༯ 34. Bölüm ༯

316K 7.9K 2.2K
                                    

Cuma sabahı hepimiz okuldan izinliydik. Akşam yola çıkacaktık. Her şeyden çok, bu gezi boyunca Demir'den nasıl uzak durabileceğimi düşünüyordum. Telefonuma gelen mesajla irkildim. Arda'dandı.

Akşam için hazırım, bavulumu da hallettim civciv. Babam sana göz kulak olacağımı falan söylediğimde hemen izin verdi. Seninkilerle de konuştu. Belgeler tamam.

Mutluydum. Eğer boş bir anıma gelir ve Demir'le konuşmaya falan çalışırsam yanımda dur diyecek biri olacaktı. Hem Arda'yla her zaman eğlenirdik. Bu yolculuk güzel olacaktı. Onu Burak, Esma ve Helin'le de tanıştıracaktım.

Acaba Demir'i yine gördüğünde ne diyecekti? Demir onu kafeden hatırlar mıydı? Yolda Cansu'yla mı otururlardı?

Demir denilen herifi mi düşünüyorsun yine?

Gördüğüm mesaj karşısında şaşırdım.

Arda sen medyum falan mısın?

Hayır civciv, mesajıma cevap vermeyince o sırada meşgul olabileceğin şeyleri düşündüm ve... Pek meşgul bir insan sayılmazsın. Seçeneklerim çok azdı :D

Bu çocuk gerçekten de beni tanıyordu.

Saat dörde doğru geldiğinde eski sevgilisine ne kaybettiğini göstermek isteyen bir kızın stratejik intikam planlarını anlatan Son Defa isimli kitabı en heyecanlı yerinde de olsa bıraktım ve sırt çantamın içine attım. Nedense çoktan kafamın içinde Demir'in beni terk edeceği ve Cansu'yla olmak zorunda kalacağı gibi bir korku vardı. Daha şimdiden onu kaybetmiş gibi hissediyordum ve olayları nasıl geri döndürebilirdim, çözüm arıyordum.

Kıyafetlerimi giydikten sonra yolda rahat etmek için saçımı at kuyruğu şeklinde topladım. Ayhan Hoca kutlama partisinden ve şık kıyafetlerden bahsettiği için yanıma makyaj malzemesi de almam gerekirdi ama bende adam akıllı olanlar sadece siyah göz kalemi ve parlatıcıydı. Bu yüzden hiç uğraşmadan ve Esma'nınkilere güvendim.

Helin'le okula geldiğimizde otobüs hazır bir şekilde otoparkta bekliyordu. Helin, "Bak, seninki bavul yerleştiriyor," dediğinde Demir'i gördüm. İçimde bir anda yabancı olduğum bir duygu hissettim. Boşluk gibiydi. Sanki çok geç kalmışım gibiydi, onu kaybetmek istemiyordum. Hem de hiç. Sadece ona kafasını toparlayabilmesi için biraz zaman vermiştim.

Tabii o ise benden uzak durma konusunda kararlı gibiydi.

Helin "Ve.. yanında da müstakbel annemiz," diye devam ettiğinde Demir'in Cansu'ya bavulu bagaja koyma konusunda yardım ettiğini gördüm.

"O kırmızı bavul Cansu'dan başkasının olamaz zaten." Esma'nın sesini duyduğumuzda sağımıza baktık, Burak'la o da gelmişti. Ekip tamam sayılırdı. Burak bizimkilerle beraber dört bavulu bir anda götürmeye kalktığında "Ağır ol aslan, gösteri üstü bir yerini kıracaksın," diyerek Arda araya girdi. Burak'tan iki bavul kaptı ve "Selam gençlik!" dedi.

"Arda," diyerek tanıttım onu. "Demek meşhur Arda sensin?" Burak, Arda'nın elini sıktı. Helin "Sonunda tanışabildik. Güneş senden ara ara bahsediyordu ama seni hiç görmeyince hayal falan gördüğünü sanmıştık," dedi.

"Sen Helin olmalısın. Memnun oldum. Ve sen de Esma, Burak da tabii sen. Güneş hep sizi anlatıyor," dedi ve ardından bana bakıp gülümsedi.

Burak "Hadi bagaja götürelim, siz de otobüse gidip yer kapın," dedi. Onaylayıp yürümeye başladık.

Demir bagaj işini bitirmiş ve çoktan otobüse binmişti. Biz üç kız da bindiğimizde oturacak en mantıklı yeri seçmeye çalışıyordum. Dekor ve kostümler bagaja sığmayınca otobüsün en arka koltuklarına koyulmuşlardı, bu yüzden de bize önler ve arka kapının ardındaki beş sıraya kadar yer kalmıştı. Otobüs hemen hemen boştu, herkes bavulunun konduğundan emin olmaya çalışıyordu. Otobüste yer kapan bir tek Masal vardı. Burak'la Arda deli gibi bir şey hakkında konuşuyorlardı.

Karanlık LiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin