«İNTİKAM» 11.

11.2K 316 56
                                    

Bu adam bana böyle davranırken sessiz kalamam. Hemen bir şeyler düşünmeliyim. Kendimi ona teslim edemem. Bana zorla sahip olamaz.

O beni öpmeye devam ederken ben de cebinde kesici bir alet bulmaya çalıştım. Biraz daha arayınca montunun cebinde bir jilet buldum. Elime aldığım gibi adamın yüzünü çizdim. O anki acıyla azından bir feryat koptu.

- " Nerden buldun lan onu. Seni onunla keseceğim. Elimden kurtuluşun yok. Bu yüzün hesabını sorarım senden."

- " Hiçbir şey yapamazsın."

- " Öyle bir yaparım ki."

Elimden jileti almaya çalıştı. Ama o bana yaklaştıkça ben onun vücuda bir çizik daha atıyordum. En sonunda jileti elimden aldı ve bana saldırmaya çalıştı.

- " Bu jilete ihtiyacım yok zaten. Adem getir hemen ekmek bıçağını."

- " Abi ne yapacaksın. O biraz fazla olmaz mı?"

- " Olmaz! Baksana yüzümü ne hale getirdi."

Bu salak böyle söyleyince daha da sinirlendim.

- " Mal mısın sen? Bana tecavüz edecektin. Sana kendimi teslim mi etseydim?"

- " Kes sesini de çok konuşma. Birazdan kafanla gövden birbirinden ayrılacak."

Acilen bir şeyler yapmalıyım. Yoksa bunlar beni gerçekten kesecekler.
Galiba dediğini yapacak. Biraz sonra yanındaki adam elinde gerçekten ekmek bıçağıyla geldi. Bu adamların şakası yokmuş cidden.

Allah'ım ne yapacağım ben. Adam arkasını dönüp cesedimi nereye saklayacaklarını konuşurlarken fırsat bu fırsat deyip kaçtım. Ama o kadar hızlı koşuyordum ki ben bile kendime inanamadım.

İnsan gücünün %100 ünü ölüm korkusu yaşadığında kullanır derlerdi de inanmazdım. Ben biraz daha koşarken bana oldukça yaklaşmışlardı. Biraz daha koşarsam kurtulabilirim. Hadi Zeynep. Biraz daha koş ve kurtul sen yaparsın.

Burası ormanlık bir alan olduğu için haliyle her yer birbirine benziyor. Nereye kaçacağımı bilmediğimden rastgele bir yola girdim. Düşünmeye vaktim yok ve gerçekten beni yakalarlarsa Ayaz'a benim helvamı yemek düşer. Allah'ın belası. Hep onun yüzünden oldu. Bu kadar abartmasaydı en fazla dargın ayrılırdık o kadar.

Ben kaçtıkça onlar beni kovaladı. Bende hemen bir plan yaptım tabi ne kadar işe yararsa.

Hemen bir ağacın arkasına saklandım. Onlar da hemen orda belirdiler. Demek ki saklanmasam şimdi beni lime lime edeceklerdi. Onlar ağaçların arkalarına baktı. Ben de onların baktıkları ağaca onlara farkettirmeden saklandım. Böylece benim en başından beri saklandığım ağaca gittiklerinde beni bulamadılar.

Adam elindeki ekmek bıçağını yere düşürdü ama bunun farkında değil. Bende sessizce bıçağın olduğu tarafa gittim ve bıçağı aldım. Ama bununla ne yapacağımı bilmiyorum. Adamı öldürüp katil olmak istemiyorum. Ama başka çarem yok. Nefsi müdafaa.
Eğer ben onu öldürmezsem o beni öldürecek bu durumda onu öldürmeliyim.

Adamın tam ensesine geldim ve derin bir nefes aldım. Ardından bıçağı onun sırtına doğru vurmaya başladım. Ben ona vurdukça adam çığlık atıyordu. Ama benim gözüm döndü ve adamın öldüğünden emin olduğumda onu yerde bıraktım. Diğerini aramaya koyuldum. Çok geçmeden onu da buldum ve boynunu bıçaklamaya başladım. O da yere yığılınca bıçağı cebime koydum. Ortada delil bırakmamalıyım. Her ne kadar haklı olsam da. Cesedini diğer adamın yanına götürmeliyim ama nasıl.

Kıyafetlerinden tuttuğum gibi sürükledim. Ama çok ağırdı mecburen dinlene dinlene taşıdım. Sonra ikisinin cesetlerini yan yana getirdim. Şimdi ben bunlarla ne yapacağım. Eğer onları burda bırakırsam polisler bana inanmaz ve ömrüm hapislerde geçer. Daha Ayaz'dan intikam almadım. Onun da sırası gelecek.

TÖRE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin