BÖLÜM 3 : NAMJOON。"Jungkook nerede?" Namjoon'un gözleri, Jungkoook'u gözden kaçırmamak için park alanından fabrikaya doğru etrafı taradı. Eğer Taehyung çıktıysa, Jungkook da çıkmış olmalıydı. Ama olay, Jimin Taehyung'u Jungkook olmadan yanlarına getirdiğinde, başka bir hikayeye dönüştü.
"Taehyung'u aldığımda Jungkook'u görmedim," dedi Jimin, Namjoon'un yanında, elleri belinde, fabrikanın karanlığına doğru bakarken. "Hiçbir şeyden korkmuyor, o yüzden sanırım hala içeride."
"Onu almaya gidiyorum," Namjoon eşyalarını aldı ve kendini hazırlamaya başladı. "Kimsenin benimle gelmesine gerek yok. Kimsenin incinmesini istemiyorum."
"Delirdin mi?" Jimin kuşkuyla sordu. "Jungkook oradan çıkabilir, biliyorum. O cesur bir çocuk."
"Yine de gidiyorum. Muhtemelen Taehyung'a ne olduğunu bilmiyordur. Eğer içeri koşmasaydı böyle olmazdı." Namjoon maskesini taktı ve el fenerini çalıştırdı.
"Onun için gidiyorum."
"Dediğin gibi olsun." Jimin sadece başını salladı ve Namjoon'un yolunu açmak için geri çekildi. "Sadece eğer yardıma ihtiyacın olursa, bizim de burada olduğumuzu hatırla."
Namjoon başını salladı ve fabrikanın girişine doğru yürümeye başladı. Tamam, belki de onunla gelmesi için birine ihtiyacı vardı çünkü tamamen cesur değildi. Tabii ki zaman zaman korkuyordu, ama kimsenin daha fazla zarar görmesini de istemiyordu. Hele de Taehyung'a olan şeyden sonra? Evet, gerçekten de riske girecekti.
Kamera ekibi, filme almak için kullanılan tüm ekipmanlarını kapattı, böylece daha fazlasını çekmeyeceklerdi. Az önce meydana gelen olayın videosunu yayınlamayacaklardı. Mümkün olan en kısa zamanda da videoyu sileceklerdi. Ya da öyle söz vermişlerdi.
Namjoon şimdi ilk odaya ulaşmıştı, el feneri, Taehyung'un daha önce karşılaştığı dikiş makinelerinin üzerinde yanıp sönüyordu. Duvarlar tamamen toz ve örümcek ağları ile kaplıydı, bu da Namjoon'un nefes almasını zorlaştırdı.
Hiçbir şey beni korkutmadığı sürece, iyiyim.
"Jeon Jungkook!" Namjoon, genç olanın adını bağırmaya başladı. "Bu tarz oyunlar oynamayı bırak!"
Beklenildiği üzere, hiç kimse ve hiçbir şey cevap vermedi. Namjoon'un sesi sadece yankılandı, belki de Jungkook gerçekten de fabrikanın derinlerine inmişti çünkü hiç cevap gelmedi.
"Nereye gitti, nereye gitti," diye mırıldandı Namjoon başka bir odaya girerken. Sanki içeride, meydana gelen bir selden sonra olmuş gibi, daha fazla kutu ve plastik etrafa yayılmıştı. Hepsi tozlu ve yıpranmıştı.
Namjoon bunları görmezden gelmiş ve sadece dağınık çevresini kabul etmekten ziyade Jungkook'u bulmaya odaklanmıştı. Zaten içeri terk edilmiş bir fabrikayı eleştirmek için girmemişti.
"Jeon Jungkook!"
Bundan sonra, solunda bir şey birden bire bir ses çıkardı. Namjoon, vücudunu sesin geldiği yöne çevirdi ve yere yumuşak bir şekilde iniş yapan plastik bir parçadan başka bir şey göremedi. Namjoon kaşlarını kaldırdı, korkusu birazcık artmıştı.
"Jeon Jungkook! Saklanmayı kes! Sadece dışarı çık çünkü Taehyung'a ne olduğunu bilmen gerekiyor!" Namjoon, Jungkook onu duyabilsin diye cümlesini daha da uzattı.
"Jungkook!" Namjoon biraz daha yüksek sesle bağırdı. Parmak boğumlarının, el fenerini sımsıkı sardığı için bembeyaz olduğundan emindi.
Daha da ileri yürüdü, ayak sesleri yankılanıyordu. Sağır edici sessizlik onu yutuyordu ama bunu görmezden geldi.
"Geri dön!" Bir ses bağırdı. "Geri dön! Geri dön! Geri dön!"
Bu iki kelime tekrar ve tekrar etmeye devam etti.
Ve bununla birlikte, Namjoon fabrikanın çıkışına doğru korkudan fırladı. Hala arkasındaki zayıf sesi duyabiliyordu ve birkaç odadan çıktıktan sonra onun kesinlikle Jungkook olduğunu fark etti.
Çıkışa ulaştı ve öksürmeden ve maskesini çıkarmadan önce derin bir nefes aldı. Hayal kırıklığı içinde hızla soludu ve iç çekti.
Hoseok, Jimin, Yoongi, ve Jin dizlerinin üzerine düştüğünde ona yaklaştı. "Ne oldu? Seni geri döndüren şey neydi?"
"Geri dönmemeliydim. Bir ses 'geri dön' diye bağırıyordu, o yüzden döndüm. Jungkook olduğunu sonradan fark ettim." Namjoon kafasını salladı. "Onu şimdiye kadar bulabilirdim!"
"Endişelenme," dedi Yoongi. "Hepimiz oraya girip şansımızı deneyeceğiz."
"Ne?" Hoseok'un gözleri genişledi. "Ben oraya gitmiyorum!"
"Gitmek zorundayız."
22 ocak 2019.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gleam. ✓
Mystery / Thrillerküçük, parlak bir ışık. tıpkı birbirlerine olan ümitleri gibi. © cafunetae 2016 bts fanfic'i.