Çatlamış eller, kanayan bilek, ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözler, kesilmiş saçlar ve kenarda usulca çalan piyano sesi. Ne kadar da acıyordu kendine.Nasıl bu kadar güçsüz olabiliyordu anlam veremiyordu yaptıklarına. En sevdiği uzun saçlarından bile vazgeçmişti. Ama hala acısı dinmiyordu. Daha ne yapabilirdi ki kendine? Ölümden korkarken nasıl kıyardı canına?
"şşş... Sakin ol, gözlerini kapat. Piyano, çare piyonada.Tuşların fısıltılarını dinle. Huzuru dinle. İyi olacaksın dinle. "
Arkasında duran bir adam ne yapması gerektiğini söylüyordu. Dönmedi arkasını, merak etmedi... Sadece gözlerini kapattı, piyanodan çıkan sesleri hissetmeye çalıştı. Evet gerçekten huzurluydu. Yavaşça elindeki jileti yere attı. Ve hafifçe gülümsedi. "alışmak zorundayım" dedi. Kendini tamamen yere bıraktı.Dizleri artık ağırlığını kaldıramıyordu. Sesler kayboluyor huzura erişiyordu. Adam kıza yaklaştı ve bileğindeki kanı durdurmak için tişörtünü yırttı bileğine bağladı. Yerde gözleri kapalı olan kıza bakıp"geçecek " dedi. Sonra kıza gülümseyip kucağına aldı. Bu soğuk bodrum katından bir an önce çıkmaları gerekiyordı. Kız buz kesilmişti. Dışarda bekleyen arabasının kapısını açıp kızı usulca arka koltuğa yatırdı. Kendisi de sürücü koltuğuna oturup son kez kıza baktı. Hastaneye götüremezdi.En iyisi kendi evine götürecekti. Arabayı çalıştırıp evinin yoluna doğru sürmeye başladı...Yarım saatlik yol boyunca kız sürekli "benim yüzümden"diye sayıklamıştı. Adam onun için çok endişeleniyordu. Ne oldu da kendisine zarar verme derecesine getirmişti. Zavvalı kıza üzülmüştü.Vicdanı onu orada bırakmasına izin vermemişti. Uzun zamandır gitmediği okuluna uğramıştı ve bu kızla karşılaşmıştı. Ne kadar da güzel bir yüzü vardı. Yaşadığı onca acıdan sonra kimseye yardım etmeyecekti sözde. Ama yine kalbi izin vermedi. En sonunda evine gelmişti. Tek başına yaşayan bir adam için fazlasıyla büyük olan bu evde yaşaması biraz garip görünse de, bu ev onun için manevi anlamda çok değerliydi. İki katlı, bahçeli ,otoparklı, havuzlu gerçekten muhteşem bir evdi. Arabayı otoparktaki diğer arabaların yanına park etti. Kızı kucağına alıp eve götürdü.
..........
Gözlerimi açmakta ne kadar zorlansam da yavaşça açtım. Burnuma nefis kokular geliyordu. Karşımda duran kırmızı çalışma masasına baktım ve duvarda asılı bir doğa resmi vardı. Sağıma soluma baktım baya büyük bir odaydı sol tarafta iki tane kapı vardı. Sağ tarafta da bir kapı vardı ama açıktı. Gördüğüm tek şey merdiven vardı. Nerdeydim ben? En son delice ağlıyor saçımı bileğimi kesiyordum. Aklıma kan gelince yüzümü buruşturdum. Ve bileğimde bir sızı hissettim. Bileğim sargı beziyle sarılmıştı. İyice meraklanmıştım kimin evi burası? Kendimi çok halsiz hissetsemde yataktan doğruldum ayağa kalktım. Kapısı açık olan kapıdan çıkıp merdivenlerden indim. Burnuma gelen nefis koku çok hoştu. Ev kimin olursa olsun bu kokan her neyse yemek istiyordum. Merdivenlerin hemen yanında mutfak vardı kafamı hafifçe kapıdan içeri soktum karşımda bir adam üstü çıplak krep hazırlıyordu. Yüzünü göremiyordum ama gerçekten çok hoş bir vücuda sahipti. Utanmıştım bunu düşündüğüm için. Kendime çok kızmıştım nasıl böyle sapıkça düşünebilirdim. Ve en kötüsü nasıl dışımdan söylemiştim. Adam bütün dikkatini bana vermişti işini bırakıp. Yüzünde hiç tepki yoktu çok soğuk bakışları vardı ve ne hissettiğini kestiremiyordum. Bir süre daha bakıştık sonra tekrar krepleriyle ilgilendi. Tabaklara koyduktan sonra "nasılsın? " dedi yüzüme bakmadan. Neden bu kadar sertti ve kim bu adam. "iyiyim" dedim. Sustum. Neden sustum ki neden sormuyorum nerdeyim ben ,sen kimsin neden sormuyorum. "otur hadi acıkmışsındır bir şeyler ye. Sonra doktor gelecek bileğini kontrol edecek. " neden benimle ilgileniyorsun be adam.
"teşekkür eederim ama ben nerdeyim? " dedim bir yandan da oturmuş çatalımla domates aldım.
"Ben Bulut bu kadarını bilmen yeterli. Kendine zarar veriyordun buna şahit oldum orda öyle bırakamadım seni. Sonra işte bilirsin birlikte güzel bir gece geçirdik güzelim. " bunları derken pis pis sırıtmıştı. Ne demek istiyordu bu? Hemen üstüme baktım uzun bir tişört vardı altımda bir şey yoktu aman Allahım dediği doğru mu yoksa? Elimdeki çatalla uğraşıyordum ve bir an elimden fırlayıp bulutun omzuna saplandı. Hiç tepki vermedi yüzünde hiç bir ifade yoktu. Ben ise çığlığı bastım. "ööö...zür dilerim ben gerçekten bilerek olmadı sen öyle bir an öyle şeyler diyince ben ay valla ben naptım ay çok sakarım ay vallahi özür dil.. "
"ya tamam kızım be sus iyiyim yok bişiyim. Ayrıca ciddi değildim. Hizmetçim üstünü değiştirdi. Merak etme şimdi otur ye şunları artık. " hayranlıkla bakıyordum çok yakışıklıydı sakallarına dokunmak istedim ah çok salaktım.Eliyle çatalı omzundan çıkardı kan akıyordu.Gözlerimi ondan ayıramıyordum.Bana sert bakış attığında gözlerimi çekip önümdeki krepi elimle yedim. Bana yeni bir çatal verip mutfaktan çıkmıştı. Nasıl bir yaratıktı ?canı yanmadı mı ?neden hiç tepki vermedi?. Yüzünde bir gram değişme olmamıştı. Kafamda bir sürü soru vardı. Hepsine cevap almazsam ölürdüm sanırım. Gerçi dün ölmeye korkan ben ölmem daha da. Dün aklıma gelince gözümden bir damla yaş aktı. Unutmak istiyordum...
Kahvaltımı yaptıktan sonra mutfaktan çıktım.Çıkar çıkmaz Geniş bir salon vardı. Koltukların renklerine bayılmıştm.Deniz mavisi çok huzur vermişti. Televizyon o kadar büyüktü ki kurcalamak istemiştim ama kendimi tuttum. Koltuğa oturdum ve etrafı inceledim. Çok eşya yoktu. Kocaman bir masa duvarda asılı tablolar sağ tarafta duran kocaman bir piyano. Gözlerim piyanoda takılı kalmıştı. Dünü hatırlamama neden olmuştu.......
"Alo alo kimsiniz? " özel numaradan kaçıncı kez aramışlardı ilk başta açmıyordum ama en son sinirlenip ve birazda merakıma yenik düşüp açmıştım. Karşıdan adam sesleri geliyordu. "Egenin öldüğü yere gel sana bir hediyem var güzellik. Ha eğer gelmezsen ailene zarar geleceğini bil. " yüzüme kapanmıştı telefon. Ellerim titredi onca yıl sonra adını duymak bile kalbimi çok acıtmıştı. Ne kadar da özlemiştim onu. Gözlerimde ki yaşlara engel olamamıştım.
"Mavii kızım hadi kahvaltı hazır gel. " annemin sesiyle kendimi toparlamıştım. Yatağımı toparlayıp odamdan çıktım. Elimi yüzümü yıkarken yüzüme baktım. Gözlerimin altı çökmüştü. Dün gece ki doğum günü çok yorucuydu ve ev çok kirlenmişti. Temizlikten nefret etsem de anneme yardım etmek zorundaydım. Mutfağa girip annemin yanağından öptüm. Çay bardaklarına çayı koyup masaya koydum.Kardeşim nisa kediyle uğraşıyordu. "hadi nisa elini yüzünü yıka kahvaltıya gel. " bir yandan da çatalları koydum masaya. Oturdum patates kızartmasından bir kaç tane yedim sonra iştahım kesildi. Canım sıkkındı ve hala aklım o telefon konuşmasındaydı. Kahvaltımızı yaptıktan sonra mutfağı toparladım. Sonra etrafı toparlayıp süpürge yaptık. İçerde telefonumun çaldığını duyunca koşa koşa içeriye gittim. Arayan yine özel numaraydı hemen açıp"ne var?" dedim. "saat 5 de okulda ol.sen nerde olacağını gayet iyi biliyorsun "dedi gülerek ve kapattı. Korkuyordum gitmem gerekiyor muydu? Gitmesem aileme zarar verebilirdi. Kimdi bu ne istiyordu? Merak etmiştim.Saat 4 olmuştu hazırlanıp evden çıktım. Otobüsün geldiğini görünce koştum. Allah'tan yetişmiştim. Zaten çok uzak değildi. 20 dk sonra otobüsten inip okula girdim. Spor salonunun bodrum katına inip egenin öldüğü yere doğru ilerledim. Ellerim ayaklarım korkudan titiriyor gözlerimde anılar canlandıkça çıldırır gibi oldum. Bir sandalye ve sehpa vardı. Sehpanın üzerinde mp3 çalar gibi bir şey vardı ve bir jiletle makas vardı. Bunlarda neydi böyle? Benimle ne ilgisi olabilirdi ki? Sandalyeye ilerleyip etrafıma bakındım. Kimse yoktu. Telefonum çalınca korkudan irkildim. Özel numara arıyordu açtım. "orada sana mp3 bıraktık. Onu aç ve o şarkıyı dinle ha bir de o güzel saçlarına biraz değişiklik yapma zamanı geldi. Saçlarını kesmeni istiyorum. Yoksa ailene veda edersin. Bir de orda jilet duruyor bileğini kesmeni isitiyorum. Kolay gelsin" ne diyordu bu adam delirmişti.saçlarıma asla dokunamazdım. Ama bir yandan ailemi düşündüm. Sandalyeye oturup mp3 aldım elime ve bir tuşa bastım. Bir şarkı çalıyordu piyano gitar değişik bir şeydi ama muhteşem bir melodisi vardı. Hiç duymadığım bir şeydi. Gözlerimden yaşlar akıyordu. Ağlamaktan gözlerim şişmişti hissedebiliyordum. Elime makası alıp saçlarımı kestim. Çığlık atıyordum. Egenin en sevdiği şeyi kendimden alıyordum.Sonra da jileti alıp bileğimi kesttim. Bu ilk kesişim değildi alışıktım. Kesmiştim ama durduramadım kendimi daha çok derine derine kestim. Sandalyeden kalkıp yere dizlerimin üzerine oturdum. "benim yüzümden öldün kendimi affetmiycem" diye bağırıyordum. Sonra arkamdan bir adam bir şeyler fısıldadı. Piyanonun sesini hissettikçe huzurlu hissettim sonra kendimi yere attım. Gözlerim kapalıydı "alışmak zorundayım" dedim ve tamamen kapandı gözlerim huzurluydu...
.........
"ne düşünüyorsun? " bulutun sesiyle dünü düşünmeyi bıraktım. Sesi çok huzurluydu. Bana birisini hatırlatıyordu en sevdiğimi egeyi..
"ben ben artık gitsem iyi olur.Ailem merak etmiştir. "ayağa kalktım karşısına geçtim cevap vermesini bekledim hiç tepki vermedi bir süre sonra konuştu. "ben hallettim aileni. Seni okuld biliyorlar. Merak etme birazdan doktor gelecek koluna bakcak. Ve dünü bana anlatacaksın. Yoksa buradan çıkışın yok! "sesi çok tehditkardı. Ne anlatacaktım daha hiç tanımadığım bir adama geçmişimi açmam doğru olur muydu? Daha aileme bile anatamadığım korktuğum bu şeyi nasıl anlatabilirdim. "dünü konuşmak istemiyorum. Lütfen her şey için teşekkür ederim."
"tamam anlatma umrumda değil zaten. "dedi gerçektende umrunda değildi yüz ifadesini çözemiyordum.
"adın ne? "
"mavi"
"değişik ama sevdim. Mavi şimdi benim işe gitmem gerek. Seninle hizmetçim efsun ilgilenecek. Bir yere gitmek yok ben gelene kadar. "
"tamam" dedim ve tekrar oturdum koltuğa. O ise serseri giyinişiyle işe gitmek için ayakkabısını giyip evden çıktı. Efsun dediği kız da yanıma gelip gülümsedi. "merhaba ben efsun. Doktor bir saat sonra gelecek. Eğer isterseniz duş alabilirsiniz"
"çok sağol ama böyle iyiyim. sadece biraz uyumak istiyorum. "dedim. "odanızın çarşaflarını değiştirdim. Rahatça yatabilirsiniz. " dedi gülümseyerek. Bende gülümseyip ayağa kalktım teşekkür ettikten sonra odama geçtim. Biraz dinlemek iyi gelecekti. Yatağa uzanıp gözlerimi kapattım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Bulut
RomanceÇatlamış eller, kanayan bilek, ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözler, kesilmiş saçlar ve kenarda usulca çalan piyano sesi. Ne kadar da acıyordu kendine.Nasıl bu kadar güçsüz olabiliyordu anlam veremiyordu yaptıklarına. En sevdiği uzun saçlarından bile...