Yargıcın kapısı aniden açıldı ve aynı anda siyah cübbesi ve peruğuyla zayıf ve kamburlaşmış yazman fazla yüksek olmayan bir sesle bağırdı. "Salon ayağa." Etrafa şimdiden bıkkın bıkkın bakan Yargıç Gil Maddick aceleyle gelip yerine oturdu. Ardından salondakiler de tekrar oturma izni almış oldu.
"Bay Tomlinson," dedi yargıç. "Sanığı buraya çağırmaya hazır mısınız?" Louis rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdandı. "Evet sayın Yargıç." Salona geleli 1 dakika bile olmamıştı ama şimdiden kendini bu davanın kaybedeni ilan etmişti.
Harry sanık sandalyesine oturdu, duygusuz gözlerle salondakilere baktı. Arka sırada ağlamakta olan annesini gördü. Onun dört sıra yanında da babası vardı. Adam son derece bitkin, son derece mutsuz duruyordu.
Louis onu izlerken biraz kaymış olan gözlüğünü işaret parmağıyla yukarı doğru ittirdi. Yeni avukattı, daha önce sadece 4 davası olmuştu. Yine de, dördünü de kazanmıştı. Ama şimdi bu dava için hiçbir umudu yoktu. Dava hakkında doğru düzgün bilgisi yoktu. Harry Styles'ın avukatı olarak atandığını bile 2 saat önce öğrenmişti.
Harry'nin bu davada yapması gereken tek şey adını, doğum tarihini ve adresini söylemekti. Savunma daha sonra Londra Merkez Ceza Mahkemesi'nde jurilerin huzurunda yapılacaktı. Şimdi sadece dava dosyasını onaylamak için basit bir dava faslı yapılıyordu.
Harry bilgilerini çok kısık ama anlaşılır bir sesle söyledi. Peruklu yazmanın suçu okuması ve Harry'den onaylamasını istemesi birkaç dakika sürdü. Harry her suçlamadan sonra sadece "Sessiz kalma hakkımı kullanmak istiyorum." dedi. Yargıç yanındaki savcılarla fısıldaşarak bir şeyler tartıştı.
"Duruşma bir hafta sonraya ertelenmiştir."
Louis ayağa fırladı. "Kefalet başvurusu yapmak istiyoruz, sayın yargıç." Savcılar sanki bu dünyadaki en enteresan cümleymiş gibi ona bakarken davacı tarafın avukatı Charlie Tremont da ayağa kalktı.
"İtiraz ediyorum sayın yargıç!" dedi. "Harry Styles suçunun ağırlığı ve muhtemel olarak alacağı müebbet hapis cezası sebebiyle davaya katılmaktan kaçma girişiminde bulunabilir."
"Müvekkilimin suçu kanıtlanmamıştır Sayın Yargıç" diye itiraz etti Louis. Ama yargıç elini kaldırarak onu susturdu. "Kefalet talebi, davalının serbest bırakılması halinde davaya katılacağına dair somut gerçekler bulunmaması sebebiyle reddedilmiştir. Götürün onu."
Harry'i tekrar hücresine götürecek olan gözaltı memurları yürümeye başladı. Harry salondan çıkmadan önce son kez babasına baktı. Ne düşündüğü yüzünden anlaşılmıyordu.
Yargıç da geldiği yerden geri gidince salondaki herkes hareketlendi. Louis evrak çantasını da alarak dışarı çıktı. Önce biraz davayı incelemeliydi. Bildiği tek şey Harry'nin üvey annesi Rebecca Styles'ı öldürmekle suçlandığıydı. Harry cinayeti itiraf etmemişti. Ama inkar da etmiyordu. Zaten bilgilerini söylemek ve "Sessiz kalmak istiyorum." dışında da tek bir kelime etmemişti. Louis'nin olanları öğrenmek, savunma hazırlamak için sadece bir haftası vardı.
Mahkeme salonundan çıktığı sırada bir adam Louis'yi durdurdu. "Bay Tomlinson, ben Harry'nin babasıyım, Mike Styles." Louis nazikçe adamla tokalaştı. Louis'nin davayı almasını özenle isteyen kişi Mike'dı. Louis buna anlam verememişti, adam deliler gibi zengindi. Neden daha tecrübeli bir avukat istememişti ki?
"Davanın genç bir avukata verilmesini ben talep ettim." dedi adam sanki onun aklındakileri okuyor gibi. "Harry kimseyle konuşmuyor, benimle bile. Önceki avukatına da hiçbir şey söylemedi. Belki yaşına yakın bir avukatı olursa rahat konuşur diye düşündüm."
Louis bu açıklamaya ihtiyaç duymamıştı. Ama yine de kabalık etmek istemedi, gülümseyerek başını salladı. "Anlıyorum." dedi. Açıkçası bu davayı almaktan hiç memnun değildi. Kariyerine kötü bir başlangıç yapmasına sebep olacaktı.
Mike arkasını dönüp gitmeden önce "Kurtarın onu Bay Tomlinson" dedi düz bir sesle. "Oğlumu ceza almaktan kurtarın."
Louis Harry'i görmeye gidecekti ama bir süre Mike'ı arkasından baktı. Eşi ölmüştü ve cinayetten oğlu suçlanıyordu. Onun için çok zor bir durum olmalıydı. Her şeye rağmen sapasağlam ayakta duruyordu. Bu çok takdir edilesi bir durumdu.
Louis hücrenin önüne geldiğinde polis memuru onu durdurdu. "Avukat-Müvekkil görüşmesi için buradayım. Müvekkilimle yalnız kalmak istiyorum. Buna hakkımız var." diye açıkladı Louis. Kadın bir süre düşündü. "Peki. Ama uzun sürmesin lütfen." Kadın hücrenin kilidini açtı. Louis içeri girince tekrar kilitledi ve biraz uzaklaştı.
"Merhaba Harry," dedi Louis. "Ben Louis Tomlinson, senin avukatınım." Harry ona boş gözlerle bakmaktan başka bir şey yapmadı. "23 yaşındayım, işimde yeniyim ama daha önceki davalarımda kaybetmedim."
Harry'den herhangi bir tepki bekledi ama umduğunu bulamadı.
"Bak Harry eğer benimle konuşmazsan seni koruyamam. Bilmem gereken tek bir şey var, Rebecca'yı öldürdün mü?"
Sessizlik.
"Suçlu olsan da olmasan da ceza almanı önleyeceğim. Ama doğruyu bilmezsem dava stratejisi oluşturamam."
Sessizlik.
"Harry istediğim tek şey seni buradan çıkarmak. Dava dosyasını incelediğim zaman zaten güzel bir savunma hazırlayacağım ama benimle konuşmana ihtiyacım var."
Sessizlik.
"Madem konuşmak istemiyorsun, o zaman bilmeni istediğim bir şey var. Her koşulda yanında olacağım. Anlatmak istediğin zaman polislere benimle görüşmek istediğini söyle. Emin ol, seni yargılamadan dinlerim."
Polis memuru tekrar kilidi açtığında Louis arkasına bile bakmadan oradan çıktı. Görüyordu ki bu dava imkansız gibi bir şeydi. Harry kimseyle konuşmadığı için Louis asla gerçeği bilemeyecekti. Sadece Harry'nin katil olmadığını varsayarak bir savunma yazacaktı.
Arabasını park ettiği park alanına giderken, karşı tarafın avukatı Charlie Tremont ile karşılaştı. Tremont, Rebecca Styles'ın özel avukatı ve Stylesların aile dostuydu. Rebecca ölünce, davayı almayı kendisi istemişti. Ona göre Harry bir şeytandı ve cezalandırılması şarttı.
"Tomlinson..." dedi sahte bir neşeyle. "Müvekkiliniz suçunu ilan edecek mi?" Louis de gerçek olmayan bir kahkaha attı. "Karın üstüne işiyorsun Tremont. Ama atasözü ne der bilirsin, sarı renkli kar yenmez."
Tremont ve Louis karşılıklı kahkaha atmaya başladı. Sonra aynı anda susup ciddi bir ifade kazandılar.
"Araştırmalara devam edeceğiz." dedi Tremont. "Sen de, müvekkilin de bunu iyi bilin. Sizi adım adım izleyeceğiz ve bu cinayeti ispatlayacağız. O küçük şeytan hapise girecek ve sen de mesleğini kaybedip taksicilik yapacaksın."
Louis onun kolunu tuttu ve yüzüne yaklaştı. "Parmak izi, kan testi ve hatta lanet olsun, müvekkilimin Rebecca'yı seksen bin tanık önünde Giants Stadyumu'nda vurduğunu gösteren bir canlı yayını ele geçirebilirsin. Ve ben buna rağmen onu on dakika içerisinde kurtarabilirim."
Yine yeni kurgu, yine ben. Muhtemelen çok uzun soluklu bir kitap olmayacak. Niyetim sade bir aşk hikayesi yazmaktan ziyade suç ve ceza, aşk ve korku hatta aşk ve ceza kavramlarını birlikte işlemek. Umarım güzel bir çalışma olur 🌹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
COURT ROOM
Fanfiction18 yaşındaki Harry Styles üvey annesini öldürmekten yargılanmaktadır. Harry'i savunma görevini avukat Louis Tomlinson üstlenir. İşaretler cinayeti Harry'nin işlediğini gösterirken, Harry cinayeti itiraf etmediği gibi inkar da etmez.