Multimedia Brooklyn'in elbisesi. İyi okumalar! :)
✖✖✖✖✖
Anahtarımla kapıyı açtım ve içeri girip kapıyı kapattım. Evin partiye hazırlanmakta olduğunu gördüm. Süsleri takan Rose ve Blair'a selam verdikten sonra merdivenleri çıktım ve sola döndüm. Odama girdiğimde çantamı masamın yanına bırakıp, üzerimi değiştirme gereksiniminde bulunmadan yatağa uzandım. Loreen'in yoğun ısrarları üzerine neredeyse tüm okulu partime çağırmıştık ve yorgunluktan ölmek üzereydim. Kapımın çalınmasıyla kapattığım gözlerimi zorlukla aralayıp doğruldum. Kapı açıldı ve Jolene içeri girdi. Elinde üç tane hediye paketi tutuyordu. Yanlış gördüğümü düşünerek gözlerimi ovdum ve tekrardan baktım. Gerçekten üç taneydi! Belki de o da bana hediye almıştı...
Heyecanla yataktan fırlayıp Jolene'in elindeki paketleri aldım. Teker teker etiketlerine baktığımda, büyük bir hayal kırıklığı kalbimi yerinden sökmüştü sanki. Hah, nasıl onun bir hediye alacağını düşünebilmiştim ki zaten? Tam bir aptaldım çünkü. O da tam pislikti.
"Pis marulcuk hediye almamış mı sana meleğim?"
Dudaklarımı büzüp kafa sallayarak onayladım Jolene'i. Hemen ardından fark ettiğim şeyle kafamı o kadar hızlı çevirdim ki Jolene'e, bir çıt sesi geldi. Ama o an şaşkınlığımdan umursamadım.
"Ama- ama sen- sen?" diye sordum şaşkınlıktan irice açılmış gözlerimle. Ardından anlamlı bir cümle kuramadığımı fark edip ekledim. "Ona pis marulcuk dediğimi ve-"
"-Ondan hoşlandığını." diye tamamladı cümlemi gülümseyerek. Gözlerim daha da irileşti. "Seni çok iyi tanıyorum Brooklyn. Ona sinirlendiğinde ya da ondan beklediğin tepkiyi alamadığında ona pis marulcuk dersin. Ve benim açımdan, davranışlarından ve yüz ifadelerinden ona karşı hislerini çözmek zor değildi bebeğim." diye ekledi.
Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Onun iyi bir gözlemci olduğunu biliyordum evet, ancak bu kadarını beklemediğim bir gerçekti.
"Neyse, aç hadi hediyeleri bakalım beğenecek misin." dedi Jolene.
Hızla kafa salladım ve elime gelen ilk pakete baktım. Heaven'dandı. Çok güzel bir bileklikti. Altındandı ve ortasında minik bir kar tanesi vardı. Bu favori motifimdi ve Heaven bunu biliyordu. Bir sonraki hediyenin etiketine baktığımda Lauren'in hediyesi olduğunu gördüm. Etikette kısa bir not vardı.
'Mutlu yıllar balkabağım. Bu elbiseyi, doğum gününde daha mükemmel görünmen için aldım. İyi partiler! -Lauren xx'
Paketi açtığımda bir elbise ile karşılaştım. Kenarlarından tutarak önümde kaldırdım ve inceledim. Çok güzel bir elbiseydi. Sadece kısa ve dardı, normalde giyeceğim bir elbise değildi ama Lauren'i kıramazdım.
Elbiseyi üstüme tutup dolabımın kapağındaki aynanın önüne geçtim ve kendimi süzdüm. Beyaz tenim üzerinde çok iyi durmuştu.
"Çok güzel durdu." diye onayladı Jolene düşüncelerimi.
Gülümsedim ve onu masamın önündeki sandalyeme bıraktım.
Son paket, Jolene'indi. Paketi açtım ve içerisindeki beyaz tişörtü çıkardım. Ortasında kocaman, karışık renklerde bir barış sembolü vardı ve etrafında da renkli renkli küçüklü büyüklü aynı sembolden vardı. Çok tatlıydı.
"Jolene, çok teşekkür ederim bu tişört çok güzel." diye mırıldandım kollarımı ona dolayıp başımı boynuna gömerek.
"Ne demek küçük hanım." diye cevapladı Jolene.
Bu dediğine kıkırdamakla yetindim. Zilin çalmasıyla ondan ayrıldım ve odadan koşarak çıktım.
"Ben bakarım!" diye bağırdım merdivenlerden inerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nightmare
Teen FictionMasum bir dilek; Tertemiz bir sayfayı kirletebilir. Güzel bir hayatı mahvedebilir. Bir çok hayata mal olabilir. Ama aynı zamanda, aşkın yolunu açabilir. Olacaklardan habersiz, masum ve umutsuzca asla gerçekleşmeyeceğini düşündüğü dileğini dileyen Br...