4. Bölüm: "İlk Serzeniş."

119 20 4
                                    

Beni özlediniz mi? Ben çok özledim.

Multimedya; Facebook sayfası olan Wattpad Üçüzlerin Kapak Sayfası'na teşekkür ediyorum.

Bu bölümü, geceleri gözyaşlarını kimsesizliğine dökenlere ithaf ediyorum ve bir şey daha, bölüm şarkısı koymadım. Çünkü bölümü bitirdiğinizde kendi içinizdeki notalara bir şans vermenizi istiyorum.

İyi okumalar.

4. Bölüm: "İlk Serzeniş."

Canım yanıyordu. Bu yangının dumanı, ruhumun bedenime mühürlendiği yerden yavaşça sızıyordu. Duman, algılarımı bulandırıyordu. Usulca, avına yaklaşan bir avcı misali zehirliyordu zihnimi. Ruhum, bedenime atılan dikişleri zorluyordu.

Dikişlerim acıyordu. Bedeninin acısına alışık biri değildim. Bu ilk serzenişti. Gözlerim; bir bebeğin, ilk gülüşüne, ilk adımına şahitlik etmiş gibiydi. Açılmak istemiyorlardı. Açıldıklarında görecekleri şeyin bütün o masumluğu götüreceğinden mi korkuyorlardı?

Mechuldü.

Ne kadar zorlarsam zorlayayım, bilincim açık fakat göz kapaklarım örtülüydü. Sesleri duyabiliyor, algılayabiliyor lakin cevap veremiyordum. Acıyı duyumsayabiliyordum fakat katlanılabilirdi. Nelere katlanmıştım şimdiye kadar, bu da geçecekti en nihayetinde Bedenimin acısından daha çok etkileyen bir şey vardı; zihnime dolan ve asla unutamayacağım o sanrıydı. Bu geçemeyecekti işte, ben geçti sandıkça daha da kötü olacaktım. Anne ve babam yan yanaydılar. Bu çok gerçekçiydi fakat;

Rüyaydı... Hiç gerçekleşmeyecek bir rüya.

Neredeydim? Burnumun algıladığı koku, hastane kokusuydu. Çoğu kişinin aksine seviyordum bu kokuyu. Sebebi benden aldıklarına değil, bana kattıklarına odaklamış olmamdı.

İçimde yaşıyor olanlar ve zihnime cesedi serilmiş olanlara ettiğim veda, kendimi hazırladığım buluşma zihnimde yankılanıyordu. Kolay kolay unutabileceğimi sanmıyordum. Bedenimdeki acıya sebep olan o sahneler anbean hatıralarıma kazınmıştı.

Her şeyiyle... Her his ve görüntüsüyle.

Tekrar o görüntülerin zihnimde canlanması istenmiyormuş gibi, odanın kapısı aralandı. içeriye birinin ayak sesleri iz bıraktı. Yavaş bir şekilde yaklaşıyordu. Kıpırdamaya çalıştım, duyabildiğimi, algılayabildiğimi fark etsin istedim.

Boşa çabalıyordum. Hiçbir şey değişmiyordu.

Sakin atılan adımlar, yattığım yatağın yanında kesildi ve yatak sağa doğru çöktü.

Yanıma oturmuştu. Ben, bu kokunun tanıdık olduğunu düşünürken konuştu "Ben suçsuzum Eliz. Değil mi? Lütfen öyle olduğumu söyle..." Ops! Arsen buradaydı ve bana yalvarıyordu. Kafamdaki soruları rafa kaldırıp daha sonra tozlarını silmeye karar verdim ve konuşmasına odaklandım. "Evet. Öğrendiğinde, bunu bana niye yaptın diyeceksin ama önce beni dinle. Olur mu? Hangi hâlde ve durumda olursak olalım benden bir açıklama bekle. Hak verilecek bir tarafı yok belki ama sen yine de dinle beni işte,"

Sonlara doğru güçsüz gibi çıkan sesiyle daha da merak etmiştim. "Öğrenmeni istiyorum fakat yanlış anlayacağından korktuğum için elimden geleni yapacağım." Az önceki tınısına çok zıt bir şekilde sesi sert ve güçlüydü bu sefer. Konuşmaya devam etti "Hem yanında olmak istiyorum, hem de yanında olursam hiç düşünmeden yanımda olacağını biliyorum. Bir gün bir şey olur ve öğrenirsen kendinden de nefret etmeni istemiyorum." Keşke cevap verebilseydim, söylediklerine. Beni kendimden dahi nefret ettirebilecek ne yapmıştı ki?

İNCİ TANELERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin