on dört

6.4K 367 168
                                    

♡~♡~♡~♡~♡

Kaçtım. Küçücük öpüştük ve ben sonra korkak gibi kaçtım.

Korkak olan ben olmamalıydım. Ama kaçtım.

Öğretmenler odasından çıkıp sınıfa koştum, birkaç kişiye çarptım ve nöbetçi öğretmenlerden azar işittim. Ama koştum ve sınıfa vardım.

Hızlıca ve soluk soluğa yerime oturup hızlı atan kalbimi yavaşlatmaya çalıştım.

Ancak beynim bu gibi işlemleri tek başına yükleniyordu ve benim kalbimin hızını düzenlemeye yardım etmeme izin vermiyordu.

Sınıfta kulaklıkları kulağında, kapüşonunu kapamış uyuyan bir çocuk dışında kimse yoktu.

Arkamı yaslandım. Ne yapmalıydım?

Her şey bir anda olup bitmişti. Şuan artık yapacak hiçbir şey, hissedecek hiçbir duygu yoktu.

İstediğiniz bir şey gerçekleştiğinde, gerçekten boşluk hissedersiniz, ben de o boşluğu iliklerimde hissediyordum.

Hayalini kurup 27 farklı olabilitesi yüksek senaryodan hiçbiri gerçekleşmemişti. Aylarca düşleyip sadece 8 saniye içinde hayalimi gerçekleştirmem, dünyanın adalet sistemi miydi?

Şimdi cesur olma vakti gelmişti, korkmak Yoora'nın kitabında yer almıyordu çünkü.

Aman ne kitabı lan edebiyatçı mıyım ben.

Sadece 29 saniye oturduğum sıradan hızlıca ayağa kalkıp sınıftan dışarı çıktım. Ders zilinin çalmasına 4 dakika 36 saniye kalmıştı, süre yeter mi; emin değildim.

Öğretmenler odasında olduğunu varsayıp kalabalık koridorda duvarın dibinden o lanetli odaya doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladım.

Ancak gözüm duvardaki arka bahçeye bakan camdan dışarı doğru kaydığında, kahverengi bankın üzerinde dizlerine dirseklerini yaslamış bir Min Yoongi gördüm.

Gözüm anında aşağı inen merdivenlere kaydığında koşmaya başlamıştım.

Az önce korkak bir tavuk gibi kaçan kız, şimdi ise bir çitanın avına koşması gibi koşuyordu.

Biraz aptaldım sanırım.

Saniyeler içinde arka bahçeye varmıştım.

Bankın olduğu tarafa dönmeden önce derin bir nefes aldım ve aniden gelen cesaretle köşeyi döndüm.

Yoongi dirseklerini dizine dayamış ve dudaklarının arasındaki sigarasını içiyordu.

Sigarayı parmaklarının arasına alıp külünü dökmek için işaret parmağıyla vurduğunda derin bir nefes daha aldım.

"Bay Min!" Sesli ama aynı zamanda sessiz bir şekilde seslenişimle önce yavaşça bana döndü ve sonra gözlerimiz buluştuğunda aniden heyecanla dikeldi. Gözlerinin içinin parladığını görmüştüm.

"Okul sınırları içerisinde sigara içmeyin, efendim."

Yüzüne hafif bir tebessüm yerleşirken sigarayı yere attı ve üzerine bastı.

Gözlerimi devirmeme engel olamamıştım. "Orası size çöp gibi mi gözüktü?"

Bana söylenmeye başlasa da gülüyordu. Çok güzel gülüyordu.

Oturduğu yerden kalkıp bana doğru yürümeye başladığında duruşunu dikeldim ve bakışlarımı direkt olarak göz bebeklerine odakladım.

Birkaç adımda bana ulaştı.

Temas yoktu.

Konuşma yoktu.

Sadece arka fonda çalan okul zili vardı.

Ve Yoongi'nin tek eli cebindeyken yamuk bir gülümsemeyle konuşması.

"Seni tekrar öpmeyi çok isterdim Yoora. Ama şuan sen de ben de derse gidiyoruz."

Ardından yanımdan yürüyüp beni geçti.

Ben de onunla birlikte döndüm ve yavaşça yürümesini izledim.

O ise bana bakmadan konuştu. "Çıkışta beni bekle."






bi siktir sen Yoongi amk senin Hoseok varken Yoora kim amk

kiss me again, yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin