GERİ DÖNÜŞ

37 8 2
                                    

Merhaba 🙂 ilk bölüm biraz tanıtım gibiydi yavaş yavaş başlıyoruz , kitaba başladığınız saati ve tarihi yazabilir misiniz lütfen.
Medya da sezen aksu küçüğüm şarkısı var onunla birlikte okuyun kitabı 😄 keyifli okumalar 🙂
Sabah uyandığımda saat on'a geliyordu. Hemen banyoya girip sıcak bir duş aldım , üstüme rahat birşeyler giyip odadan çıktım kahvaltı eşliğinde biraz muhabbet ettik onun dışında valizimi birşey unuttum mu diye sürekli kontrol ettim.
Sonunda uçak saati gelmişti bavullarımızı arabaya yerleştirdik , carla ablaya sen gelme desekte bizimle beraber geldi .
Çıktık yola yine her zaman ki gibi hava yağmurluydu almanya işte ne beklersin ki nefret ederim yağmurdan, her yer çamur ,su .Hiç konuşmadan geldik hava alanına
Biletlerimizi alıp bavullarımızı verdik ve sıra gelmişti vedaya ...
Carla sultan hepimize tek tek sarıldı, her anne gibi bize bir sürü nasihat verdi, dikkatli olmamızı ve onu sürekli olarak aramanızı söyledi.
Kumsal" merak etme anne hergün olmasada sık sık ararız sizi hem abimde bizimle birlikte o bizi korur "dedi gülümseyerek .
Gözlerimiz doldu . O kadar sene beraberdik, şimdi ise uzun bir süre ayrı kalacaktık birbirimizden , belkide hiç görüşemeyecektik ama duygulandığımı onlara belli edemezdim beni güçsüz görmelerini asla istemem çünkü.
yüzüme yapmacık bir gülümseme yerleştirip.
" sultanım üzülme sakın ağlamada biz hep sizinleyiz zaten olmadı gelirsiniz yanımıza ne olacak ki"
" seni sıpa seni büyümüşte beni teselli eder olmuş, merak etmeyin, özlersem dayanamam gelirim yanınıza."
Bu dediğine güldük hep bir ağızdan
" yekta amcamla da vedalaştık, sıra bana geldiğinde ise, amcam sarıldı ve kulağıma fısıldayarak " herşey hazır kızım isteğin ev, araba çok sayıda koruma kısacası herşey var orada birininize iyi bakın ve sağsağlim geri dönün".
" amca herşey için teşekkür ederim hakkınızı ödeyemeyiz , kendinize iyi bakın çocukların bana emanet , ayrıca ben senden koruma istemedim ki biz kendimizi koruyabiliriz bunu en iyi sen bilirsin." Dedim .
" o nasıl söz öyle siz benim çocuklarımsınız bir daha böyle birşey asla ağızından duymayacağım tamam mı ?ayrıca o korumalar kumsal için" Ayrıldık birbirimizden "kendinize dikkat edin hoşçakalın çocuklar".
Yekta amcam her ne kadar öyle desede aslında hepimiz içindi o korumalar, birbirimize el sallayarak uzaklaştık.
Pasaport kontrolünden geçip , anonsu beklemeye başladık ve çok beklemeden anons yapıldı.
Fısıldayarak " Geri dönüş başlasın bekle beni yiğit efendi geliyorum" diyerek uçağa doğru yürüdüm, uçakta yerimizi aldık. Jay ve kumsal ikisi oturdular ,
Cam kenarında ki yerimi aldım, iki saat müzik dinleyerek kitap okudum.
Sıkılıp camdan bakmaya başladım, yine dün gördüğüm kabus geldi aklıma ...
Çoğunlukta da olduğu gibi dünde o lanet günün kabusunu gördüm.
ailemin ölümlerini...
Daha on yaşındaydım küçücük bir kızdım nerden bilebilirdim ki o yaşta ailemi kaybedeceğimi ...
Herşey o lanet olası tekneye binecegimiz sırada olmuştu okul bitmiş, karnemi almıştım.
Babam bizi kafamız dağılsın diye çeşmeye götürecekti ,ardından tekneyle gitmeye karar vermiştik, iki gün önceden eşyalarımı toplamaya başlamıştım bile ...
Herşey o kadar güzel gidiyordu ki hayal gibiydi. Son günlerimi abimle geçirmiştim birlikte birçok aktivite yapmıştık.
Özledim o siyah gözlerini, o son günde doyasıya kadar baksaydım o güzel siyah harelerine , yumuşak siyah saçlarına bi kere bile olsun dokunsaydım.
Neyse işte ...
heyecanlıydım ki uzun zaman olmuştu tatile gitmeyeli babam iş adamı olduğu için işleriden dolayı gidememiştik tatile.
neyseki o büyük gün için bir gün kalmıştı.
saçlarımı at kuyruğu yapmıştım üzerimde ise mavi salaş bir tişört altımda da beyaz bir pantolon vardı, aşağıya inip
kahvaltı için anneme yardım etmeye başladım sofrayı hazırlamıştık kısa sürede ben ağabeyim ve babama seslenmeye gittim annemde o sirada çayları koymaya başlamıştı gazete okuyan babama ve elinde telefonla oynayan ağabeyime kahvaltı hazir olduğunu söylemiştim ,yemek yemeğe başladık aynı zamanda da muhabbet ettik ve ağabeyim arkadaşlarıyla buluşmaya babam ise şirkete uğrayacağını söyleyip evden çıkmışlardı .Bende annemle baş başa kalmıştım.
Annemin yanına gittim o güzel mavi gözlerine baktım sanki birşey olacağını biliyormuş gibi zaten huzursuzdum neden olduğu belliymiş ama benim haberim yokmuş.
Onunla birlikte güzel yemekler yapmıştık .
Aksam ne ara oldu anlamamışız
Abim ve babam gelmişlerdi.
Babamın koyukahve gözlerinde yine aynı şey vardı hiç eksik etmediği,bana suratsız bir şekilde çekil önümden diyerek gitmişti içeriye Abimse yanağımdan makas alarak asma suratını fıstığım her zaman ki hali demişti.
Babamın bize neden böyle davrandığını bilmiyordum bizden nefret edermiş gibi gelirdi bana sanki bize sabrı yokmuş gibi davranırdı. Üzülsekte alışmıştık artık takmamaya , neden böyle davrandığını bilmiyorduk bir dahada asla öğrenemeyecektim masayı kurduğumuzda babam gelmişti. Yukarıya çıkıp ağabeyime yemeğin hazir olduğu söylemiştim birlikte masaya geçtik yine sohbetler etmiştik,
yemekten sonra biraz televizyon izlemiştik.
Uykumuz geldiğinde herkes birbirine iyi geceler diyip odasına çekilmişti çok yorulmuş hemen uyumuşumtum
Sabah alarmın sesiyle uyanmış alarmı susturup heyecanla yerimden kalmıştım banyoya ilereyip güzel bi duş alıp .odama geçip altıma kot şort ve üstüme de sarı salaş bi tişört giymiş saçlarımı açık bırakmıştım bavulumuzu alıp aşağıya indik, aileme günaydın diyip mutfağa ilerledim onlar benden önce kahvaltı yapmışlardı, ayak üstü birşeyler atıştırıp evden çıkmış çoktan limana doğru yol almıştık.
Arabadan inip yürümeye başladık. Ben önden koşarak teknenin içine girdim, girmemle bir kaç el silah sesi duydum dışarı çıktığımda ailemi yerde kanlar içinde gördüm gözümden yaşlar akmaya başlamıştı bile ,koşarak yanlarına gittim .
Lütfen bırakmayın beni söz bir daha yaramazlık yapmayacağım anne lütfen uyanın lütfen bırakmayın sesim kısılana kadar bağırıp ağladım ama kalkmadılar.
Yardım istedim ama kimse yoktu bir tane insan geçmez mi? Çığlıklarımı duyan olmadı çaresizce sıkıca sarıldım onlara gözlerim kapanmaya başlamıştı bile...
Gözlerimi açmaya zorlandım ama ışık gözümü karıştırmıştı , yavaş yavaş tekrar açamaya başladım.
Etrafıma baktığımda bir evde olduğumu anladım içimi bir korku almıştı...
Etrafı incelemeye başladım büyük bir odada mavi ve beyaz rengin hakim olduğunu oda insanın içini rahatlatıyordu.
Yatağın tam karşısında beyaz yarısı buzlu camla kaplı bir kapı vardı, kapıdan içeri girince hemen sağ tarafta beyaz küçük ama şık duran bir kitaplık vardı. Onun biraz ilerisinde aynı renkte , orta büyüklükte duran bir giysi dolabı vardı.
Mavi ve beyaz rengin hakim olduğu yatağımın sağ tarafı boydan boya camla kaplıydı ve iki kanatlıydı.
Mavinin ve beyazın raks ettiği perdeler göz kamaştırıyordu, hemen önünde mavi geniş küçük bir koltuk bulunuyordu, yatağımın solunda bir etajer , koltukla uyum sağlıyordu ve üzerinde beyaz renkte bir abajur ,değişik şekilde bir kaç biblo vardı.
Mavi Duvarda ise beyaz renklerde yıldız sterkerlar vardı, yere baktığımda gri tonlarındaki parkenin üstünde beyaz ve mavinin hakim olduğu, göz kamaştıran yuvarlak shaggy bir halı vardı.
Odayı incelemeyi kesip kapıya boş boş bakmaya başlamıştım.
İçimdeki endişe ve korku beni esir alıyordu.
Buzlu camdan gördüğüm kadarıyla bir süliet fark ettim, kapıyı açıp içeri girdi.
Yirminin sonu otuzun başında olduğunu tahmin ettiğim adam bana biraz yaklaşmıştı.
Samimi olduğunu düşündüğüm bir sesle konuştu
"İyi misin küçük hanım "
Ağzımı aralarayak konuşmaya çalıştım ama başaramadım.

"Şstt sakin ol biraz kendine gel sana gerekli açıklamayı yapacağım, ufaklık.
Bir süre şoktan dolayı konuşamayacaksın ama en kısa zamanda iyileşeceksin bi kaç hafta burada kalacaksın .
Sen kimsin ? diyememiştim karşımda ki kişiye . Ne olduğunu anlamıştı gözlerini bana sabitlemiş" doktorum ben küçük hanım seni alıp getirdim buraya iki gündür uyuyorsun , hastaneye götüremezdim seni zaten ben burada yaşamıyorum seminer için gelmiştim .seni öyle bırakmadım alıp burada ki evime getirdim" gözlerini kaçırarak biraz süren sessizliğin ardından yüzüne üzgün bi ifade yerleştirmişti gözlerime odaklandı ağzından çıkacak cümleler sanki canımı acıtacakmış gibiydi.
"burada yaşamıyorum ama burada evim var arada geliyiyorum" durdu biraz, derin bir nefes almıştı.
Başınız sağolsun kızım, ailen çoktan ölmüştü onlar için bir şey yapamadım üzgünüm" demişti
Canımı fazlasıyla acıttı çığlık çığlığa haykırmak göz yaşlarım tükenene kadar ağlamak istiyordum
Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı .
Kriz geçiyordum , yanımda ki adam etajerin üstünde ki iğneyi almıştı eline ... bir acı hissettim, koluma baktığımda igneyi benim için aldığını anladım heryer kararmıştı.
***************
O olayın üstünden üç hafta geçmişti neredeyse. Artık konuşabiliyordum, ailemi 2 gün boyunca morgta bekletmişlerdi onlara son görevimizi de yapmıştık. Polisler sorgusalada hiçbir şey çıkmamıştı yekta amcamın kızıydım artık hani şu doktor olan.
Bırakıp gitmeye gönlü olmamıştı. evladı gibi gördü. Hep kendini sorumlu hissetmişti yetimhaneye vermeye de gönlü razı olmamıştı,Birlikte Almanya ya dönmüştük.
İlk başlarda çok zorlandım çok hırçındım, zamanla alıştım onlara kendi ailem gibi olmuşlardı. Kabuslarım peşimi bırakmadı hiç bir zaman , hep o gün vardı sadece ...
Jaye ve kumsala alışmam biraz zor olmuştu aslında. Ne kadar benimle konuşmak oynamak isteler terslerdim onları yalnız takılırdım her ne kadar kovsam da yanımdan ayrılmazlardı.
Bir gün evden çıkıp kaçtım ıssız sokaklara girdim o zaman on beş yaşındaydım.
Ara sokağa dalmıştım karşıma dört tane on sekiz , yirmi yaşlarında çocuklar çıkmıştı, senin burada ne işin var gerizekalı türk gibi şeyler söylemişlerdi , bende altta kalmamak için kafa tutup yağdırdım küfürleri, beni saçımdan tutup sürüklemişti birisi .O sırada da kumsal arkamızdan bağırmıştı onlara bırakın onu yoksa sizin için kötü olur demişti.
Küçücük yaşıyla ben gibi oda kafa tutmuştu , diğer çocukta kumsalı kolundan tutup bizim yanımıza kadar getirdi, sokağın köşesine çekip bize vurmaya başladılar o zaman küçüğüz karşı çıktık ama başaramamıştık bize tecavüz etmeye kalkışmışlardı , korku etrafımızı sarmıştı umudumuzu kaybetmeye başlamıştık ki jay geldi . Hepsini de bir güzel benzetmişti bir daha yaklaşmadılar bize .
O günden sonra hep aramız çok iyi oldu. Jay abim kumsal da kardeşimdi benim sonsuza kadar da öyle kalacaktı hayatın bana verdiği en değerli kişiler.
Düşüncelerimden birinin beni dürtmesiyle eski halime döndüm.
Jay " hadi kumsal geldik dedi toparlandım ikici kez pasaport kontrolünden sonra çıkış kapısına geldik. Karşıdan bize doğru uzun boylu mavi gözlü esmer bir adam geliyordu , tam karışma geçip
" efendim ben mesut beni yekta bey görevlendirdi sizi evinize götürmem için"
" tanıştığıma memnun oldum mesut" dedim otoriter ses tonumu kullanarak.
" Buyrun efendim bu taraftan"diyerek bizi yönlendirdi.
Bizde onu takip edip arabanın yanına vardık, siyah uzun bir arabaydı Kapıyı açıp içeriye girmemizi bekledi , içeri girdik.
" vay be yıllar sonra burada olmak bir harika değil mi kumsal ?"
" gerçekten de öyle ağbi çok özlemişim istanbul'u "
" evet sonunda geri döndük değil mi? Bende değişmem bu memleketi hiç bir yere"
Araba yavaşça hareket etmeye başladı, uzun bir saatin sonunda eve gelmiştik .

Bir bölüm daha son buldu,Umarım beğenmişsinizdir. Votelerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum olumlu ya da olumsuz fark etmez . Birde sey var karaterlerin fotoğraflarını paylaşayım mı yoksa siz zihniniz de mi canlandırmak istersiniz ?lütfen beni bilgilendirin düşünceleriniz benim için önemli hoşcaklım 🤗

GİRDAP Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin