Bölüm 4

20 2 0
                                    

Rezilliğimi sindirip, aynadan yüzümün normal rengine döndüğünü görünce salonda olan Kaan'ın yanına gittim. "Ne istiyorsun, neden geldin. Hatta kapıyı falan tıklatmadan, sen ne öküz bir şeysin ya" saçlarını kaşıdı ve oturduğu koltuktan bana bir bakış atarak "acıktım." Dedi. Ona boş ve anlamsız bakışlarımı gönderirdikten sonra bir şey söylemeyince konuşmaya karar verdim "yani?". Bana yemek yapmamı ima ettiğini anlamıştım sadece ondan duymak istiyordum. "Bu yüzden yemek yapacağım. Aslında, özel olarak istediğin bir şey var mı diye de sormayacaktım. Sadece ne yaptığına bir bakıyım dedim."  Açık sözlülüğü birkaç saniye duraksamama neden olmuştu. Hayır, duraksamama neden olan, yemek yapacak oluşuydu. Onu biscolata erkekleri gibi mutfakta bir önlükle hayal ederken sırıttığımın farkına vardım. Kaan bana boş bakışlarla bakarken, sırıtmamı sildim ve gözlerimi devirip  mutfağa gittim. Evet mutfağa gittim çünkü onu yemek yaparken görmek istiyordum. Fazlasıyla istiyordum.
Kaan ellerini yıkayıp mutfağa gireli beş dakika olmuştu. Sorduğum hiçbir soruya cevap vermeden sadece yemeğe odaklandı. Ben de bu beş dakikanın sonunda pes edip onu izlemeye başlamıştım. Halimden gayet memnundum. Ne yaptığını merak ediyordum ama on beş kere sormama rağmen cevap vermemişti. Aralarda kafamı kaldırıp bakıyordum ama hiçbir şey gözükmüyordu. Artık kafamı kaldırmaya da uğraşmadan masanın yanındaki sandalyeyi çektim ve oturdum, kollarımı masaya koyup kafamı üstüne yerleştirdikten sonra yatar bir pozisyonda onu izlemeye koyuldum.
Yaklaşık kırk dakikanın ardından Kaan'ın yemeği bitmişti, ben de sofrayı kurduktan sonra yaptığı kori soslu mantarlı tavuğu tam ortaya yerleştirdi. Ve ben köri soslu mantarlı tavuğa bayılıyordum! Gözlerim mutluluktan parladı. "Kaan özel olarak isteseydim bundan daha iyisini isteyemezdim, harikasıın!" Diye cırlarken Kaan gülüp "biliyorum." Diye yanıtladı. Gülerek ona baktım ve hemen önüme dönüp yemeğime gömüldüm. Yemeklerimiz bitti ve masayı topladık. Bunları birlikte yapıyor olmamız beni gülümsetmişti, tabi aralarda olan temaslarımızın, aramızda geçen diyalogların da etkisi büyüktü.
"Kaan ben duşa giriyorum."
" Ee Duru, ne yapayım?" İsmimi kullanması garip gelmişti, unuttuğunu düşünüyordum. Onun ağzından duyunca ne kadar güzel bir isime sahip olduğumu düşündüm. Ama hâlâ öküzdü. "Ya, sen ne uyuz bir şeysin çocuk" dediğimde bana doğru dönüp kaşlarını kaldırdı ve sesimi taklit ederek "çocuk?" Dedi, sırıttım. Bir şey söylemesine fırsat vermeden -ki söyleyeceğini de hiç sanmıyorum-merdivenlerden yukarı çıkıp kendimi banyoya attım, ardımdan kapıyı kapattım. Banyonun ortasında bir küvet vardı ve beni kendine çekiyordu. Küveti doldurmaya başladığımda olası öküzlere karşı kapımı kilitleyip kilitlemediğimi tekrar kontrol edip üzerimdekileri çıkartmaya başladım. Suyun dolduğunu görünce içine girdim ve musluğu kapatıp uzandım.
Birkaç dakika küvette kaldıktan sonra tıpayı kaldırıp dolan suyun boşalmasına izin verdim. Bu sırada ben de yıkanacağım suyu ayarladım ve yıkanmaya başladım.
Nihayet çıkabildiğimde banyonun kilidini açtım. Kaan'ın ortalarda olup olmadığını kontrol edip odama doğru yürüdüm. Kaan'ın odasının önünden geçerken, içeride kimsenin olmadığını görünce hemen geri döndüm. Bunu fırsat bilerek odaya girdim, incelemeye başladım. Onun odası da benimki gibi güzeldi. Mavi ve siyah tonları ağır basıyordu. Kaan'ın ayak seslerini duyduğumda hemen arkamı dönüp çıkmaya yeltenmiştim ki karşımda dikildi. Ellerimi, tuttuğum havlumdan yanlarıma teslim oldum anlamında kaldırdığımda havlum yere düştü. Kuvvetli bir çığlık attım. Kaan'ın da gözleri kocaman açılmıştı. Sen tam bir gerizekalısın Duru, gerçekten gerizekalısın!

Bizim HikayemizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin