-17- *• Erice •*

1.6K 106 20
                                    

"Alice; biliyor musun, sana birini ayarlayabilirim." "Amber, iğrençsin." •Güldük.• "Bak ciddiyim." "Amber, Andy ve sen o kadar tatlısınız ki, midemi bulandırıyorsunuz." "Ah, teşekkürler. Görevimiz."

Artık Andy'e karşı bir şey hissetmiyordum. Ve sanırım hiçbir zaman hissetmemiştim. Sadece ondan hoşlandığımı sanıyordum o kadar. Belkide onu Eric'e benzetmemden kaynaklanan bir şeydir, kimbilir. Eric'i tahmin ettiğimden daha çok özlüyordum. Hani derler ya, kaybedince değerini anlarız. Aynen öyle. Onu özlüyordum, yanımda olmasını istiyordum. Evet ben de Eric'i seviyordum. Lanet olsun. Bunu ona söyleyememiştim...

>>>Geçmiş<<<

Yatağında öylece uzanıyordu. Hiçbir şeyden habersiz ve düşüncelerden uzak bir biçimde... Bağlı olduğu serum şişesini kenara çektim. Ve yanına oturdum. Elini tuttum. Ona gerçekten aşıktım. Ama ne yapabilirdim ki? Beni öpmesine bile izin veremiyordum, ondan uzak durmaya çalışıyordum. Ve hepsi o lanet geçmişim yüzünden. Ben demek, bela demekti. Ve ben Eric'in zarar görmesine izin veremezdim. Twd'nin bir bölümünde de dediği gibi; "Beni severek öleceğine, yaşarken nefret etmeni yeğelerim." Beni seviyordu, onu seviyordum... Ama olmuyordu. Bu ikisi aşkı getiremiyordu, hele hele iki kişiden biri tehlikeliyse. Onu kendimden soğutmayı denedim, hatta başka birine aşık olmayı bile denedim. Dexter'dan gerçekten etkilendiğimi düşünmemiştiniz değil mi? Eric benden nefret etmeliydi ama olmadı. Ne olursa olsun vazgeçmedi. Şimdi ise... Şimdide benden uzaklaştırmaya çalıştığım insanın yavaş yavaş ölümünü izliyorum. Neden başkası değilde Eric? Kanseri kaldıramaz o. Mücadele etmek için çok zayıf. Tutunacak son dalı da onu kendinden uzaklaştırıyor. Ona baktığımda engel olamıyordum. Ağlamamı durduramıyordum. Sırf zarar görmesin diye sarılamıyordum. En kötüsü de bu galiba. En sevdiğin insanı delicesine özlemek ama sarılamamak. Başımı onunkinin yanına koydum. Ve yanına uzandım. Ona doğru döndüm. Bilinci kapalıydı. "Eric, seni seviyorum. Hatta senin beni sevdiğinden daha çok seviyorum. Bu yüzden "biz" sözcüğünün önüne geçiyorum." Başımı omzuna doğru koydum ve hayatımdaki en güzel uykuya daldım...

>>>Geçmiş-Mezarlık<<<

"Eric, selam." Gömülü biçimde duran ölü bedeninin yanında bağdaş kurdum.

-Biliyor musun seni çok özlüyorum.

-Sende beni özlüyor musun?

-Merak etme az kaldı. Yanına geleceğim. Çok kısa bir süre sonra, yanına geleceğim.

Üzerindeki toğrak yığınına dokundum. Onu hissedebilmek istiyordum. Onunla konuşmak... Cevap vermiyordu. Belkide beni duymuyordu.

Mezarının üzerindeki mermerden hac şekline bir kolye astım. Bu Eric'le yaptığımız kolyelerdendi. İki tane yapmıştık, onunkini ona verdim ve yavaşça mezarlıktan çıktım. Artık mezarlardan korkmuyordum. En sevdiği insanları kaybedenler mezarlardan korkamazdı. Mezarlıklar onların olurdu...

>>>Son<<<

Telefonum çalmaya başladı ve Amber'in yanından kalkıp cevapladım. "Lori?" "Doğru tahmin. Hemen yanıma gelmelisin." "Ama Amb'le beraberiz." "O zaman onu bir şekilde atlat. Hemen benim eve gel." "Ama-,". "Ben senin ablanım ve evime gelmeni emrediyorum." •Kapandı•

"Amber, üzgünüm Lori beni çağırıyor." "Sorun yok, biz de Andy'le buluşacağız zaten."

Çantamı da alıp hemen bir taksi çevirdim. Yaklaşık 10 dk sonra eve gelmiştim. Lori daha önceden bana anahtar verdiği için içeri girmem zor olmadı. Girdiğimde her yer karanlıktı ve ışığı açtığımda...

-SÜPRİZzZz.

-Noluyor burda? Lori bu insanlar da kim?

Kalabalığın arasından Lori'nin sevgilisi çıktı ve yanıma geldi.

-Doğum günün kutlu olsun ufaklık.

Bana bir paket uzattı ve elime tutuşturdu. Ben afallamıştım. Bugün benim doğum günüm müydü? İçeri geçtim. Lori'nin birkaç arkadaşı vardı. Birden bire iki el gözlerimi kapattı. "Bil bakalım ben kimim :D" "Böyle saçma sapan şeyler yaptığına göre, nasılsın Amber?" "Ahah iyiyim." "Andy'le buluşacağını sanıyordum." "Selam doğum günü kızı :D" "Andy? Ayrıca doğum günü kızı mı?" Üçümüzde gülmeye başladık. Ardından bir doğum gününde neler yapılıyorsa onlardan yapmaya başladık. Pasta kesimi, hediyeler, birkaç oyun, dans vb. Saat gece yarısını geçtiğinde ben Amber ve Andy bir şeyler atıştırıyorduk. Lori'nin arkadaşları ise salonda oturmuş, elindeki bira şişelerini ileri geri sallayarak sohbet ediyorlardı. "Amb, Lori'yi gördün mü?" "Sanırım mutfakta." Mutfağa doğru ilerledim. Kapının önüne geldiğimde içeriden garip sesler geliyordu. Kapıyı açtım ve Lori'yle James'in öpüşme sahnesine tanık oldum. Gerçek anlamda midem bulanmıştı. İkiside beni gördü ve gülmeye başladılar. •James yani Lori'nin erkek arkadaşı.• Kapıyı kapattım ve lavaboya koştum. Bir-iki dakika kusmayı bekledim ama bir şey olmuyordu. Doğruldum ve arkamdan gelen ses ile irkildim. "Alkolü fazla mı kaçırdın?" "Ah, Amber ödümü kopardın." "İçeri geçelim mi?" Salona doğru gittik ama benim uykum gelmeye başlamıştı. Lori'ye bir not yazdım ve notu Amb'a verdim. Bir kaç kişiyle vedalaştıktan sonra çıktım ve eve gittim. Eve geldiğimde Ash ve Dany beni bekliyorlardı. Doğal olarak merak etmişlerdi. Olanları anlattım ve iyi geceler dileyip odama çıktım. Uykum gelmeye başlamıştı. "Doğum günün kutlu olsun sevgilim." "Ah, Eric çok tatlısın." "Hem burada seni görmek isteyen iki kişi daha var." "Anne, baba ?!" "Doğum günün kutlu olsun hayatım. Seni çok özledik." "Eric, sana inanamıyorum. Onları bulmuşsun!" "Tabi ki, sözümü unutmadım." Koşup Eric'in boynuna sarıldım. Sonra aileme doğru koşmaya başladım. "Alice dikkat et!" Neler oluyor? Bir anda heryer karardı ve, "Eric!" Yerde yatıyordu ne olduğunu anlamamıştım. Aileme döndüm. Üçüde ölmüştü...

"Alice!" "Alice iyi misin? Tatlım sadece kabustu." "İyi değilim anne, hiç iyi değilim."

EvlatlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin