Eve geleli yarım saati geçmişti. Hala yaşadığım olayın şokunu üstümden atmış değildim. Neydi bu kıyamet mi? Kahretsin ki bundan yaklaşık bir saat önce koca bir marketi havaya uçurmuştum hem de içinde belki de tedavisi mümkün olan onlarca insanla birlikte. İlk defa onlara insan diye hitap etmiştim. Genelde ahmak, zombi ve ucube kelimelerini kullanırdım. Onların tedavi olup eskiye dönme ihtimalleri var mıydı gerçekten de? Bu nasıl bir çaresizlikti hiçbir soruma mantıklı bir yanıtım yoktu. Tolga bendeki garipliği sezmişti. Yanıma oturdu ve içi boş olan kupayı solundaki sehpanın üstüne koydu.
-Neyin var Asya? Karadeniz’deki gemine zombiler saldırmış gibi..
Alaycı gözlerle bana bakıyordu. Derdi neydi bu çocuğun ne kadar yersiz ve saçma sapan bir şakaydı bu böyle. Hiç cevap vermeden yerimden doğrulacaktım ki beni kolumdan yakaladı.
-Hadi ama sadece biraz yüzünü güldürmek istemiştim.
Söylediklerine karşın umursamaz bir tavır takındım bu çocukla uğraşacak gücüm yoktu çünkü.
-Kendime kahve yapacağım sende ister misin?
-Az önce içtim teşekkür ederim.
Çok uykusuzdum ve bu kadar direnmemin tek sebebi aldığım kafeindi. Kafeinin yanına birde nikotini eklersek daha uykusuzluğa dayanabilirdim herhalde. Birkaç dakika sonra elimde koca bir fincanla Tolga’nın yanına döndüm. İçinde sigaraların olduğu çantaya doğru uzandım. Sigara paketini elime aldığımda şaşkınlığım yüzümden okunuyordu.
-Maltepe mi? Bu sigarayı sadece dedem içiyordu o da 5 sene önce öldü.
-Ben ne bileyim kızım o kadar ucube tadımıza bakmak için sıraya geçmişken sigara markalarına bakamadım kusura bakma.
Şuan içimden bu çocuğu ayaklarından tutup camdan aşağı sarkıtmak geliyordu. Hem bir işi beceremiyordu hem de ukalaydı. Koltuğun üzerindeki çakmağı alarak sigaramı yaktım. Sigara dumanını içime çektim. Boşu boşuna kızmıştım Tolga’ya, bu o kadarda kötü değildi.. Dedem zevkli adammış diye geçirdim içimden. Ayaklarımı önümdeki masanın üstüne uzatmış bir nefes sigaramdan alıp kahvemi yudumluyordum. Sanki dışarda yüzlerce ucube cirit atmıyormuş gibi o kadar rahattım ki… Sigaramdan son bir nefes alıp izmariti küllükte söndürdüm.
Hava kararmak üzereydi. En alt kapı zaten çelikti ve zombilerin içeri girmesine imkan yoktu ama her ihtimale karşı kapının önüne koltuğu çektim. Tüm camların kapalı olduğundan emin olduktan sonra siyah stor perdeleri indirdim camlarda demir korkulukların olması ayrı bir avantajdı. Üst kata çıkıp güvende olduğumuzdan bir kez daha emin oldum. Artık tam anlamıyla gece olmuştu her yer kapkaranlıktı. Şehirde elektrik olmadığı için sokakta tek bir ışık yoktu ama bu o aşağılık yaratıkları görmeme engel değildi. Bu gece her zamankinden çok zombi vardı sokakta. Sadece bu gecenin sessiz sakin geçmesini diliyordum. Dinlenmeye gerçekten de çok ihtiyacım vardı.
Tolga camın önünde öylece durup sırıtıyordu. Kendine görmek için küçük bir alan açmıştı. Yerimden doğrulup yanına gittim. Gördüklerim karşısında gerçekten de çok şaşkındım, gülmemek elde değildi. Zombilerin içinde tanıdık bir yüz vardı. Bülent Ersoy muydu o? Sanırım o koca poposunu kaldırıp zombilerden kaçamamıştı. Garip hareketleriyle ve kanla kaplı abartılı kıyafetiyle kendini farkettiyordu. Tolga kendini tutamadan bir kahkaha patlattı.
-Üstatsın ablam!
Elimle ağzını kapattım.
-Abla mı? Çocukluğumdan beri Bülent Ersoy’un kimlik rengini merak etmişimdir. Hem biraz daha bağırırsan ablan o küçük popondan koca bir ısırık almak için aşağıdaki kapıyı yoklayacaktır. Eminim bunu kimse istemez, öyle değil mi?
-Yapma ama o kurallarının içine anın tadını çıkart diye bir maddede eklemelisin bence.
Nasıl yani bunu nerden biliyordu ki…
-İç sesinin cevabını ben vereyim güzellik. O gün markette biraz sesli düşündün.
Kahretsin bunu gerçekten yapmış mıydım?
Aşağıdan gelen tıkırtılar bu konuşmanın bölünmesine sebep olmuş ve bizi tedirgin etmeye yetmişti. Zombilerin kapıyı açacak kadar yetenekli olduklarını hiç sanmıyordum ama içten içe de korkuyordum. Sadece biraz uyku istemiştim.
Elime masanın üstünde duran sopayı aldım. Tolga önde ben arkada birer birer merdivenleri iniyorduk. Kendimi korku filmlerindeki başrol oyuncuları gibi hissediyordum. Birde arkaya gerilim müziği çaksalar tadından yenmezdi valla.
Cama doğru yaklaştım ve dışarıya doğru baktım. Birkaç zombi kendini kapıya vurarak kapıyı açmaya çalışıyordu.
Hayır hayır ahmaklar her ne olursa olsun bu gece keyfimi kaçıramayacaksınız.
![](https://img.wattpad.com/cover/17945761-288-k121305.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Zombileri
FantasyBu kez öyle kolay kolay paçayı yırtacakmışım gibi gözükmüyor. İstanbul çok karışık dostum. Şimdi kıçını kurtarmanın tam vakti!