Değerli okurlarım yeni bölüme geçmeden önce sizlerle Deniz'in fotoğrafını paylaşmak istedim. İlke'nin hissettiklerini daha iyi tahlil edebilin diye.. Tüm destekleriniz için sonsuz teşekkürler .. :)
Notta yazan her hece,her kelime içime işlemişti sanki.. Bir insan ikna gücünü ancak bu kadar etkili kelimeler seçerek kullanabilirdi.. Ve Deniz'in Gökyüzü olmak artık beni inkar edemeyeceğim şekilde etkiliyordu. Hayatımız boyunca en güzel aşkı, en mükemmel hisleri ve en şahane hayatları kovalarız. Bu şeyleri yaşamak için çabalar ve savaşırız. Herkes şanslı değildir bu bahsettiğim konularda. Hisler en dorukta olduğunda bile bazılarımız onları duygulara dönüştüremeden eksik kalırız.. Hislerinizin yoğunluğu ile sonda düştüğünüz boşluk aynı derinliktedir.. Ve duygulara dönüşmeyen hisler sizi bir araf sessizliğinde yalnız bırakır.. Sanırım hayatımda ilk defa hissettiklerim bana yabancıydı. Vücudumun bana verdiği tepkilere, kokusuna bu kadar alışmış olmaya, gözlerinde bu denli kaybolmaya hazır mıydım bilmiyorum? Fakat bedenim her bir yüz hattını milim milim düşünürken alevler içinde yanıyordu. Bu hisler beni ya öldürecekti ya da sonsuz bir maviyi ezberlerken bulacaktım kendimi..
Tüm bunları düşünürken Begüm'ün bakışları ile verdiği 'Artık bir açıklama yapacak mısın İlke?' mesajına cevap vermem gerektiğini fark ettim. İyi de henüz kendime bile açıklayamadığım bu şeyi ona nasıl açıklayabilirdim ki?
-Sadece bir arkadaş.
-Bence bir arkadaştan fazlası İlke ne dersin? Yüzünde ki aptal gülümsemeyi, şaşkınlığı fark etmedim mi sanıyorsun?
-Hadi ya gülümsedim mi?
Gerçekten gülümsemiş miydim? Ne zaman ? Ah İlke yalan söyleyemediğin gibi duygularını gizleme konusunda da tam bir şapşalsın. Bir anda annemin beceriksiz lafı aklıma geldi.. Sanırım haklıydı :)
-İlkeeeeeee!
-Tamam tamam. İsmi Deniz. Aramızda bir şey yok. Olur mu bilmem ?Henüz hakkında bir şey bilmiyorum. Yani duyduklarımı biliyorum ondan bir şey duymadım henüz. Ya of Begüm anla işte bilmiyorum. Anlatamıyorum da. Can çekiştirme işte beni.
-hahahahhahaha. Gerçekten mi İlke?
-Nee?
-Kızım bana bu çocuktan nasıl bahsetmezsin? Sen bildiğin Leyla olmuşsun.
-Aaaa yok hayır saçmalama. Öyle bir şey yok. Tanımıyorum bile diyorum. Tanımadığım birine nasıl bir şeyler hissedeyim.
-Sen onu tanımıyorsun ama yüzündeki gülücüklere bakılırsa o seni tanımış :) Hem bu hediye senin bana anlattığın en sevdiğin oyuncağın değil mi?
Aahh olamaz. Ne ara anlattım. Çenesiz İlke. Hadi çık bakalım şimdi işin içinden. Hakikaten düşündüğünde bu kadar tesadüfler silsilesi hayret uyandırıcıydı. Nasıl yani? İkimizin de çocukluğun en sevdiği oyuncağı aynı mıydı? Türk dizilerini aratmayacak kıvama gelmiştik gerçekten. Ya gerçekten bu çocuk iyi bir gözlemci ya da araştırmacıydı ya da aaa hadi ama tesadüf olamaz. İnanması çok güç gerçekten.Belki Begüm'ü inandırabilirdim. Bakalım ona inanacak mıydı?
-Sadece bir tesadüf. Bana doğum günümde çocukluğunda en sevdiği oyuncağı hediye etmek istemiş.
-Yoooook artık. Bu inanılmaz bir şey. Resmen bir aşk doğuyor. Aşk tesadüfleri sever İlke :)
-Tabi canım sana da dalga konusu çıktı. Ohh ne güzel.
-Kızım ne dalgası ben ciddiyim. Böylesi güzel bir şey herkesin başına gelmiyor kıymetini bil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benim Gökyüzümsün
Romanceİşte o an .. O an anlamıştım bir daha hiç bir kokunun bana böylesine cenneti yaşatamayacağını, o an anlamıştım hiçbir dokunuşun tüm organlarımın çalışmasını hissetirebilecek kadar etkili olamayacağını ve işte o an anlamıştım ki hayatta tüm kalbime d...