"Beste yeter amk güzelsin işte gidelim." diye homurdandım Beste'nin odasındaki koltuğa gömülmüşken. Güya onu kapıdan alacaktım ve gidecektik ama yarım saattir beni bekletiyordu.
"Mükemmel olmam lazım anlamıyorsun." dedi bana bakmadan. Hala aynada saçları ile uğraşıyordu. Hayır yani şunun şurasında omzuna gelen saçları vardı. Ne yapabilirdi ki?
"İpek Saygınoğlu'nun etrafı Tuba Büyüküstun ne bileyim Beren Saat İrem Helvacıoğlu gibi güzelliklerle çevrili aq ne olacan en fazla?" dedim bıkkınlıkla.
"Onları bırak Çağataylar, Aras Bulutlar, Mertler de var."
"Of Doğa ya keyfimi kaçırma." dedi rujunu 3.kez falan sürüyordu.
"Hem." diye devam etti "Sanki Kamer'in etrafı öyleleri ile çevrili değil."
"Ben Kamer'e aşığım sanki."
"Ne?" dedi gülerek "Gel külahım Doğa'nın sana anlatacakları var."
"Neyse ne Bestoç hadi gidelim." dedim ayaklanarak.
Aynada son kez kendine bakıp parfüm sıktı, kot ceketini de üzerine geçirip peşimden geldi.
"İyi eğlenceler." dedi Beste'nin ablası biz giderken.
"Görüşürüz Ahu abla." dedim el sallayarak.
O da el sallayıp bana öpücük attı.
Beste'nin ailesi ile garip bir şekilde aram iyiydi. Mesela annesiyle birlikte sarma falan sarmıştık. Beste beceriksizi ile ne yapacağım diye bana dert yanmıştı kadın. Şuan annesi ile babası romantik bir tatildelerdi bildiğim kadarıyla. O yüzden Beste ablası ile kalmıştı.
"Acaba kırmızı bluzumu mu giyseydim?" dedi Beste merdivenlerden inerken.
Ofladım.
"Beste."
"Tamam Doğacanım tamam." dedi
"Ya o değilde harikasın sen!" diye devam etti.
"Ehehe biliyorum." dedim gülerek.
"Biraz tevazu be."
"Bu mükemmelikle mi no man no."
Yol boyu saçmalayarak yürümüştük. Saat 8 buçuktu. Aslında 8 de gitmemiz gerekiyordu ama hadi ama hangi konser saatinde başlıyor ki?
Mekanı bildiğimi söyleyemezdim. Google haritalardan bakarak gidiyorduk o yüzden zaten
Kırmızı ile döşenmiş ışıl ışıl bir yer görünce aradığımız yer olduğunu anlamak pekte zor değildi.
Konserlerde olanlar gibi upuzun bir sıra görmeyi beklesemde yoktu. Kapıya gittik ikimizin de suratında nereye gidiyoruz biz aq bakışları vardı. İkimizde kolejde okuyorduk fakat üstün gerizekalılığımıza rağmen bir miktar bursumuz vardı. Tamam standartlara göre fazlaca iyiydi ikimizin de durumu ama böyle mekanlar ağzımızı 5 karış açmamıza sebebiyet veriyordu.
Kapıdakı adamlar ikimizi garip bakışlarla süzerken yutkundum.
"Doğacan Alpay." dedim sesimin titremesine zar zor engel olmuştum.
Adam cebinden bir şey çıkartıp baktı.
"Özel davetlisiniz buyrun." diyerek ikimizi de içeri buyurdu.
Hayallerde canlanan bar tanımı ne bileyim konser tanımı nasıldır? Terli insanlar, aşırı yüksek ses, iğne atsan yere düşmeyecek denli bir kalabalık...
İşte unutun bunları. Burası tamamen farklıydı.
Kaliteli masa ve koltuklar sahnenin etrafıma dizilmişti. Fazlaydı ama mekan büyük olduğu için kaldırıyor gibiydi. Ve tahmin ettiğimiz gibi konser -burada buna konser diyemezdim gerçi- daha başlamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞA (BOYXBOY // TEXTING)
Short StoryDoğa'nın en büyük eğlencesi ünlülere, çok takipçili hesaplara saçma sapan, troll şeyler yazmaktı. Bir gün cevap alacağını hiç düşünemezdi. //texting 🌈🌈 2 erkeğin aşkını içermektedir. Rahatsız olacaksanız okumak zorunda değilsiniz.