Bölüm 9/ Kızıl Kraliçe

58 24 22
                                    

"Ben babanın sevgilisi Alev, 

Alev Elvanoğlu..."

"Neee!" diye bağırdığımda sesimin duvarlara çarpıp geriye kulaklarıma geldiğini hissettim. İnanamıyorum, bu nasıl olabilirdi? Bir an ona bir şey olmadığını düşünmek istedim. Çünkü her ne kadar birbirimizden nefret etsek de başka kimsemiz yoktu. O bana, bende ona muhtaçtım bir nevi... Ne kadar ondan kurtulmaya çalışsam da ölmesini istemiyordum. Yaşamak zorundaydı, yaptıklarının bedelini ödemeden ölmemeliydi.

Hızlıca oturduğum yerden kalktım ve sehpanın üzerinde duran telefonumu aldım. Ne yapmalıydım gerçekten bilmiyordum. Elimde telefonu tutarken hangi hastaneye götürülmüş olabileceğini düşünüyordum. Telefonumun ekranındaki simgeyi kaydırarak kilidini açtım ve rehberde babamın adını bulup arama tuşuna bastım.

Cemil Balaban... Aranıyor

Uzun bir süre bekledim ve "Lanet telefonuna neden bakmıyor bu adam?" diye bağırdım kendi kendime. "Bir şeyi yoksa neden bakmıyordu telefonuna?" diye düşünürken telefondan kısa süreliğine gelen açılma sesi olduğunu düşündüğüm hışırtıyı dinledim. Açıldığını anladığımda ise, durmadan sorduğum sorularla karşımdaki kişinin bir kadın olduğunu ilk bir dakika anlayamamıştım.

"A..alo baba, iyi misin? Neredesin? Hangi hastanedesin?"

"Merak etme güzelim, babanın durumu iyi."

"Sizde kimsiniz?" diye sorduğumda ilk olarak odadaki bir hemşire ya da bir doktor olduğunu sanmıştım. Fakat aldığım cevapla şok olmuş ve olduğum yerde kaskatı kesilmiştim.

"Ben babanın sevgilisi Alev, Alev Elvanoğlu..."

"A.. anlamadım sevgilisi mi?" dedim karşımdaki kadının itici sesine karşılık masum bir ses tonuyla.

"Evet güzelim, sevgilisi. Aslında seninle böyle tanışmak istemezdim ama kader işte ne yaparsın."

Ağzını yayarak konuşan kadına şimdiden gıcık olmuştum. "Bunca yaşanan olaydan sonra, nasıl sevgilisi olabilirdi?" diye düşündüm. Şu an öğrendiklerim beni şoktan şoka sokmuş ve nefes aldırmayı bile unutturmuştu. Anneme yaptıklarını nasıl unutmuştu? Onun mavi gözlerini nasıl hiçe saymıştı? diye düşünürken kafama bir balyoz yedim ve kendime geldim. Ne sanıyordum bende? Anneme âşık olduğunu falan mı? Zorla evlendirilen insanlar, öyle filmlerdeki gibi zaman geçtikçe birbirlerine âşık olmuyorlardı. Burası gerçek hayattı ve bu da hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir hayal olarak kalmıştı zihnimde. Şimdi de bir kadın gelmiş bana ben babanın sevgilisiyim diyordu.

"Hangi hastanedesiniz?" dedim tüm soğukkanlılığımla. Fakat adının Alev olduğunu öğrendiğim kadın bana gülerek ve hızlı konuşarak karşılık vermişti.

"Hayır hayır. Gelmene gerek yok, dediğim gibi baban iyi. Zaten birazdan biz eve geleceğiz."

Biz eve geleceğiz de ne demekti? O kadında mı buraya gelecekti yani? Buna asla izin veremezdim. Bu eve annemden sonra başka bir kadın giremezdi. Özellikle sevgili kategorisindeki hiçbir kadın... Ama şöyle bir gerçek vardı; babam geçirdiği olay yüzünden kesin sinirli ve agresiftir diye düşündüm. Bana bağırıp vurma olasılığına karşı boynumu eğip hiçbir şey söylememeye karar verdim. Ben cevap veremeden aniden suratıma kapanan telefonla derin bir nefes aldım ve sabırla beklemeye başladım. Ne kadar olduysa artık...

Duyduğum zil sesiyle oturduğum sandalyede salladığım bacağımı durdurdum ve gergin bir şekilde kalkarak kapıya doğru yürüdüm. Nedenini bilmediğim, gereksiz bir heyecan vardı üzerimde. Terlemiş olan ellerimi, kot pantolonuma sildim ve sıkıca tuttuğum kapı koluna tüm gücümle bastırdım. Gördüğüm manzara karşısında resmen şok olmuştum. Babamı böyle gördüğüm için kendimi dünyanın en kötü insanıymışım gibi hissettim bir an. Belki benim yapabileceğim bir şey yoktu ama anneme ihanet ediyormuş gibi hissettim.

UMUDA FISILDAYAN NOTALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin