#7/Tuhaf Olaylar

11 0 0
                                    

Minibüslerde sürüne sürüne saatin tam akşam 8 buçuğunda varmayı başardığım kulübeye öyle derin bakıyordum ki... Ben ona, o bana. Uzun uzun bakışıyorduk. İçeri girmekte tereddüt ediyordum. Ya sonum Enes'e benzerse?

Yavaş adımlarla kapıyı tıklattım.

"Özge? Özge oradaysan kapıyı aç, zaten buraya gelmek için ne denli tereddüt ettim bilemezsin... Özge!"

Kimse kapıyı açmıyordu. Korkmaya başlamıştım
Belki etrafı yoklamak daha iyi bir fikirdi. Derin ve sessiz adımlarla yürüdüğüm esnada Özge'nin sesini duydum.

"Ece!"

Neler olduğuna anlam veremiyordum ama tek bildiğim; her ne pahasına olursa olsun Özge'yi kurtarmam gerektiğiydi.

"Özge, korkma! Seni kurtaracağım."

Tam arkamı dönüp koşmaya başlayacağım sırada bir şey beni kendine çekti ve boynuma soğuk bir nesne dayadığından emindim.

"Ondan önce kendini kurtarman gerekebilir.."

Diye kulağıma fısıldayan sesi çözmeye çalışırken bu kişi beni kulübenin içine çekti ve ışıklar birden açıldı.
Özge, yerde yatıyordu. Ve başında duran adam yavaşça yüzünü gösterdi... VURAL!!

"Kızı bırak."

Birden boynumdaki soğuk şeyin çekildiğini hissettim ve aynı soğukluktaki şeyin bileklerimi birbirine bağlayan bir KELEPÇE olduğunu öğrendim.

"Ne istiyorsun? Yetmedi mi yaptıkların?! Benden intikam almak için arkadaşlarımı kullanmaktan vazgeçmeyecek misin? Önce Enes, şimdi de Özge... Derdin ne senin?!"

Vural omuzlarımdan tutup beni yavaşça silkti.

"Şşt, olmuyor böyle. Enes kendi isteğiyle öldü, bu onun tercihiydi. Tıpkı senin benim hayatımı mahvetmen gibi!"

"Ama senin bu yaptıkların benim 'tercihimi' değiştirmeyecek!"

"Vay, demek öyle... Benden bu kadar mı nefret ediyorsun?"

Boğazımda bir düğüm oluşmaya başladı. Yutkunamıyordum. 

"Ece, bir şey söyle. Benden, bu kadar mı nefret ediyorsun?"

Uyku bastırıyordu. Konuşmak için ağzımı açıyordum, ama tek kelime çıkaramıyordum. Yere çöktüm. Ve ağlamaya başladım. Her gün klasik geçen hayatım böyle aksiyonlara alışkın değildi.

"Abi, yanlış mı yaptık acaba ya?"

"Git Batuhan'ın numarasını çevir. Gelsin alsın şunu. Sonraya kaldı."

...

Uyandığımda yataktaydım. Evimdeydim. Her şey bir rüya mıydı?

"Annecim, dün çok kötü şeyler yaşamışsın kızım. Batuhan anlattı bana. Seni eve getirdi sağolsun. Nasılsın annem?"

"Vural...Özge..."

"Eylül, bir bardak su getirir misin teyzecim? Kızım sen de diklen, Eylül arkadaşın su getiriyor."

Kapı çaldı ve annem açmak için odadan çıktı. Ne olup bittiğini hatırlayamıyordum. En son, Vural ile tartışmıştık galiba.
Derken Eylül yanı başımda belirdi.

"Al, Ece. Su getirdim. İyi gelir."

"Sağol Eylül."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 05, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

35 KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin