Hayatın sana ne getireceğini asla kestiremezsin.Geleceğin ile ne yapmak istediğini kafanda oluşturdun sanırsın.Aklında kurduklarını uygularsan planlarının harfiyen işe yarayacağını sanırsın.Ancak hayat böyle işlemez.Hayat başına öyle bir şey getirir ki,kurdum sandığın planların hepsi toz olup uçuşur.Tıpkı bu yılı bir şekilde atlatıp İzmir'e döneceğimi planlamam gibi işte.
Hayatın sadece planımla kalmayıp beni de yok edeceğini nereden bilebilirdim ki ?
*
''Yakala şunu Kerem!''
''Hay hay'' dedi uzun boylu,kirli sakallı sarışın çocuk bir anda yanımdaki döküntülü bina arasından koşturarak önümü keserken. ''Yakaladım bile.''
''Bırak beni ne olursun.'' dedim kahve gözlerine acınacak halde bakarken.
Sanki derin kuyu içine düşmüşte yoldan geçen birinin el uzatmasını bekliyorcasına çaresizdim.Tanımadığım bu çocuğun bana yardım etmesini istiyordum.Bana sadece birkaç saniye vermesini istiyordum.Hayatıma kavuşmak için bir kaç saniye yeterde artardı bile.
Gözlerimin ağlamaktan kuruduğunu hissederken çocuğa yaklaşarak umutsuzca fısıldadım kulağına.
''Kaçmama izin ver.Ne olursun yolumdan çekil.'' dedim parmağımla bize doğru koşan Urgaz'ı işaret ederken. ''O...O beni öldürecek.''
''Haklısın.'' dedi sesi lanet gibi gelen Urgaz yanımda belirip arka cebinden çıkardığı silahı alıma dayarken.
''Seni öldüreceğim.''
''Hay...Hayır !'' derken istemsizce yere çömelmiş,kanlı ellerimle yeri tutarak, göz yaşlarımı ondan sakınmak için başımı aşağıya eğmiştim.
Ölmek istemiyordum.
''Kaldır kafanı.''
Hıçkırıklar içinde boğulurken alnıma dayadığı silahla birlikte etrafta yankılandı yine o sert,acımasız,karanlık ses.
''Sana kafanı kaldır dedim !''
''Ne ol...Ne olursun Urgaz.'' diyerek istediğini yaptım ve ona acizce,umutsuzca,göz yaşı dolu gözlerle baktım sadece.
Karamel gözlerini benimkilerden ayırmazken soğukluğunu bir saniyeliğine geride bırakmıştı sanki.Gözleri donuk bakmıyordu.Hala silahı alnımda tutacak kadar acımasızdı ancak bakışları hareketlerinin tersini yansıtır gibiydi.Belkide sadece benim hayal dünyamdaydı bu düşünceler.Belkide benden dahada nefret etmiş,hayatım pahasına yalvarışlarımı duygu sömürü olarak görüyor,daha da kinleniyordu bana karşı.
''Ne olursun beni öldürme.''
Sessizlik...Uçurum kenarından atlamak vede kurtulmak isteyen iki farklı insan misali bakıştık sadece.Sanki benim uçurumdan ayağım kaymışta son bir umutla tek elimle taşlara,hayata tutunuyordum.
O ise benim kurtulmak için debelendiğim yere düşmek istiyor,hayatı bırakmak için elinden geleni yapacakmış gibi bakıyordu gözlerime.Hayatını kötülük yaparak yaşamaya mecbur bırakmış gibiydi kendini.Belkide o uçurumdan çoktan düşmüştü bile.Derin boşluğun sonundaki karanlıkta bırakmıştı kendini.Hapsolmuştu oraya.Hemde kendi rızasıyla.Onun elinden tutup yardım edecek kimsesi yoktu sanki,o hapiste yalnızlığı yaşıyor gibiydi.
''Bana kafanı uçurmamam için bir neden ver.''
Ağzından çıkanlar üzerine ellerimi yavaşça yerden kaldırarak saçıma götürdüm.Ardından ise kurşunu yememek için son bir ümidim kaldığını anladığımda olduğum yerden doğrulup gözlerine daha yakından baktım.Donakalmıştım.
Biri alnınıza dayadığı silahı kullanmamak için sizden bir sebep istese ne diyebilirdiniz ki ?
Ben ne diyeceğimi,ne uğruna hayatta kalacağımı biliyordum ama.
''Annem.'' dedim tek nefeste,parmaklarımla göz yaşlarımı silerken. ''Annemin bana ihtiyacı var.O...O ben ölürsem kahrolur.''
Hiç kıpırdamaksızın alnıma doğrulttuğu silahı eliyle birlikte titremeye başlamıştı sanki.Yalvarınca donukluğu kırılan gözleri annemi duyunca tekrar karanlığa bürünmüş gibiydi.Nefret,kin dolu bakışları içimi ürpertmeye başlamıştı tekrardan.
Onu dahada nefret ettirmiştim kendimden..Böyle birinin vicdanına ulaşacağımı düşünmem bile saçmalıktı.Boşuna debelenmiştim sadece.
Kimse karanlığa ışık açamazdı,fikrini değiştirecek gücü olamazdı.Gerçeği kabul etmeliydim.
Hareketlerini bu sefer ben duraksızın izlerken nefesimi tek seferde kesecek olan silahın üstündeki sürgüyü birazdan kafama sıkmak üzere kendine doğru çekmişti.Karamel gözlerini benimkilerden ayırmazken yüzünde tek bir kıpırtı belirtisi bile yok gibiydi.Anlamsız...
Korkudan titreyen bedenimi bastırmaya çalışırken gözlerimi kapadım.Tetiği çektiğinde gözündeki o zaferi görmek istemiyordum.Düşmanımın sevincini görerek vermeyecektim canımı.Gözlerimi kapadığım gibi kurduğum hayallerle uğurlamak istiyordum bu dünyayı.
Öylede olmuştu.
Korkudan sımsıkı kapadığım gözlerim bedenimle birlikte tembelleşip birden bocalanmıştı.Boşlukta süzüldüğümü hisseder gibiydim.Kalbim üzüntüden,acıdan ağlarken yere düştüğümü hissetmiştim.Anlaşılan kalp ağrısından,bedenimin kapladığı donukluk hissinden bana saplandığını bile hissetmemiştim mermiyi,duymamıştım hiç.Kendimi bir düğmeye basarcasına kilitlemiştim sanırım.Korkarak can vermiştim.
*
İzmir'e dönmüştüm artık.Babamla geçen kötü bir yılın doğup büyüdüğüm şehrin göbeğindeki evime kurulmuştum tekrardan.Her zamanki gibi tembellikten televizyon karşısındaki koltukta uzanıyor,annemin işten eve dönmesini bekliyordum.Mutluydum.Yüzümden eksilmeyen gülücük etrafa neşe saçıyordu adeta.Ben en sevdiğim programı heyecanla izlerken zil sesi duyulmuştu.Sevinç içinde koltuktan doğrularak koşturdum ve kapıyı açtım.Gelen annemdi.
Elveda anne...
Elveda İzmir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMLI
Teen FictionBen sana bağımlıyım,sen cinayete. * Beni hayatımın sonuna götürmeye aracılık eden arabanın camından dışarı baktım.Gökyüzü adeta sisten griye bürünmüş,bulutlar...