Day 14

4.7K 553 1.4K
                                    

"Louis Tomlinson, odama gel. Hemen."

Louis yeni davasının dosyalarını incelerken patronundan bu mesajı aldı. Telefonunu cebine attı ve ayağa kalktı. Olabildiğince hızlı bir şekilde odasından ayrılıp patronunun koridorun sonundaki odasına yürüdü.

Yine ne halt etmişti de Bay O'Donnie'yi bu kadar kızdırmıştı bilmiyordu, muhtemelen şirkettekiler şikayet etmişti. Sürekli insanlarla alay ediyordu, bu da başına bela oluyordu.

Açık olan kapıya yine de nezaketen iki kez vurdu. Patronu sesi duyunca başını kaldırdı. Sadece "Gir içeri." dedi. Louis de kendine söylenileni yaptı. Odaya girip kapıyı kapattı. Yine bir nezaket kuralı olarak ceketinin düğmelerinden ikisini ilikledi.

"Yine kaşlarınızı çenenize kadar çatmışsınız." dedi. Patronunun sinirli ifadesi daha da berbat bir hal aldı. Karısının her sabah bu suratı görerek uyandığını düşününce, Bayan O'Donnie için üzüldü.

"Şebeklik yapmayı kes Louis. Bu sefer konu ciddi." dedi adam. "Geç, otur." Louis imdat çığlığı atmak istiyordu. "Oturmasam daha iyi olur, siz bana bağırmaya başlayınca hemen atlamak için pencereye yakın durmak istiyorum."

Bay O'Donnie "Otur dedim." diye tekrarlayınca mecburen tekli koltuğa oturdu. Bu şirkette kimse kaliteli komedyenlere saygı göstermiyordu.

"Bir önceki davadan beri avukatlığını yaptığın Harry Styles ile aranda bir şeyler olduğunu duydum. Seni şirkete alırken bu konuda uyarmıştım Louis. Bizim esas ilkemiz müvekkillerle belli bir mesafe içerisinde olmak, onlarla birlikte olmak değil."

Louis kaşlarını kaldırarak ona baktı. Dedikodular çabuk yayılırdı evet ama bu kadarını da beklemiyordu. "Biraz daha açık konuşabilir misiniz?" diye sordu. Adam başını salladı.

"Harry ile arandaki ilişki bana müşteri kaybettirir. O daha yeni reşit olmuş bir çocuk. Sadece 18 yaşında. Senin onunla birlikte olman hem profesyonel bir avukat olmadığın anlamına gelir, hem de şirketimin adını lekeler. Bir seçim yapacaksın, hemen şimdi. Harry ya da işin."

"Bir saniye." dedi Louis. "Şimdi siz bana Harry ile işim arasında bir tercih yapmam gerektiğini mi söylüyorsunuz?"

Adam gözlerini devirdi. "Sözlü şekilde anlamadıysan bir kağıda şema çizerek anlatabilirim." dedi. Herkes kendini çok akıllı zannediyordu.

Louis "Renkli kalem kullanmanız mümkün mü?" diye sordu. "Neon renklerden hoşlanırım."

Bay O'Donnie gülümsemedi bile. Louis aslında güzel şakalar yapıyordu, neden kimse bunu takdir etmiyordu ki? Patronu cevap vermeyince, ayağa kalktı. "Harry'i seviyorum ve Harry'i seçiyorum. Yaşı veya müvekkilim olması umrumda değil." 

Adam ona bir kağıt uzattı. Bu bir istifa dilekçesiydi. Üzerinde Louis'nin adı yazılıydı. Sadece imza yeri boştu. "O zaman bunu imzala ve sevgilinin yanına git Tomlinson, ben buna göz yumamam."

Louis gülümsedi. "Elbette istifa etmeyeceğim. Bu sizi rahatsız ediyorsa, beni kovmak zorundasınız. Haliyle tazminatımı da vermeniz gerekiyor. Ben kendime bir iş bulurum ama siz kendinize bir Louis Tomlinson bulamazsınız."

Karşılık beklemeden odayı terk etti. Bugün onun doğum günüydü, ve o doğum gününde işten kovuluyordu. Acaba günü daha da kötüleşebilir miydi?

Şimdi eve dönecekti. Ama Harry de evde değildi, okuldaydı. Louis'nin doğum gününü bilmiyordu, hiç bunu konuşmamışlardı. Haliyle evde beklemek yerine fakülteye gitmeyi tercih etmişti.

Şirket binasının dışına çıkıp arabasına bindiğinde telefonu çalmaya başladı. Bilinmeyen numara tarafından aranıyordu. Yeşil daireye dokundu ve telefonu kulağına götürdü. "Savunma avukatı Louis Tomlinson'ın telefonu. Kimle görüşüyorum?"
"Selam Louuu. Ben Harry, küçüğün."

COURT ROOMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin