-11--Özel Numara-

1.9K 125 12
                                    

Yine o rüyalardan birini görmüştüm. Andy ve ben birlikte zaman geçiriyorduk. Sanırım ilk defa birine bu kadar aşık olmuştum. Aklımdan hiç çıkmıyordu ve sürekli onu düşünüyordum. Keşke o da bana karşı aynı şeyleri hissetse... O kadarda zor değildir değil mi? Acaba tam olarak varlığımdan bile haberi var mıdır. Belkide sadece beni koruma görevi için yanımdadır sürekli. Keşke onu düşünmemeyi öğrenebilsem ama ne yapabilirim ki? Aşk bu sanırım. "ALİİCEE!!!" "Amber? Sakin ol ne oldu?" "Sabahtan beri seninle konuşmak için bekliyordum." "Neyi konuşmak için? Ne oldu?" "Artık biriyle çıkıyorum." "Kim? Hadi çatlatma :D Kim bu şanslı çocuk?" Güldüm. "Andyy!" ...

Donup kalmıştım. Andy dediği an adeta far görmüş tavşan gibi kalmıştım. (Y.N.= Far, tavşan ne alaka bende bilmiyorum, bana sormayın.) Daha sonra tekrar Amber'a döndüm. Ve o; sahte, acıtan ve yaralayan gülümsemeyi yaptım. İsteksizcede olsa tebrik ettim. "Senin adına çok sevindim." Gülüyordum ama içim bir farklıydı. Hani böyle bir haber alırsınız, daha sonra ağlamak istersiniz ama ağlayamazsınız ve gülmeniz gerekir ya. Aynen o durumdaydım. Hatta şuan Amber'ın kafasını patlatmak istiyordum. Ellerimi o kadar çok sıkmıştım ki artık hissetmiyordum. Amber'la biraz daha konuştuk ve gitti. Ben böyle olacağını hiç düşünmemiştim ki...

Tekrar çalan telefon. Bu sabah 7. kez oluyor. Bu sefer açacaktım sanırım. Daha kim olduğuna bile bakmadan açtım ve konuşmaya başladım. "Alo?" ve kapattı. Telefonuma kimin aradığını öğrenmek için baktım. "Arayan Numara Yok." Harika. Kesinlikle Eric'in şakasıydı. Lanet olsun. Eric'i kaybettiğimi sürekli unutuyorum. Aklımda bile olsa yaşatıyorum onu. Keşke daha önceden tanışsaydık. Belki o bu durumda bana yardım edebilirdi. Artık akşam gezilerine bile çıkmaz olmuştum. Sanırım bugün akşam biraz yürüsem fena olmazdı hani. Bende duşa girdim. Eric'le ilk tanıştığımız günki gibi giyindim. Hava kararmıştı. Sadece site lambalarının ortama kattığı loş ışık vardı. Birde hava sislimiydi ne. Ben hızlı adımlarla banklara giderken, bir ses duyduğumu sandım ve arkama döndüm. Kimse yoktu. Heralde dal falandır. Tekrar yürümeye başladım ve sonunda banklardayım. Bir müddet sadece oturdum ve etrafıma bakındım. Bankların hemen ilerisinde bir park vardı. Ve parka aydınlatılma yapılmıyordu. Normalde çocukların oynaması için burasının açık olduğunu biliyordum. Site lambalarına baktım. Arızalıydı sanırım. Hepsi yanarken o sönüktü. İyice parka odaklanmıştım. Ama bomboştu. Zaten bu saatte kimse olamazdı. Telefonumu çıkardım ve oyun oynamaya başladım. Ve sanırım bir dakika sonra kaydırakların tepesindeki kule gibi yerden birinin bana baktığını gördüm. Evet çok net bir çift göz görünüyordu. Ama kimdi bu? Açık açık söyleyeyim ilk başta çok pis tırsmıştım. Sonra hafif sakinleştim. O tarafa doğru biraz daha yaklaştım. "Sen kimsin?" Konuşmuyordu sadece bana bakıyordu. "Heyy, beni duyabiliyor musun?" Hala susuyordu. Ben cidden biraz korkmuştum ve yavaşça geri çekildim. Sonrada koşarak eve gittim...

Ertesi sabah parkta kimse yoktu ve rahatladım. Nedenini bilmiyorum ama dünki olay beni acaip rahatsız etmişti. Zaten aklım hep Andy ve Amber'daydı. Ama artık Andy'i düşünmek istemiyordum. İnsan arkadaşının sevgilisini nasıl hayal eder. Gerçi bir bakıma ben Andy'e aşıkken Amber onunla çıkmaya başlamıştı ama aynı şey değildi. Keşke zamanı geri alıp bunu engelleyebilseydim. O sırada kafama bir bomba düştü ve acilen tarihe baktım. Oh, çok şükür. Lori'yle yarın buluşacaktım ve bu buluşma için sabırsızlanıyordum. Sanırım ona her şeyi anlatacaktım...

EvlatlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin