı olan göz,mor göz altları,alkolden dolayı kırmızılaşmış tatlı bir yüz…Evet gayet tatlı biriydi.Karizmatik,çekici,yakışıklı falan değildi.Kasları bile yoktu ama sadece tatlıydı.Olsun,sonuçta insanın ısırmak istediği yanakları vardı.Şişman biri de değildi ama yanakları ne de sevimliydi ! Bu geceyi biriyle geçireceksem bu büyük ihtimalle o olacaktı çünkü diğerleri başka kızlarla meşgullerdi.İki erkeğe bir kızın düştüğü bile olmuştu.Ah, o kızcağıza cidden acıyordum.En sinir olduğum ve aşağılayıcı bulduğum durum buydu : Aynı anda birçok erkekle uğraşmak zorunda kalan acınası bir kadın…

Herkes yiyişmekle meşgulken biz sap gibi oturuyorduk.Ben sıkıntıdan patlamamak için dua ederken yanımdaki de her defasında bir başka bardağı kafasına dikiyordu ve içtiklerinin arasına sürekli bir yenisini daha ekliyordu.Sesim düzgün çıksın diye boğazımı temizleyerek hafifçe ona döndüm.

“Merhaba.Ben İnci.”

Yüzünü bana dönüp kısaca anlamsız bir bakış atmıştı.Gözleri oldukça bayık bakıyordu ve beni umursamadığını sezdiriyordu.Bu benim moralimi bozmaya yetip artmıştı bile ! Umursanmamaktan nefret ederdim.

“Konuşabildiğini sanıyordum…” deyiverdim hızlıca.Hala gözlerim gözlerine dikiliydi.Tamam tatlı,sempatik falan dedik ama insan bir cevap vermeye tenezzül eder be !

“Konuşmak istediğim kişilerle konuşabildiğimi sanıyor olmalıydın.” Nerede en gıcığı varsa beni bulur zaten.

“Tamam artık senin hakkında hiçbir sanım yok.Sen içmeye devam et.” Önüme dönüp kollarımı göğsümde birleştirmiştim.Beyefendiye bak ya… Havasından bir gram eksiltmez haspam ! Bunları içimden sayıklıyorken dahi göz ucumla ona bakma isteği duyuyordum.Baktığım her anda ise onun ne kadar tatlı biri olduğunu geçiriyordum aklımdan.Bu nasıl bir tezatlıktı böyle ? Hem ona çok gıcık olmuştum ve sinirlenmiştim ; hem de aynı anda ona karşı büyük bir ilgi duymuştum.Bu çocukta tuhaf bir şey vardı ve beni kendine doğru çekmeye,peşinden sürüklemeye de devam ediyordu.

Sesli bir şekilde “oooofff ! “ dediğim anda öne doğru eğilip kafamı ellerimin içine almıştım.Tam da o sırada adını sır gibi saklayan,kendini benimle konuşmayacak kadar değerli gören kibir topu –ama yine de tatlı olabilen insancık- bana seslenmişti.

“Demek adın İnci.Ben de Kenan.”

Kısa ve boğuk bir kahkaha atmıştım. Neden bunu yapıyordu,neden böyle anlaşılmazdı ?

“Ne oldu da benimle konuşmak istedin anlamıyorum ama galiba kafan bayağı güzel.” Başımı üç beş kez sağa sola sallayıp tekrar önüme döndüm.

“Canım öyle istedi.Canım o zaman senle konuşmak istemedi,canım şimdi seninle konuşmak istiyor,canım genelde ne istediğini bilmez falan…” Elindeki bardağı sallıyordu.İçtiği viski bitmişti ve içindeki buzları sallamakla meşguldü.

“Söyle o canına,insanların senden uzaklaşmasına sebep oluyor…Falan ! “ Sondaki o “falan” ı biraz bastırarak söylemiştim.Ya lanet olsun,tam o anda çarpık gülümsemesini fırlatmıştı ve orada ölmek istemiştim.Of ! Aptal,gıcık,ukala,kibirli ama yine de tatlı,sempatik ve şirin olabilen insanlara zaafım olduğunu bilmiyordum ki !

“Bana ne kadar yakındın ki uzaklaşasın ? Daha bir saat oldu yan yana oturalı..Ve sadece “yan yana oturalı” hem de … “ İçkisini yudumlarken inip kalkan adem elmasını bile izleyesim vardı ama çocuk beni eziyordu bildiğin. Kafamı geriye atıp ellerimle başımı ovuşturdum.

“ Belki ben uzaklaşacak kadar yakın olmadım sana ama eminim başkaları senin gibi birinden  uzaklaşmıştır.Sana kim katlanabilir ki ?”

“Tatlı olduğumu düşünen,sürekli yan yan bakan,ela gözlü,kırmızı elbiseli,uzun kahverengi saçlı,küstah kadınlar olabilir mi ? “ Bir dakika bir dakika … Beni tanımlamıştı bu çocuk basbayağı…Boğazlamak istercesine kötü bakışlar atarken sorduğu saçma sorusunu cevapladım :

“Hayır o tür bayanlar sadece senin ukala olduğunu düşünür , o kadar ! “ Ayağımdaki topuklular ne de yakışırdı onun o tatlı kafasına !

“Yanılıyorsun.O tür bayanlar beni ukala bulsa bile benimle sevişmek isterler.”

“N-ne saçmalıyorsun bilmiyorum ama komik de-“ Heyecandan dolayı karışan sözüm yarıda kalmışken dudağımda dudağının sıcaklığını ve nefesimde alkol kokan nefesini hissetmiştim.O kadar uzun süredir dudakları dudaklarımı hapsetmişti ki , nefessiz kalmaktan korkmuştum.Geri çekildiğinde elimi kalbime koyup kaşlarımı çattım.Midemde kelebekler değil akbabalar halay çekiyordu resmen …

“Hoşlanmadım ve haz almadım.” Büyük bir yalancıydım bunu söylerken.Çünkü hiç kimsenin öpücüğü bu kadar tatlı olmamıştı hiç…Ya da ben kimseyi gözümde bu kadar büyütmemiştim.

“Fahişeler bir süre sonra zevk almayı unuturlar.Alışmışsındır büyük ihtimalle sen de .” O an yerin dibine girmek ve onu da benden uzaklarda bir yerin dibine gömmek istemiştim.Cevap bile verememiş,öylece kalmıştım.Bok herif ! Beni rezil etmişti.Yaptığım işi ben de, o da,buradaki herkes de biliyordu.Üstüne basa basa ve küstahça bir tavırla  söylemesine ,en berbat ifadeyle bunu tekrardan yüzüme vurmasına lüzum yoktu ..

Sert mizacıma karşılık yüzü daha da yumuşamışken aniden koltuktan kalktı ve arkadaşlarına “Haydi beyler,ben kaçar..” deyip gitti.

Orada öylece kalmıştım.

Bu nasıl bir saçmalıktı böyle ? Hızlıca kalkıp o ortamdan dışarı çıkma isteğimle beraber koştum.Arkamdan gelen Aysel’in görüntüsünü aynada görmüştüm. Hemen arkamı dönüp onu durdurdum.

“Lütfen gelme…Git.Ben iyiyim.”

İşte söylediğim en büyük yalanlardan biri :”  Ben iyiyim.”

Eminim ki Aysel de biliyordu söylediğim çoğu “Ben iyiyim” in altına “Bok gibiyim.Ölüyorum ama yaşıyorum.Aslında keşke şuracıkta gebersem de kurtulsam.” Yattığını…

Kendimi sessizliğin hakim olduğu yukarı katta bulduğum ilk koltuğa attığımda gözlerimden yaşlar süzülüyordu.Aslında gözlerimden yaş değil de nefret ve kırık kalpten sızan acılar akıyordu sanki…Hafifçe mırıldanıyordum güçsüz bedenimin titremesini önlemeye çalışarak :

“İyi değilim ve sebebi sensin…”

BÖLÜM SONUUU.

Bölüm Şarkısı : The Passenger-Let Her Go.

Şuursuz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin