Kumsal
Şartını kabul etmekle iyi mi yapmıştım acaba? Ama daha fazla bu karanlık havasız odada da kalmak istemiyordum. Bir de fareler. Bu karanlık odadan birlikte çıkmıştık. Fareler ise tabiki de kutunun içindeydiler ve bu karanlık havasız oda da duruyorlardı. Salona geldiğimiz de kanepelerden birine oturdu Anıl. Bende karşısında ki koltuğa oturdum. Elini kanepeye vurarak bana baktı. Gelmemi istiyordu pislik. Ayağa kalktım yanına gittim ve kanepenin köşesine geçtim.Anıl: Yaklaş bana.
Sesimi çıkarmadım ve yanına yaklaştım. Ama yine de biraz boşluk bıraktım. Sonra belimde onun kolunu hissettim ve bacağımda da kolunu hissettim. Beni kuçağına oturttu.
Ben: Ne yapıyorsun?
Anıl: Dua et daha senden birşey istemedim.
Gözlerinin içine baktım sinirli bir şekilde. Ve o da gözlerimin içine bakarak güldü. Aslında çok güzel bir gülüşü var özellikle de gamzeleri güzel. Herneyse bu onun bir pislik olduğunu değiştirmiyor. Kafasını yavaş yavaş boynuma yaklaştırdı. Allahım başımda bir sapık var!! Boynumu ilk önce kokladı. Evet bildiğiniz boynumu kokladı. Köpek mi ne acaba? Sonra minik minik öpücükler kondurmaya başladı. Şuan kalkmak istiyordum ama o odaya özellikle de farelerin olduğu bir odaya gitmeye hiç niyetim yok. Diğer elini kaldırıp saçlarıma götürdü ve baştan aşağıya saçlarımı okşamaya başladı. Bir garip hissettim böyle yapınca. Sonra kafasını boynumdan çekip bana baktı. Saçımda ki elini çekip bu sefer de yanağıma koydu ve baş parmağıyla yanağımı okşadı. Tabi benim gözlerim ondan hariç her yere bakıyordu.
Anıl: utanma benden.
Ben: hahhh ben utanmuyorum.
Anıl: hadi bana kahvaltı hazırla.
Ben: tamam sana kahvaltı hazırlayayım ama biliyor musun arkadaşlarım beni bulucak.
Anıl: hiç kimse seni bulamayacak unut bunu.
Ben: bulamazlarsa bile ben bu evden kaçacağım!
Anıl: öyle bir şeyi dene! Hele bir dene! Kendi sonunu sen bile düşünemezsin!
Ben: anlamadım? Beni bu evden kaçarsam eğer öldürmekle mi tehdit ediyorsun?
Anıl: gerçekten seni öldüreceğimi mi düşünüyorsun?
Ben: kendi sonunu sen bile düşünemezsin dedin bana.
Anıl: evet dedim ama seni öldürmekle ilgili birşey söylemedim ki zaten seni asla öldürmem!
Kucağından tam kalkıyordum ki tekrar beni kucağına oturtturdu.
Anıl: nereye?
Ben: sana kahvaltı hazırlayacağım ya hani.
Anıl: öpücük vermeden olmaz ama.
Yanağına hıphızlı bir şekilde öpücük kondurdum ve hemen ayağa kalktım. Sonra mutfağa girdim. İlk defa bu mutfağa giriyordum. Güzelmişti mutfak. Şimdi ona kahvaltı hazırlayacaktım ama tabiki de güzel bir kahvaltı hazırlamayacağım. İlk önce sepette gördüğüm patatesleri çıkarttım ve soymaya başladım.
Ben: fritöz nerede acaba?
Anıl yanıma geldi. Dolapların birinden fritözü çıkarttı ve ocağın altını yakıp fritözü koydu. İçine de yağı döktü. Sonra dolaplardan birine yaslanıp beni izlemeye başladı. Nasıl yani yaa!! Ben ona kötü kahvaltı hazırlayacaktım. Ne bileyim patatesi çok fazla kızartıp yakıcaktım. İçine şeker felan atıcaktım patatesin. Sonra ekmekleri yakıcaktım felan. Sonra ayran yapıcaktım fazla tuzlu. Hiç güzel olmayacaktı kahvaltısı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPIK
Chick-LitAnıl= Burada şimdi onun elleriyle ölümü en derinden tadayım. Zaten katilimi tanıyorum. İlk Ölüşüm Değil. Kumsal= Ölüm bazılarına ödül, bazılarına cezadır. Arafta kalmak ise en büyük boşluk ve bilinmemezliktir. Seninde arafta kalmanı istiyorum. Tıpkı...