Bölüm 7: Jeongyeon için bir mektup

534 78 45
                                    

Cüzdanımdaki Nayeon'un fotoğraflarına bakıyordum. Şu an çok eski gözüküyordu. Böyle olması normaldi çünkü çoktan 4 yıl olmuştu.

"Hey Jeongyeon, bu kim?" Tzuyu bana sordu.

Bu Tzuyu. Bir yıl önce tanıştığım büyüleyici derecede güzel olan kız. Ama suratını bir kenara koyarsak çok fazla cesareti ve büyük bir kalbi olan bir kız. İlk tanıştığımızda, bu yoda bana bir aşk mektubu uzatmıştı.

Nayeon'un fotoğrafını tutarken ona gülümsedim.

"Oh hadi ama söyle işte." Tzuyu küçük bir çocuk gibi somurttu.

"Tzuyu, kes şunu. Bu sorularla Jeongyeon'u rahatsız ediyorsun." dedi Sana.

Tzuyu somurturken kafasını Sana'ya çevirdi, "Ama hayatım, bilmek istiyorum."

Söylediğim gibi, Tzuyu ile ilk tanıştığımızda bana bir aşk mektubu uzatmıştı, uzun zamandır hoşlandığı kişiye vermem için, Sana'ya.

Ve şimdi, birliktelerdi.

"Sorun değil. Yine sorabilirsin Tzuyu." Kafasını okşarken söyledim.

"O zaman o kim?"

Nayeon'u hatırlayınca kulaktan kulağa gülümsedim, "Karım."

Üç yıl tamamen atlatmam için yeterli değildi. İlk yıl en zoruydu ve neredeyse her gün ağlamıştım. Gittiği gün, dünya beni terk etmiş gibi hissetmiştim.

"Nayeon, beni şimdiden bırakıyor musun?" Ona bakarak ağlarken sordum, gözlerine bakarken bunun son kez olmamasını diliyordum.

Onu kaybetme korkusu vücudumu ele geçirmişti. Bacaklarım güçsüz hissediyordu, göğsüm çok şiddetli atıyordu ve boğazım solunum yollarımı kapatıyormuş gibi hissettiriyordu.

"Jeongyeon'um...A-ağlama." Bana güzel gülümsemesini gösterirken soğuk ellerinin yanaklarımı tuttuğunu hissettim. Göz yaşlarımı siliyordu.

"H-hayır. Nayeon...lütfen. Lütfen y-yapma. Nayeon... seni ç-çok s-seviyorum...Beni bırakma. L-lütfen. Sadece şimdi d-değil...Şimdi olmaz." İki elimde yanaklarındayken bir çocuk gibi yalvarıyordum, "Hala parka gidebileceğiz, bana hala şarkı söyleyebileceksin ve gün batımını görmeye gideceğiz, d-değil mi?"

"Üzgünüm..." Nefessizken ve acı içindeyken, bir göz yaşı gözlerinden aktı, tüm gücüyle öne doğru eğildi, dudaklarımız birbirine değdi ve gözleri sonsuza kadar kapandı.

"Seni seviyorum, Jeongyeon."

Her gün öldüm.

O gittiğinden beri, her gün öldürülmüşüm gibi hissettim.

Şu an onun evine doğru yürüyorum. Haftada bir annesini ziyaret ediyordum. Yol aynı eskisi gibiydi. Kocaman ağaçlarla kaplı. Sonbahardaydık o yüzden yapraklar her yerdeydi.

Artık sonbahardan nefret ediyordum. Ayrıca aşk mektuplarından, çiçeklerden ve gökkuşağından da nefret etmeye başlamıştım. Bana onu hatırlatan güzel her şeyden nefret ediyordum.

Her aşk şarkısından nefret ediyordum, hala aklıma geliyordu.

Apartmana yaklaşırken, en çok nefret ettiğim şeyi gördüm.

Gün batımı.

Biraz zaman almıştı ama sonunda apartmanının basamaklarındaydım. Koridor onun anılarıyla doluydu, gözlerimi kapatmama engel olamadım. Annesi beni selamladı ve bana kahve verdi. Sık sık Nayeon hakkında konuşuyorduk.

A letter you'll never readHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin