"Merhaba Doktor Horan!"
Harry içeriye girerken yüzünde büyük bir gülümsemeyle bunu söyledi. Louis de yanındaydı. Sarışın doktor "Merhaba." dedi. Harry Louis'nin kolunu tutmayı bırakıp doktorunun yanına gitti. Koltuğa oturdu. Psikologla haftalık yaptıkları görüşmelerden biri de bugündü.
Louis kapının oradan başını uzattı. "Ben kapının önündeyim. Bir sorun olursa beni ara, tamam mı?" dedi. Harry başını salladı. Niall araya girerek "Bekleme salonunda telefonla konuşmanız yasak." diye hatırlattı. Louis elini havada sallayarak "Ben çılgınlıklardan hoşlanırım." dedi. "İhtiyacın olduğunda ara."
Harry gülerken Louis odadan çıktı. Niall dikkatle Harry'e ve onun yüzündeki mutlu ifadeye baktı. "Hey Harry, bugün çok mutlu görünüyorsun. Nedenini anlatmak ister misin?"
Harry gülümsemeye devam etti. "Bir süredir bir polis arkadaşımızda kalıyordum. Bugün evime döndüğüm için mutluyum."
"O ev babana ait olduğu için evi sevmediğini sanıyordum?"
"Şey, evimden kastım Louis'nin eviydi."Niall kaşlarını kaldırdı. "Yani şimdi o ikinizin evi mi oldu? Aranızdaki şu arkadaşça ilişki biraz ilerlemiş olabilir mi?" diye sordu. Harry omuz silkti. "Bugün bunun hakkında konuşmak istiyorum doktor." dedi. "Ben onun arkadaşı olmak istemiyorum. Ben onun en yakın arkadaşı olmak istiyorum."
Niall onu dinlerken bir yandan da hep yaptığı gibi kağıdına notlar alıyordu. "İkisi arasındaki farkı açıklamak ister misin Harry?" dedi. "Neden arkadaşı değil de en yakın arkadaşı?"
Harry bu soruyu bekliyor gibi olduğu yerde doğruldu. "Ben onun için sıradan bir arkadaş olmak istemiyorum Niall. Sevdiklerinden biri değil, en sevdiği olmak istiyorum. Sadece benimle konuşmasını istiyorum. Sadece benimle vakit geçirsin, sadece benimle gülsün, sadece beni mutlu etsin istiyorum. Ben onun tek varlığı olmak istiyorum."
Niall düzenli olarak yazdığı dosyasını aldı ve ayağa kalktı. Masanın etrafından dolanıp koltuğa, Harry'nin yanına oturdu. "Sence bunları neden istiyorsun?" diye sordu. Cevabını elbette biliyordu ama Harry'nin kendisinin söylemesini istiyordu.
"Sanırım ondan biraz hoşlanıyorum." dedi Harry. "Ve sadece bana ait olmasını istiyorum." İstemek kelimesini çok kullanmış olabilirdi ama başka hangi kelimeyle ifade edebileceğini bilmiyordu.
Niall zaten bunu ilk görüşmede fark etmiş, ilk gün notlarına Harry'nin Louis'ye karşı bir şeyler hissettiğini eklemişti. "Bunu onunla konuştun mu?" diye sordu. Harry başını iki yana salladı. "Korktum."
Psikolog olmak insanların söylediklerini tepkisizce dinleyip sadece mantıkla yorumlamayı gerektiriyordu ve Niall kendisini "Çok şirinsiniz!" dememek için gerçekten zor tutuyordu.
"Onu sevdiğin gerçeğini gizleyerek Louis'yi yanında tutamazsın Harry. Bu ona haksızlık olur. Seni sevse de sevmese de bunu bilmeye hakkı var. İşlerin iyiye gideceğinin sözünü veremem elbette ama belirsizliktense, kesin bir sonuca varmak çok daha iyidir."
Harry ona gerçekten hak veriyordu. "Peki. Söylemeyi deneyeceğim." Doktor ona "Deneme Harry, yap." diye cevap verdi. Bunca yıldır tecrübe ettiği şey denerim diyen insanların asla denemediğiydi. Harry derin bir nefes alarak arkasına yaslandı. Bunu söyleme fikri bile heyecan vericiydi. Louis'nin karşısına geçip hislerinden bahsetmek çok zor olacaktı.
Niall "Bunu netleştirdiğimize göre başka bir soruya geçeceğim. Rebecca hala rüyalarına girmiyor, değil mi?" dedi. Harry oturduğu yerde hareketlendi. "Aslında uzun süredir görmüyordum." dedi. "Ama Louis'nin evinden ayrıldığımdan beri sürekli görüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
COURT ROOM
Fanfiction18 yaşındaki Harry Styles üvey annesini öldürmekten yargılanmaktadır. Harry'i savunma görevini avukat Louis Tomlinson üstlenir. İşaretler cinayeti Harry'nin işlediğini gösterirken, Harry cinayeti itiraf etmediği gibi inkar da etmez.