on beş

6.4K 361 215
                                    

Son ders zili sonunda çaldığında hızlıca çantamı kavradım ve yerimden fırladım.

Bugün fazla koşuşturmaca yaşamıştım ama koşuyordum işte.

Sınıf kapısına koşup dışarı çıkacakken aniden olduğum yerde dönüverdim, çünkü Taehyung denen arkadaş kolumdan beni yakalayıp sınıftan çıkmama engel olmuştu.

"Neye bu acele?" Yüzümü buruşturup omuzlarını ittirerek devam etmeye çalıştım ancak kolunu omzuma atıp koluyla iyice kendine çekti ve yürümeye başladı.

"Bırak beni." Sakince söylediğim için beni ciddiye almamıştı.

"Bay mükemmel Yoongi'ye mi koşuyordun Yoora?"

Sinirle alt dudağımı dişleyip derin bir nefes aldım. Ve sonrasında  yumruğumu Taehyung'un karnına geçirdim.

Kolu anında omzundan çekilip öne doğru eğilirken karnını tutarken ben koşmaya başladım.

Arkamı dönmeden "Hala sınırlarım belirli çizgilerle çizili, arkadaşım."

Arkamdan çıkardığı acı nefes alışverişlere gülerek merdivenlere yöneldim.

Ben okul bahçesinin kapısına vardığımda Yoongi elindeki siyah çantası ve siyah pardesüsü ile havalı duruyordu. Ama 174'lük ufak bir adam oluşu onu tatlı bulmama sebep oluyordu.

Gözlerimiz buluştu ve hafifçe gülümsedi.

Ve sonra arkasını dönüp yürümeye başladı.

Gizemli olmaya falan çalıştığını düşünerek onun hevesini kırmadım ve sessizce onu takip etmeye başladım.

Kısa süre sonra okuldan uzaklaşmıştık ve aramızda 10 metre uzaklıkta vardı.

Sonunda bir köşeyi döndüğünde gözlerimi devirip döndüğüm anda belimden kavranmıştım.

Yoongi'ydi.

Ellerimi göğsüne koyup durabildiğimde yavaşça gözlerimi yüzüne kaydırdım.

Ellerimle kendimi geriye ittirip kollarının arasından kurtuldum ve hızlı atan kalbimi düzene sokmaya çalıştım.

Ellerime toprak gelmiş gibi birbirine vurarak temizlemeye çalışıyor gibi yaptım ve boğazımı temizledim.

Yoongi hafifçe yamuk bir gülümsemeye sahip olurken ellerimi dirseklerimi hizasında havaya kaldırıp onu işaret ettim. "Siz beni çağırdınız, efendim. Söyleyecekleriniz olduğunu sanıyorum."

Ellerimi birbirine kenetleyip gülümsediğimde eli cebine gitti.

"Ne söyleyeceğimi biliyorsun, Yoora."

Masumca gülümseyip kafamı iki yama salladım. "Nereden bilebilirdim ki, Bay Min?"

Cebine attığı eli bir sigara izmariti ile geri çıktığında sıkkınlıkla arkamdaki duvara yaslandım.

"Beni öptün, Bayan Do. Bunu öylesine bir olay gibi algılayamayız. Bunun için bir ceza alman gerekecek."

Ukalaca kaşlarını çattım ve kollarımı bağdaş yaptım. "Ardından siz beni öptünüz, öğretmenim."

Nefesini seslice ve sert bir şekilde dışarı verdi ve elindeki çantayı yere bırakarak sigarasını yaktı.

"Bu bir sır olarak kalacak, Yoora."

Tek kaşımı kaldırıp gülümsedim. "Pek öyle zannetmiyorum, öğretmenim. Sübyancı bir sapık olduğunuzu neden herkese söylemeyeyim ki?"

Sigarasından derin bir nefes alıp yüzüne üflediğinde öksürdüm.

"Çünkü öyle değilim."

Omuzlarımı silkerek sigarayı tekrar dudaklarının arasına yerleştirmesini izledim. O öpüşmeyi  gidip birine anlatacağım yoktu. Sadece biraz uğraşıyordum onunla işte. Reşit olmak üzere olan bir ergenim ben, yargılamayın.

"Beni neden öptünüz o zaman öğretmenim? Yoksa hormonlarınıza sahip çıkamıyor musunuz?"

Onu bezdirdiğimden emindim çünkü sürekli ofluyordu. İnsanların benim yanımda aish diyişine alışmıştım, tuhaf gelmiyordu.

"Refleksti Yoora. Bunu biliyor olman gerekiyor. Biyoloji dersin iyi, diğer derslerin gibi."

Dudaklarımı birbirine bastırıp burnunu kırıştırdım.

"Ha yani artık o kadar çok birilerini öptünüz ki refleks kazandınız, fuckboy'sunuz yani. Bunu mu anlamam gerekiyordu?"

Sigarayı yere atışını ve üzerine basışını izledim ve sonra da dilini diğerinin üzerinde yavaşça gezdirmesini.

"Çok konuşuyorsun Do Yoora."

Omuzlarımı silktim. "Konuşmakta bir reflekstir, değil mi öğretmenim. Benim de refle..."

Sözüm kesilmişti çünkü tek kolu kafamın yanından duvara vurup hemen önümde bittiğinde konulmak zordu.

Ama saniyeler içinde toplanıp gülmeye başladım. "Fazla klişesiniz. Beni şaşırtmanızı tercih ederdim."

Gözlerini devirip boşta kalan eliyle ağzımı kapattı. "Cidden fazla konuşuyorsun."

Ağzım kapalı olduğundan gözlerimle güldüm.

Kısa süre sonra elini ağzımdan çekip saçlarını düzeltti.

"Pedofoli bir sapık olmadığınızı bana kanıtlar mısınız lütfen?"

Sonra gözlerimle bulunduğumuz pozisyonu işaret ettim. "Çünkü hareketleriniz tam tersi yönde..."

Yine sözüm kesilmişti çünkü konuşmaya başlamıştı sevgili müzik öğretmenim Min ağzı feci sigara kokan Yoongi.

"Seni tekrar öpersem susar mısın?"

Omuzlarımı silktim. "Deneyip görmemiz gerekiyor."

Kıkırdadı. Kıkırdaması güzeldi. Ona olan sevgimi tazeliyordu.

Üzerime doğru eğilip dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve hemencecik geri çekildi.

"Bu kadar mıydı? Bence acemisiniz."

Diliyle dudaklarını ıslatıp güldü. "Seni öpmem seni susturmayacakmış, bunu anlamış oldum."

Elimi duvara yasladığı kolunun üzerine koydum.

"Bir denemede sonuç vermeyebilir, öğretmenim. Lütfen bir kere daha deneyin, kesin sonuç için yani."

Dudağını ısırıp güldü. Ve sonra beni tekrar öptü.

Ve tekrar.

Ve bir kere daha.

Öğretmenimi öptüm.

Hislerim anlamsızlaşıyor.

Bu bir şey ifade etmemeye başlarken kalbim her seferinde daha hızlı atıyor.





öpüşün

3-4 bölümdür aynı gün aq yeter

kiss me again, yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin