Merhaba arkadaşlar yeni bölümü yayınlamadan önce bir özür borçlu olduğumu düşünüyorum. Yeni bölümü yayınlamak zannettiğinizden çok daha uzun bir süre aldı ve kısa oldu. Yeni bölümü yazarken en az bende sizler kadar heyecanlandım kurgum olduğu halde kelimeleri koyacak yer bulamadım ama her ne olursa olsun iyi bir iş çıkarttığıma inanıyorum. Yeni bölüm aklınızdaki tüm soruların cevaplarını karşılayacak ve aynı zamanda yeni sorular doğuracaktır. Düşüncelerinizi eksik etmeyin. Takipte kalın. İyi okumalar :)
Bölümü en sıkı okuyucularımdan Seda_SP'ye ithaf ediyorum. İyi ki varsınız.
▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
Keskinleşen kokunun verdiği rahatsızlıkla elimi burnumun üzerine götürdüm. Etraf gerçekten de berbat kokuyordu. Üç kişi sırt sırta vermiş üzerimize doğru gelen kalabalığı izliyorduk. Buradan çıkmak için ışınlanmamız falan gerekliydi.
-Bir planın var mı genç bayan?
Hadi bakalım birde buradan yak koskoca doktor bana planın var mı diye soruyor. Var efendim olmaz mı bence orta yere bir kazan koyup altını yakalım. Bu gariplere de yazık mideleri azcık pişmiş et görsün!
-Planım… Şu anlık yok doktor.
Vaktimiz sandığımdan da az kalmıştı. Bize yaklaşan birkaç aylağı ısırılmadan haklamayı başarmıştık. Maalesef ki bu yüzlerce zombiyi ekmek bıçağıyla alt edeceğim anlamına gelmezdi. Hayır, nasıl oluyor da kıyamet benim yaşadığım zamana denk geliyordu anlamış değilim. Bundan önce çılgın bir ailem romantik bir sevgilim mükemmel bir hayatım vardı. Ahh tabii ki de alay ediyorum. Ailemle pek görüşmezdik. Madde bağımlısı olduğumu öğrendiklerinden sonra beni bahçelerine bile sokmadılar anlarsınız ya biraz fazla ilahiyatçı bir ailenin kızıydım. Bu benim elimde olan bir şey değildi elbet eğer elimde olsaydı kesinlikle bir keşin kızı olmayı yeğlerdim. Zaten dindar olmaları popolarını kurtarmaya yetmemiştir. Her neyse. Gelelim romantik sevgilime tam anlamıyla budalanın tekiydi. Buna karşın bok gibi parası vardı inkâr etmiyorum. Baş döndürecek kadar yakışıklıydı birde en azından popomu ısırmaya çalışmadan önce böyle düşünüyordum. Hayatımı mükemmelleştiren tek şey küçük kızım Daisy’di. Tam bir tüy yumağıydı. O koca poposunu kaldıramadığından bahçeye değil de evdeki saksılara işerdi. Yani bir bakıma kötü kokulara bağışıklığım var da denilebilir. Hey durun bir dakika kızım deyince gerçekten de bir bebek sahibi olabileceğimi düşünmediniz değil mi? Hem de on sekiz yaşında. Bu gerçekten komik olurdu. Bağımlı bir kadının tinerci çocuğu olurdu herhalde. Ne iç açıcı bir hikâye değil mi? Daisy’e ne olduğunu merak ediyorsunuzdur. Emin olun bende çok merak ediyorum. O küçük kokarca olanlardan sonra bulduğu en küçük delikten kaçmış olmalı ki onu bir daha görmedim. Hayatım bu felaketten önce nasıl boktansa şimdi de aynı. Değişen bir şey olmadığı için şanslı mıyım bunun cevabını henüz kendime verebilmiş değilim ama kastettiğim action bu değildi bundan adım gibi eminim. Kim poposundan ısırılmayı ister ki? Bu berbat bir şey. Hala tek parça olduğum için şanslıyım belki de gerçi buradan tek parça çıkmak pek mümkün gibi gözükmese de şansımın yaver gideceğine inanmak istiyorum. Dostum ne çiğ et yemek ne de yaşayanın kurşunuyla alnımın ortasından vurulmak istemiyorum. Bunun için bir şeyler düşünmem gerek tabi!
Beynimin kilitli odalarının anahtarlarını bulup kapalı olan ışıkları bir bir yakmanın vakti gelmişti. Şayet bunu yapmazsam yani bir şeyler düşünemez ve pes edersem kaybeden ben ve arkadaşlarım olacaktı. İçimdeki sesle cebelleşirken gözlerim istemsizce Tolga’nın suratına değdi. Korktuğu evet gerçekten korktuğu yüzünün en küçük hattına bile yansımıştı. Onu böyle görmek istemezdim elbette ama damatlık içinde hayal etmek içinde fazla geç bir vakitti. Zaten biz düğün yapsak gider kilisede imam nikâhı kıyardık. Bu halde bile espri yapabiliyorum düşünülenden fazla ahmak biriyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Zombileri
FantasiBu kez öyle kolay kolay paçayı yırtacakmışım gibi gözükmüyor. İstanbul çok karışık dostum. Şimdi kıçını kurtarmanın tam vakti!