Bölüm 1

75 1 0
                                    

yorulduk. epeyce yorulduk. saçlarımızın uçlarına kadar kırıldık. belki de tüm bunlar tükenmişliğin verdiği yenilginin iğrenç hisleridir. unutmak isteriz. her an her saniye aklımızdaki ve kalbimizdeki yerini silmek isteriz. sonra acıların gücüne dayanamayıp devamlı uyumuya yöneleriz. çünkü uyurken yanmaz canımız, gözlerimizden yaşlar süzülmez, aklımız onu düşünmekten mahrum kalır. ama kalbimize engel koyamıyoruz. o uyurken de atmaya devam eder. ama sorun atması değil kim için atmış olduğu. ama biliyoruz ki bize bu acıyı tattıranlarda bir gün gelecek ve sevecekler bizi. bizim onları sevmediğimiz gün sevecekler. sevgimizin tükendiği gün onların birden bize olan sevgileri yeşerecek. bir sabah uyandığımızda artık özlemediğimizi fark ettiğimizde özleyecekler bizi. ama hata bizde. onları, onlara verdiğimiz değer içinde boğan biz değil miyiz? biz neden karşımızdaki insanları hep kendimiz gibi görürüz ki. biz böyle gördükçe noluyo biliyor musunuz? güvenip sırtımızı dağa yaslanmışız gibi hissedip, benimsediğimiz insanlar koskoca bir uçurum, tek kelimeyle bir hayal kırıklığı çıkıyor. bizse karanlık gecelere sığınıyoruz. bize eşlik eden şey ise hıçkırık seslerimizden ibaret. etrafımızdaki insanların bir önemi kalmıyor. kime derdimizi anlatmaya kalksak hangi yüzüne konuşacağımızı bilemiyoruz. yazık ulan gençliğimizin en deli yıllarını birisinde takılı kalarak geçirmek çok yazık. tüm bunlar ileride koca bir ah olarak peşimizden gelecek. biz çıkmaz sokağımıza bir otobüs durağı ekledik. o otobüsün oradan geçmeyeceğini adımız kadar iyi bilsek de bekliyoruz. hani bize küçücük umut kırıntıları da olsa yeter ya hani , ondan ibaret bu durumda. küçücük bir umut. herşeye eşdeğer. çünkü o küçücük umut olarak görüğünüz şey insanların kimi zaman yaşama sebebi oluyor. her sabah uyanmasının nedeni oluyor. ama anladığım tek nokta şu ki sana hiç ihtiyaç duymamış birine onu ne kadar özlediğinden bahsedemezsin. bizim delirmemiz gerekiyor, susuyoruz. yıkıp dökmemiz gerekiyor, yalnızca bakabiliyoruz. bağırmamız gerekiyor, fakat canımız çok acıyor. size şunu diyeyim ki insanların dış görünüşünü değil yaralarını sevin. kırılan kalplerini sevin, ıslak kirpiklerini sevin. ulan anlayamıyorum. nasıl bir eziyetti bu. beni istemiyordu ama hayla gözlerime bakıyordu. nasıl bir acımasızlıktı bu? gözleri girdap gibi.... ben ondan kaçmak istedikçe beni içine çekiyor... çok kırgınım. her şeye, herkese, yer yere. ama bizde anlayacağız herşeyin bir yere kadar olduğunu. çünkü gün gelecek bin adım attığımız yollarda bir adım daha atmayı kendimize artık yediremeyip döneceğiz inatla yürüdüğümüz bu sevda yolundan. herşeyin bir yere kadar olduğunu anlayacağız. sevginin bile.. ama pişman olmayacağız. çünkü içimizde keşkeler kalmayacak. çünkü biz içimizden geleni de yaptık, elimizden geleni de. ama o hiçbirinde yoktu. bir umutla beklediğimiz yarınlar artık son bulacak. ama hiçbir zaman bilemeyeceksin arkamı öylece dönüp gidemediğim ilk ve son durak olarak kalacağını. hiç bir zaman bilemeyeceksin sana sürekli veda edip sonra yaralı dizlerimle sana koştuğumu.

hiç benim olmayan sevgilim, üzgünüm ama bu SON VEDAM..........

SON VEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin