5

134 10 3
                                    


''Evet.'' dedi Urgaz arabayı taştan yapılmış büyük bir evin önüne park ederken.Normal şartlarda herkesin bir kaçamak yaparak gelmeyi isteyeceği,yazlık tarzında bir evdi burası.Denize sıfırdı.Taş evin arkadasında ki balkon denizin neredeyse üstüne denk geliyordu.

Ancak bunun dışında bir güzelliği olduğu söylenemezdi.Etrafta ne başka bir ev nede yaşam belirtisi vardı.Sadece ağaçlardan ve sonunun nereye çıkacağını kestiremediğim taşlı yollardan ibaretti burası.Huzurlu olduğu kadar korkutucu şekilde ıssız bir yerdi.Saatler süren bir yolculuğu düşünürsek İstanbul'un uzağında olmalıydık.Sanırım kaçamayacağımı bildiği için getirmişti beni buraya.

Urgaz arabadan indiği gibi benim kapımı da açıp,kolumdan tutarak indirmişti.

''Gel bakalım küçük cadı.''

''Ben cadı falan değilim.'' diyerek karşılık verdiğimde kendime kızarcasına kaşlarımı çatıp yüzümü ekşitim.Beni öldürmekle tehdit eden biriyle laf dalaşına mı girecektim gerçekten ?

Aklım nereye uçup gitmşti benim...

Taş evin önüne geldiğimizde kendimi toparlarcasına kafamı iki yana salladım ve nereye kaçabileceğimi çözebilmek için akşam karanlığında çoğu şeyi göremeyecek olsamda etrafıma bir kez daha göz attım.Önümde deniz...Arkamda orman...

Anlaşılan balıklarla yüzmeden veya ormanda kurtlara yem olmadan kaçısım yoktu buradan.

Urgaz,anahtarı ahşap kapının deliğine geçirip kapıyı aralayınca, büyük evin içerisinin de bir o kadar ihtişamlı olduğunu görmüştüm.Beyaz kaliteli mobilyalarla donanmış bu evin duvarları taşlarla vede ahşap detaylarla kaplanmış,yukarı kata çıkan ahşap merdivenle birbiri arasında bir bütünlük sağlamıştı.Burası çok güzeldi.Çok güzel bir hapis...

Salona adım attığımızda kolumu bırakarak,gözleriyle mutfağın yanındaki odayı işaret etmişti Urgaz.Başka çarem olmadığı için yavaş adımlarla gösterdiği odaya doğru ilerlerken durdum ve karamel gözlerinin içine alevler püskürterek baktım.Ardından ise ona doğru bir adım yaklaşarak parmağımı tehditkar bir şekilde yüzüne doğrulttum.Üzüntümün yerini içimi kavuran sinir,çaresizliğimin yerini isyan almıştı artık.

''Cehennemde yanacaksın.''

İçimi bir nebzede olsa boşaltmam üzerine bir eliyle kaslı koluna dokunurken diğeriyle çenesini kaşıyarak alaycı bir tavırla gülümsemişti. 

''Bana bilmediğim bir şey söyle.'' dedi ve parmağını çenesinden çekerek tekrar odayı işaret etti.

Derince iç çekerek göz devirdim ve sinirli adımlarla bana gösterdiği yere girdim.Elini yüzüme kapamak üzere olduğu kapının koluna uzatmasına karşılık ise araya girerek o keskin hatlı yüzüne daha da yakından baktım.

''Yokluğumu anlayınca arayışa başayacaklardır.Beni bulduklarında yaptıklarına pişman olacaksın.''

Karamel gözleri isyanıma karşı hoşnut olmuş gibi bakıyordu.Sanki sinirlenmem onun hoşuna gidiyor,beni oyuncağı yeri koyup eğleniyordu.İçinden benim bu ruh değişikliğime,dik başlı hallerime dalga geçtiğine emindim.Ufacık bir nokta karanlığa karşı çıkıyordu sonuçta.Bunun dalga geçilmeyecek bir yanı yoktu ki.

''İyi hatırlattın.'' dedi hoşnut gözleriyle gülümseyen Urgaz kaslı omzunu kapı kenarına yaslayıp arka cebimden bir telefon çıkararak.

Benim telefonumu çıkararak...

''Onun sende ne işi var ?'' dedim şaşkın gözlerle neyin peşinde olduğunu anlamaya çalışırken.

Telefon ekranına bakarak yarım ağız gülümsemişti cevap vermek yerine.Aklından bin bir türlü oyun geçtiğine emindim.

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin