⚜3⚜

45 4 0
                                    


Multimedia: Halestorm - Amen

Aradan uzun zaman geçtiği için unuttuysanız baştan veya hatırlatma olsun diye bir önceki bölümün sonunu okuyabilirsiniz.

Keyifli okumalar.

•••••

3.Bölüm

Banyodan gelen su sesiyle uyanmak, beni oldukça mutlu etmişti. Dünden beri defalarca kez banyo yapmasını söylediğim halde beni reddetmişti ki, bunun sebebi ise o dile getirmese de bendim. Onu dikizleyeceğimi düşünüyordu büyük bir ihtimalle. Oysa ki birlikte bile uyumuştuk. O kıçını devirip yatmıştı ancak ben kollarımı onun o ince beline sarmıştım. Umursamayıp yatıp zıbarmıştı ve ben, şeytanla huzurlu bir uykuyu oldukça garipsemiştim. Rahat durmayı düşünmüyordum ama jetlag ve şeytanımın vanilya kokusuyla uyuyakalmıştım.

Ve, evet. Aynı odada kalıyorduk. Kendisine ve bana ayırttığı suitte. Bir kral dairesi değildi ancak oldukça geniş bir alana sahipti. Fıstık yeşili tonlamaları olan oda şirin bir görünüme sahipti. Otel Büyük Kanal'a baktığı için eşsiz manzarası da mevcuttu.Daha önce Venedik'e gelmeyi defalarca kez düşlemiştim ancak bu düşlerimin bende yarattığı hareketlilik hiçbir zaman sonuçlanmamıştı.

Çünkü Ezel Zorlu'nun iyi gününe hiçbir zaman denk gelememiştim.

Bugün benim için yepyeni bir gündü. Belki de milâdım...

Defalarca kez kaçmaya çalıştığım yalı bana nâr olmuştu. Bana ait olmayan bedelleri ödemek zorunda bırakılmıştım. Oradan kaçmak benim suçum değildi. İyi bir aile olabilselerdi bana; aç gözlü, ne istediğini bilmeyen, şımarık kız konumuna düşerdim ancak bunlar benim tercihim değildi. Zira, o yalıya köpek bağlasanız durmazdı.

Herşeyin bedelini ödemek bana reva değildi. Babamın hatalarının bedelini, annemin taşkınlıklarının kefaretini ve özellikle de Efe'nin sorumluluklarını üstlenmek bana reva değildi. Yirmi iki yaşındaydım. Kimi yirmi iki yaşındaki kadınlar üç beş çocuk büyütüyor olabilir, kimisi de hayatın tadını çıkartıyor olabiliir ancak ben sadece ama sadece özgür olmak istiyordum. Hıncını annemden çıkaramayan babamın kinini değil bana sunduğu özgürlüğü istiyordum. Sevgisini bile değil. Sevgisini bile istemiyordum.

Dayım bana her türlü imkanı sunmaya hazırdı. Bunun farkındaydım ancak Ezel Zorlu şuan, Algos olarak tanınan dayımdan daha üstün bir konumdaydı. Benimde anlayamadığım kısım buradaydı.

Babam Ezel Zorlu, yeraltında Thanatos isimli ölüm tanrısının adıyla bilinirdi. Dayıma ise Algos derlerdi. Istırap tanrısı. Dayımın bana katiyen göstermediği karanlık yüzünü temsil eden lakap. Dayımdan çok korkarlardı çünkü yaptığı işkencelerle bilinir, verdiği ıstırap ile ünlenirdi. Sadece bu kadarını biliyordum ayın karanlık yüzü hakkında.

"İnsanların ıstıraptan daha çok korkmaları gerekmez mi dayı? Ölüm kurtuluş değil mi? Neden ölümden daha çok korkuyorlar? Neden ölümü en tepeye koyuyorlar?"

On altı yaşımdayken dayıma bu soruları sorduğumda aldığım cevabı unutmadım, unutmazdım.

"İnsanlar ölümden daha çok korkar çünkü işkenceden bir şekilde kurtulabilirsin ancak ölüm ensendeyse senin için hiç umut yok demektir. Çoğu insan her ne günah işlerse işlesin bebeğim, yaşamayı tercih eder çünkü onları bekleyen lezâdan kaçmak isterler. Her insanın içinde itiraz etse de, kabullenmese de inanç vardır. İnanmak ihtiyaçtır güzelim. Cennete ve aynı zamanda cehenneme inanırlar din farketmeksizin. İnsanı en hızlı harekete geçiren şey korku değil midir? Korktuğun zaman elin ayağın birbirine dolanıyor değil mi? Hemen yapabileceklerini düşünüyorsun? O korku bile aslında bir umuttur. İnsanlar umudun olmadığı yerlerden kaçarlar. Umut onlar için nefes demektir. Tabii, yeraltında bu tam tersidir. Orada çok oyun döner. Benim için oyunun sonucu işkenceyse, baban için ölümdür güzelim. Ben onlara umudu bahşediyorum öyle mi? Onlara her ne yaparlarsa yapsınlar çıkış kapısını gösteriyorum? Ezel Zorlu'dan korkarlar çünkü ona sırt çevirenin bir daha dönebilecek bir sırtı olmaz. O, öldürür. Baban maali bakımdan benden üstün değil ancak o ölüm dağıttığı sürece en tepeye onu koyacaklar. "

LİLİTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin