-8- Ölü Çocuklar Geri Dönemez

2.7K 146 20
                                    

"Alice onunla ilgili bir şeyler söylemek ister misin ?" "Tabii, O çok iyi bir insandı. Hep hayat dolu, güler yüzlüydü. En önemlisi onun bu yanı benide mutlu ediyor ve bana enerji veriyordu. Çoğu zaman umutsuzluğa kapılırdı ama bunlarında üstesinden gelirdi. O en sevdiği müzik grubunun konserine gidecekti, bu perşembe. Bunu çok istiyordu ama olmadı. -Gülümsedim.- Ayrıca o da beni çok severdi. Ona göre ben onun ilk arkadaşıydım. Sinirlendiği zaman hep o bakışı atardı. Hayatımız boyunca hepimiz o bakışı bir kerede olsa görmüşüzdür değil mi? Ayrıca o, insanları sevmezdi. Ve insanların da onu sevmediğini düşünürdü. Ona defalarca bunun yanlış olduğunu söyledim ama bilirsiniz, her zaman kendi doğrusunu yapardı. İyi uykular Eric. Tatlı rüyalar." Toprak parçasının üzerine bir çiçek koydum...

***---***---***

Eve gelmiştim. Sakindim. Ölümden nefret etmek için harika bir gündü. O benden sadece ailemi almadı. Elimdeki her şeyi, herkesi kendine çekiyordu. Ama bununla ilgili herhangi bir sorunum yoktu. Ölüm gayet normaldi. Acı vermesinin tek nedeni ölen kişinin biz olmamamızdı. Ölen insanlar acı çekmez, onlar yaşamlarını tamamlamışlardır. Ama geride kalanlar için aynı şey söylenemezdi. Eric'in ölümü benim sadece üzülmemi değil bazı şeylerin farkına varmamı da sağlamıştı. Ölümün sağı solu belli olmazdı, yani yakında benimde yaşayacağımın veya öleceğimin bir garantisi yoktu. Bu yüzden yapmak istediğim şeylerin bir listesini hazırlamıştım. İlk madde zordu. Hemde çok zor. Aileme ne olduğunu bulacaktım. Bunu kafaya koymuştum bir kere. Ha bu arada birden aklıma Amber gelmişti. Tabi siz daha olanları bilmiyorsunuz. Dexter'a söylediklerim onların dünyasında büyük olay yaratmıştı. Böyle olacağını nerden bilebilirdim ki. The world of Satan's death yani Şeytanın Ölüm Dünyası. Onların dünyasının sadece adını biliyordum, birde bu adı neden koyduklarını. Bir rivayete göre, şeytan kendin öldürmek istiyormuş.(Tabii bunun sebebini kimse bilmiyor.) ve bu intihar için en doğru yeri ararken, bu gezegeni veya artık adı her neyse onu bulmuş. Ve orada intihar etmiş. Daha sonrasında oraya gelen insanlar ne onun cesedini bulabilmiş, nede neyle intihar ettiğini. Bazı söylemlere göre, bir not bırakmış ama not normal ve anlaşılabilir bir alfabe ile yazılmamış. Ve o not sonsuza dek yok edilmiş. Artık bu efsane ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemiyorum ama Dexter'ın yaptıkları çok abartı. O gün, yani Dexter'a onu sevmediğimi söylediğim gün gidip dünyasını yakıp yıkmış. Bir çok insan, daha doğrusu varlık veya yaratık onun yüzünden zarar görmüş ve hatta ölmüş. Bu o dünyaya çok büyük bir zarar vermiş ve Dexter bu nedenle ceza alacakmış. Amber'a bu cezayı sorduğumda ise bunun ölüm olacağını söylemişti. "Ölüm mü?" "Evet, sizin dünyanızda ölüm fakat bizim dünyamızda sürgün." "Ne yani sadece sürgün mü edilecek? Oradan kaçamaz mı?" "Hayır. Oraya hapsolacak. Demir bir kutunun içinde neredeyse 100 derece. Bırak kurtulmayı, yaşama ihtimali bile çok az." "Umarım öyledir. Birdaha kimseyi rahatsız etmesini istemiyorum." "Alice aynı zamanda bir mahkeme olacak. Buna seninde gelmen gerekiyor." "Nasıl yani? Sizin dünyanızamı geleceğim, yani bu mümkün mü?" "Tabii, hele hele böyle bir durum için kaçınılamaz." "Bak Amber anlamıyorsun. Sen daha iki ay öncesine kadar hayalim olarak bildiğim bir şeydin ve şuan senin gerçek olduğunu düşünüyorum. Üstelik bir manyağın sorgusuna çağırıyorsun beni. Sen ciddi misin?" "Evet hayatım, bunu yapmak zorundasın, her ne kadar karar kesin olsada kanunlara uyulacak." "Tamam tamam. Peki şu 'mahkeme' ne zaman yapılacak?" "2 hafta sonra."

Ve işte o "büyük mahkeme". Gün bugündü ve ben sabahın köründe Amber'ı bekliyordum. Bu kızın derdi neydi acaba. Ve işte birden bire karşıma geldi. "Hadi hazırlan gidiyoruz." "Hazırım zaten, hadi çıkalım." "Pekala, ama gözlerini bağlamalıyım." "Ne?" "Gözlerini bağlamalıyım, yolu görmen kurallara aykırı." "Pekala, pekala." Gözüme kırmızı bir bez parçası sardı ve artık hiçbir şey göremiyordum. Sonra bir arabaya bindik, en azından ben onun araba olduğunu düşünüyorum. Geldiğimde karşımda çok farklı bir ortam vardı. Aslında düşündüğüm kadar korkunç değildi, aslında hiç korkunç değildi. Hatta kıyaslayacak olursak bizim dünyamız daha kötü durumdaydı. Bir an yandaki pamuk şeker gibi duran bulutlara baktım. "Amber, Casper nerede? O da gelecek mi ?" "Hangi Casper ?" "Hani şu sevimli hayalet." "Bilmem belki." Beni ciddiye mi almıştı yoksa o da bana mı şaka yapıyordu anlamadım ama bunun bir önemi olmadığnı düşündüm. Buradaki canlılar insanlara benziyorlardı tabi bazı fiziksel farklılıklar vardı. Örneğin birinin kanatları vardı ve diğerinin de boynuzları. Ama bunun dışında gayet normal konuşuyor ve hareket ediyorlardı. Yürüyerek saray gibi bir şeyin önüne geldik. Bildiğin masallardaki sarı şatoydu bu. Burada neler döndüğünü bilmiyordum ama buranın hiç korkunç olmaması beni korkutuyordu. "Hadi Alice oyalanma, mahkeme içeride." "Tamam geliyorum." İçeriye girdiğimde buranın bizim mahkemelerimizden olup olmadığını anlamakta zorlandım. Bizimkilerden daha büyük ve görkemliydi kabul ama bunun dışında tamamen aynısıydı. En önde başını öne eğmiş sarışın bir çocuk oturuyordu. Dexter. Karşısında ise komik görünen ve beyaz peruğunun çok yakıştığı tombul bir adam vardı. Onun dışında bir de aynı Eric'e benzeyen ama gözleri mavi olan bir çocuk vardı. Ona uzun uzun bakmıştım, bana Eric'i hatırlatıyordu. Sonrasında bende yerime oturdum. "Dexter, suçunu biliyorsun. Klasik yargılamayı zaten kurmuştuk. Şimdi veda zamanı. Alice burada, ona son olarak ne söylemek istersin ?" Dexter ayağa kalktı ve yavaşça bana döndü. "Alice seni seviyorum. Sen benimsin ve bunu kimse değiştiremez. O gittiğim lanet olası bataklıktan çıkıp seni bulacağım ve peşini asla bırakmayacağım." Bağırıyordu. Orada oturan çocuk onu yerine oturttu. Sonra hakim demir kafesi getirmelerini söyledi ve Dexter'ı onun içine kapattılar. Benim sinirlerim bozulmuştu ve korkuyla olanları izliyordum. Eric'e benzeyen çocuk yanıma geldi ve başımı kaldırdı. "Merak etme, korkmana gerek yok. Max'in kararıyla yani hakimin, bir müddet seni koruyacağım tabi istersen ?" "Bu gerçekten iyi olur." "Bu arada,ben Andy."

EvlatlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin