-15- Normal & Normal Olmayan

1.9K 115 16
                                    

Uçurumun başındaydım. Kafamı dinleyebileceğim tek yer. Huzurlu, sessiz... En önemlisi de insanlardan uzak. Biraz ileriye gözüm takıldı. En son gördüğüm şey uçuruma ilerleyen bir insandı. Var gücümle ona koştum. Beni görmemişti, gözleri kapalıydı. Derin çukura doğru bir adım daha attı. Onu belinden tutup çektim ve ikimizde yere düştük.

-Sen ne yaptığını sanıyorsun?

+Senin hayatını kurtardım.

-Evet, dediğin gibi 'benim hayatım'. Sen ne hakla atlamak isteyen bir bedeni durdurursun, bu karar sana mı kaldı?

Şaşırmıştım. Oysaki onun hayatını kurtarmıştım. Bana böyle mi teşekkür ediyordu? Düşündüklerimi tahmin edecek olacakki konuşmaya devam etti...

-Lütfen benden teşekkür beklediğini söyleme.

+Bak özür dilerim ama hiçbir şey için burdan atladığına deymez.

-Bak hala konuşuyor, kızım gitsene işine. Gerçeklikle arama giremezsin. Yaşamama sen karar veremezsin.

+Benim bir adım var. Ayrıca senin ölümünün dünyadaki bir öküzü eksilteceğini bilseydim, tutmazdım merak etme.

Sinirlenmiştim. Kalktım ve ona arkamı dönerek gittim.

-Adın ne senin?

+Neden söyleyeyim?

-Güzel isim. Ben de Carl. Memnun oldum.

Elini uzatıyordu. Bir ele, bir de çocuğa bakıyordum. "Alice." Dedim ve elini sıktım...

"Neden atlamak istiyordun?" "Bu aralar yeryüzünde ilgimi çeken pek bir şey yok." "Dalga mı geçiyorsun?" "Bilmem sence dalga mı geçiyorum?" Ciddiydi. "Yalnız mı yaşıyorsun?" "Belki evet, belki hayır." "Şaka mısın?" "Olabilir." Beni delirtiyordu. Kelime oyunlarını sevmezdim. Onun da oyun yapar gibi bir hali yoktu zaten. Soğukkanlıydı ve ciddi bir duruşu vardı. "Hep böylemisin?" "Nasıl mıyım?" "Sessiz. Konuşmaz mısın sen?" "Ne konuşmamı istersin?" "Annen ve baban var mı mesela?" "Hayır, öldürdüm." "Ne?" "Öldürdüm." "N-nasıl yani?" "Korkma korkma. İkisinide öldürdüm ama aklımda. Yoksa gerçekte kendimi bile öldüremezken, onları nasıl öldüreyim?" "Bak, senin hayatını kurtardım. Bana böyle davranamazsın." "Sana nasıl istersem öyle davranırım, ve sen de buna itiraz edemezsin." "Sen tımarhane kaçkınısın dimi." "O kadar da belli ettiğimi düşünmüyorum, nerden anladın?" "Ha ha çok komik." "Şaka yapmıyorum." Bileğini bana doğru uzattı. "Tasma-," "Doğru tahmin. Bu benim 'tasmam'." Bileğindeki plastiğe baktım. Evet doğru duydunuz. Bunun adı tasmaydı. En azından bunu takanlar buna böyle hitap ederdi. Akıl hastanesinde kurtulmanın en zor olduğu şeydir bu. Tedavim süresince ben de takmıştım. "Paranoya mı?" "Anlamadım?" "Paranoya yüzünden mi orada tutuluyorsun?" "Ah, evet. Nerden anladın? Sanırım senin geldiğin yer de benimkinden farklı değil." "Ben de tedavi gördüm, şizofreni." "Ee, deli deliyi çeker derler." "Komik değilsin." "Biliyorum." "Paranoyak olmak nasıl bir şey? Her şeyden nem kaptığınız falan." "Sadece diğer insanlardan daha normalim." "Nasıl yani?" "İnsanlara bir bak. Sencede tuhaf bir şeyler yok mu? Onlar bizden daha farklılar. Biz hayatı yaşıyoruz. Peki onlar? Yarın ölecekmiş gibi yaşarlar ve hiç yaşamamış gibi ölürler. Asıl soru şu, biz ve onlar arasındaki temel fark nedir? En basitinden başlayalım. Sen sırf eğlencesine bir yumurta için canını riske atar mısın? Ben atarım. Mesela daha önce sırf eğlencesine paranoyak birinin tasmasıyla kendiminkini değiştirdim." Bileğindeki plastiğe dikkatle baktım. Üzerinde Billy yazıyordu. Ama adı Carl'dı. Doğru söylüyordu. "Peki gerçek sorunun ne?" "Psikopatım ben." "Ne güzel."

"Şimdi gitmeliyim. İlaç saatim yaklaşıyor. Kaçtığım demirlere tırmanmam tahminen 10 dakika 30 saniyemi alacak. Ayrıca pencereye tırmanmayı da katarsak 2.2 salise ile kılpayı yetişeceğim. Hoşçakal Alice. Belki başka bir intiharda yine görüşürüz."

O gittikten sonra oturduğumuz yerde durup onun hızla uzaklaşmasını izledim. Asla vazgeçmeyecekti. Ne olursa olsun kendini öldürecekti ve bundan asla tereddüt etmeyecekti. Dürtü. Ve fikir. Bu iki şey dünyadaki her şeyin asıl nedenidir. Fikir, insanın beyninde yer edinir ve uygulanıp sonuç alınana kadar asla yok olmaz. Dürtü ise gerçekliği ayırmada ve fikri yapmaya tetik olarak ortaya çıkar. Carl'ın bugünkü konuşması beni içten içe etkilemişti. Ben farklıydım. Daha doğrusu fazla normaldim. Belkide sorun buydu; anormal derecede normaldim. Yaşamak için yaşayan sıradan insanlardan olmamalıydım. Hayatımı heyecan ve aksiyon ile sürdürmeliydim. Çünkü bu beden ve ruh bana verilen bir armağandı. Şimdide hediyeyi açma ve kullanma zamanı gelmişti. Korkmuyordum, çünkü hediyeler zarar görsede ikinci kutlamada yeni bir hediye olurdu. Belkide risk almalı ve hayatımı doruklarda yaşamalıydım. Ölmekten korkmamalıydım. Babam günlüğüne yazdığı şeyde haklıydı. Yukarıda mutlaka bir yaratıcı var. Ve o bize bu armağanı kullanmamız için verdi. İyi ya da kötü, bir şekilde işimize yaraması için...

Babam bana bir işaret bırakmıştı. Günlüğünde binlerce ipucu saklıydı. Şuna emindim ki, annem ve babam dedem ve babamın annesi yüzünden öldü. En azından birbirleriyle bağlantılıydılar. Bu da demekti ki ileride Carl' ile bir intiharda görüşürsek bu Carl'ın değil benim intiharım da olabilir. Sır çözülene kadar bağlantılı olan kimse güvende değildir...

EvlatlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin