#6/O Çocuk

12 1 0
                                    

(Ece'nin ağzından)

Uyandığımda, bir yataktaydım ve başımda bana bir yerden tanıdık gelen ama kestiremediğim bir çocuk oturuyordu.
Sanki kabustan uyanırcasına ayağa kalkmaya çalıştım ama bir şeyin benim gitmeme izin vermediğini farkettim. Koluma serum takılmış.

Genç çocuk beni engelledi.

"Hey hey hey. Bir yere gitmen yasak. Otur oturduğun yerde."

"Kimsin ya sen? Nerdeyim ben? Özge, Özge'yi aramam gerek."

Telefonumu elimle ararken çocuk ciddi ve sinirli bir şekilde bana yöneldi.

"Bana bak! Bayıldın, bütün işimi gücümü bırakıp yanına geldim. Özge mözge yok burada."

Başım çok feci ağrıyordu ama aklım fikrim Özge'deydi.

"Bari numarasını çevireyim ya!"

Çocuk oldukça ciddiydi.

"İyi tamam şifremi de bilmiyorsun zaten. Al şunu, birini aramak için sola kaydıracaksın. Ben dışarda bir sigara yakıyorum."

Ona çok gıcık kapmıştım ama şu anda işin ucunda çıkarım olduğundan susuyorum. Kapıyı kapatıp dışarıya çıktığında telefonu sola kaydırdım. Tam numarayı tuşlayacakken...bu arayan da kim be? Patron dediğine göre önemli olmalı.

Reddettim. Umarım bana kızmaz.

...

Bip...bip...aç be yavrum telefonunu!

"Alo, Ece! İyi misin? Haberleri duydum şok oldum."

Ne haberinden bahsediyor bu ya?

"Ne haberi be?"

"Hani sen hastanedeymişsin ya..-"

"Nereden duydun sen bunu?"

Gerçekten nereden duymuştu? Hayır çok merak ediyorum.

"Ya...şey var ya...senin mahalle arkadaşın?"

"Eylül'den mi bahsediyorsun?"

"Hayır şu erkek olan. Gıcık oluyorsun hatta."

Iyy Onur.

"Evet evet o. Ambulansa bindirildiğini görmüş ama hastaneyi bilmediği için gelememiş işte."

Az evvel sesli mi düşündüm? Neyse.

"Sen nasılsın iyisin umarım?"

"Evet çok daha iyiyim toparladım."

"Tamamdır ben çıkacağım birazdan zaten. Geleceğim kulübeye."

"Tamam. Çok dikkat et. Kapatıyorum şimdi."

"Bay bay."

Özge için çok endişeleniyordum.

...

(1 saat sonra)

"Ne zaman çıkacam buradan? Valla iyiyim bir şeyim yok. Tanımadığım bir adamın da...refakatçim olması hiç hoş değil ayrıca."

Çocuğun sert bir ifadeyle bana bakış atmasının ardından kafamı hafifçe öne eğdim.

"Adam dediğin, senin yaşında belki de."

Nasıl yani?

"Yani, sen 17 yaşında değil misin canım?"

Canım mı?

"Hop, bak işte orada yerini bileceksin koçum. Ağırdan al, yoksa ağır davranmasını biliriz. Ona göre."

Al işte yine başladı ben buraların ağasıyım havalarım.

"Hahaha! Ulan varya alem de kızsın be. Alt tarafı canım dedik. Ne artistleniyorsun? Hahaha."

Derken içeriye hemşire geldi.

"Kayra Bey, taburcu işlemleriniz bitti. Serumu çıkardıktan sonra gidebilirsiniz."

Kayra...tanıdık geldi. Demek ki beni kurtaracak beyaz atlı prensimin adı Kayra...

"...ancak hanımefendinin beslenmesine çok dikkat etmesi gerekiyor. Merak etmeyin sevgiliniz çok kısa sürede toparlanacak."

Bir saniye, SEVGİLİNİZ Mİ DEDİ O?!

"Teşekkür ederiz Buse Hanım."

"Geçmiş olsun tekrardan."

Hemşirenin çıkmasını bekledim. Çıkınca ise kendimi tutamadım.

"Ne sevgilisi ya? NE SEVGİLİSİ?! Ben senin sevgilin filan DEĞİLİM. İnsanlara öyle mi söyledin?"

"Napayım? Sadece yakınları refakatçi olarak alıyorlarmış. Ölmene izin mi verseydim?"

Iy bi de göz kırpıyor sanki çok büyük laf soktu aman Yarabbi.

"Ha bu arada, neden bayıldın? Röntgen filan çektirelim dedik de bir şeyi yok dediler."

"Bilmiyorum, başım ağrıyor. Soru sorma."

Aslında ağrımıyor ama sorularına cevap verecek durumda da değilim.

"Seni, şu gitmek istediğin yere götüreceğim..."

"Sahi mi? İyi olur aslında."

Ama aklıma gelen bilgiyle güvenemeyeceğimi anladım. Nereye gitmek istediğimi bile nerden öğrendiğini bilmediğim bu yabancı adama nasıl güvenirim?  

"Eee hadi o zaman, toparlansana."

"Şey, düşündüm de...Gelmesem daha mı iyi acaba? Kendim gidebilirim."

"Sebep?"

Sebep mi? Ciddi misin?

"Telefon hırsızısın öncelikle."

"Ah, o mu? Dert etme."

Elini montunun cebine attı ve telefonumu bana geri verdi. Üstelik şarjını doldurmuştu.

"Bayan Huysuz diye bir numara 2 kere aradı. Ben de annen olabileceğini düşündüğümden telefonu açtım ve şu anda baygın olduğunu, ama endişelenecek bir durum olmadığını söyledim."

Annem olabileceğini nerden tahmin etmişti? Neyse bu çok önemli değil.

"Hala götürmemi istemediğine emin misin?"

"Evet teşekkürler. Yalnız giderim."

Peki ama nasıl?

35 KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin