3. Bölüm "Ucube Avı"

1.1K 124 13
                                    

Zombiler neredeyse camı parçalayıp içeriye dalacaklardı. Yangın merdivenleri şuan çok tehlikeli duruyordu. Birkaç zombi inecek olan şanslı kişiyi kollarını açmış bir vaziyette aşağıda bekliyordu. Çıkış kapısı da aynı durumdaydı. Ön kapı desen zaten zombi kaynıyordu ve cam artık kırılmak üzereydi. Bu artık çok az bir vaktimizin kaldığına işaretti. Ya oturup yem olmayı bekleyecektik ya da bir şeyler düşünmeliydik. Bana göre her zaman ikinci plan daha mantıklı gelmiştir.

-Aklına bir şeyler geliyor mu?

-Dikkatlerini başka yöne çekme fikrini unut. Sorunu kökünden halledeceğiz.

-Aklından neler geçiyor bakalım parlak çocuk?

-Buralarda muhakkak yanıcı bir madde vardır bana sorarsan hepsini ön kapıya toplayalım ve yakalım şerefsizleri. Sonra geldiğin yerden çıkar gideriz. Umarım güvenli bir mekânın vardır çünkü asıl problemimiz buradan çıkınca başlayacak! Şu parlak çocuk zırvasına gelince onu buradan çıktığımızda ayrı bir görüşeceğiz.

-İtiraz etmek için vaktimiz kalmadı sanırım. Ben katları dolaşıp biraz benzin arayayım sende şu ahmakları ön kapıya topla.

-Hey hey bekle biraz birlikte hareket etmeliyiz.

-Sence bunun için vaktimiz var mı?

-Pekâlâ, burada buluşuruz.

Hızlı adımlarla yanından ayrıldım. Hoştu ama biraz salaktı sanki. Yerde bulduğum odun parçasını elime geçirdim umarım bunu kullanmaya ihtiyacım olmazdı. İlk katta hiçbir şey yoktu umudum giderek azalıyordu çünkü zaman aleyhimize işliyordu.

Hey dur bir dakika o bidonda ne öyle? Benzindi bu. Ulan markette benzin bile vardı. Zombiler şehri basmadan önce neler olmuştu burada içiyorlar mıydı acaba? Ne ilginç bir yere gelmiştim böyle. Bidonu kaptığım gibi soluğu Tolga’nın yanında aldım.

-Ne yaptın halledebildin mi?

-Bütün hepsini ön kapıya topladım çıkış ve yangın merdiveni temiz.

Bunu nasıl yapmıştı gerçekten de aklım almıyordu. Benzini giriş kapısının önüne dökmeye başladım. Sanki hepsi üstüme çullanacak gibiydi. Çok aç gözüküyorlardı ve harika bir yemdik onlar için. Artık dua etmeye başlamıştım.

Buraya neden geldiğim bir anlık aklımdan çıkmıştı. Yiyecek bir şey almadan eve dönersek tüm gece koltukları kemirirdik. Çantamı Tolga’ya doğru fırlattım.

-Şunun içine bulabildiğin her şeyi doldur.

Ne yapıyordu bu çocuk böyle? Oyuncak ayı mı? Kural 9 partnerini sevmezsen onu ucubelerin yanında gönder. Bu çok haince ama mantıklı.

-Yemek demiştim koca kafalı! O çantanın içine yiyebileceğimiz bir şeyler doldur! Sigara almayı unutursan senin kafanı parçalarım!

-İyi de ben sigara içmiyorum ki. Hem şu küçük ayıcık fazlasıyla sevimli değil mi sence de?

Bakışlarımdan sonra avuçladığı sigara paketlerini çantanın içine atmaya başladı. Allah’ım ne günah işlemiştim? Şuan popomdan ısırılıp onlar gibi olmayı çok isterdim. En azından bu budalayla uğraşmış olmazdım ve tek derdim birilerini yemek olurdu.

Birazdan tüm zombiler markette yanacaklardı. Sanırım az önce düşündüklerim pekte iyi bir fikre benzemiyordu. Hala yaşadığım ve o ucube grubunun içinde olmadığım için şanslı sayılırdım. En azından şimdilik!

-Hazır mısın?

Tolga biraz telaşlı görünüyordu. Ben de telaşlıydım elbette. Daha önceden kaç kez koca bir marketi içinde yaşayan ölülerle birlikte havaya uçurmuştum ki? Bu ilk olacaktı. Rüya mıydı bu her şey ne kadar çabuk gelişmişti.

-Hazırım!

Elimdeki çakmağı yakıp benzin döktüğüm yere doğru fırlattım. Saniyeler sonra her yer alev almıştı. Tam o anda bir çatırtı koptu. Koskoca cam parçalara ayrıldı. İnleme ve hırıltı sesleri birbirine karışmıştı.  Çığlığa benzer sesler duyuyordum.

-Bu yaptığımız resmen cinayet!

-Buradan hemen çıkmazsak sen o zaman cinayeti görürsün.

Kolumdan tutup beni çekiştiriyordu. Beynim şu çirkin kokuyla dolmuştu. Sadece yanık kokusu değildi bu ölü beden kokuyordu. Berbat hissediyordum. O anda Tolga’nın sesini duydum. Bu çocuk gerçekten de bu felaketten bile kendine eğlence payı çıkarmıştı.

-ÜSKÜDAR ÇOCUĞUYUZ ULAN BİZ ÖYLE POPOMUZDAN ISIRTMAYIZ! 

İstanbul ZombileriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin