תarkı×

15 3 1
                                    

Şuan kalpten gitmek üzereyim artık mezar taşıma poyrazla öpüşürken öldü yazarlar. Her neyse valla şuan feci yakındık. Ve ben eğer ağzımı hafif açıyım kesin gider benim namus...Poyraz gittikçe ağırlaşıyordu. Nefesini sadece dudaklarımda değil bütün bedenimde hissediyordum. Onun tadını merak etmiyor değilim ama yapamam! Ama sanırım o yapacak çünkü ağzını hafif araladı artık öpücek eminim kaçınılmaz son! Ve...
"Dalga öyle değil böyle geçilir"
Ne? Bir dakika. Şuan olayları idrak etmeye çalışıyorum.
"Ne?"dedim. Üstümdeki poyrazın yükü hafiflediğinde doğruldum. Poyraza baktığımda kapıdan çıktığını gördüm. Şimdi bu benimle dalga mı geçiyordu. Ama ben Baharsam bunu öyle bir ödetirim ki. Görüşücez Poyraz Erkaya...

××××××××

Salon dolmuş, akşam olmuştu. Poyrazında dediği gibi bina gündüz gözüktüğünden daha mükemmel gözüküyordu. Kalabalıktan bunaldım ve balkona çıktım. Hava bayağı soğuktu. Havanın sert poyrazı bedenime vurdukça içim titriyordu. Yüzüm, kollarım, bacaklarım ve ruhum...hepsi poyrazın esişiyle ürperiyordu. Ama şuan hiçbir şey umrumda değildi. Sadece yalnızlığın verdiği rahatlıkla biraz kafamı dinlemek istiyordum. Yüzüme bütün olumsuzluklara rağmen bir gülücük yerleştirdim. Meğer ne kolaymış...
Gülümsemek!
"Hep mutluluğun doruğundayken gülünmez ki. Bazen insan sırf hayata gıcıklık olsun diye uçurum kenarındayken bile gülümsemeli!" dedim kendi kendime.
"Ne kadar güçlüsün" duyduğum sesle irkildim.
"Sağol Berkjan"
"Şu berkjan işimi bıraksan diyorum artık" dedi ceketini çıkartıp bana verirken. Verdiği ceket sadece vücudumu sıcak tutuyordu! Ya ruhum.
" Niye? Seni rahatsız mı ediyor? Ki bence çok yakıştı sana Berkjannn." Dedim n'yi uzatarak.
"Kızım artık terfi etmek istiyom yaaa!" Dedi. Çocuk gibi davranmaya başlayınca gülümsemem kahkahaya dönüştü.
"Seni bilmem ama bence Berkjan 'dan yüksek rütbe olamaz" dedim kahkahalarımın arasında.
"Berkjan mı? Ne o yaa katır ismi gibi."
" Katır mı? Hayatında kaç katır gördün bakalım?" Diye ona soru yönelttiğimde elleriyle saymaya başladı.
"Oha o kadar çokmu?"
"Sanırım...hiç görmedim"dedi sonra yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi.
"Salak"
"Al işte şimdi de salak olduk!"
" Fena mı! Sanada çok yakıştı."
"Yook. Ben sanırım...Berkjanı tercih ederim." Dedi.
"Sonra bana kızmak yok ama"
"Tamam ama bana bir daha salak dersen...ımmm...senin beline iple et bağlar bizim komşunun aç köpeklerinin ortasına atarım" dedi.
"Cidden mi! Yani ben de daha yaratıcı bir şey söyleyeceksin sandım."
"Haa. Yani razısın köpeklerin ortasına atlamaya!"
" yoook yani değilim de"
"He he seninle görüşücez yer faresi!" Dedi ve içeri doğru yürmeye başladı. En önemlisi bana yer faresi dedi...bana... Bahar Arslan'a...
Koşarak peşine takıldım. Ben onun peşine takıldım ama o beni takmıyordu sanırım.
"Hey kime diyorum! Yer faresi ne yaaa? Berkjan! Hey Berkjan." Aha da ranza! Ben nerde olduğumu idrak etmeye kalmadan sahne ışıkları benim üstüme düşmüştü. Ne oluyor yaa? Benim sahnenin ortasında ne işim var? Hmm bu gelen de kim? Poyraz!
"Evet bayanlar baylar. Şimdi alkışlarınızla Bahar Arslan. sevgili Fatih için bir şarkı söyleyecek. "
"Ne ne ne!!! Ben...benmi?"
" Kusura bakmayın biraz utandı da "dedi poyraz. Sonra bana dönüp
"Hadi" dedi. Ve sahneyi terk etti. Yüzünde sinsi bir sırıtışla bana bakıyordu. Şuan elimde mikrofon. Ve herkesin gözünün önünde alkışların kesilmesi için dua ediyorum ne yapıcam ben yaa? Buldum...Hodri meydan poyraz bey! Şimdi bittin sen.
"Evet bayanlar baylar. Sizin için bir şarkı söyleyeceğim fakat bana bu şarkıda eşlik etmesi için alkışlarınızla Poyraz Erkaya" dedim. Aferin Bahar böyle devam. Poyraza baktığımda yüzündeki gülümseme aniden durmuştu. Ve bana ölümcül bakışlar gönderiyordu. Yanım geldiğinde şarkıya başladım.
(Koyu yazılan yerler poyrazın. Gerisi Baharın. Altı çizili yerler ikisi birlikte.)
Cennettir dediler güneşin doğduğunu
Cennet bildim seninle kavuştuğumuzu
Yaşlanmaktır dediler dünyanın tadı
Yaşlanıyorum seninle aşk gerçek adı
Çoktan sen yarim olmazsa olmazımsın. Sen iki meleğimin kanatlarısın. Hem kabus nedenim hem rüyalarımsın. Geçmiş yollar gelecek yıllarımın anlamısın.
Derya deniz misali yüreğimdee hislerimi damladım izi kalmasın. Gemiler batsa bile bize dokunmasın. Taşlar atılsa bile aşkım dalgalansın.

××××××

"İyi de sen benimle dalga geçtin bende biraz seninle geçiyim değilmi?"dedim Fatihe dönüp.
"İyi de poyraz sana ne yaptı ki? Yani Poyrazın daha önce biriyle şakalaştığını görmedim premses!"
"Aman boşver nasıl dalga geçtiğini. Sen konumuza dön. Gelmiş bana diyorki Bunu sana ödeticem Fındık kurdu! Allah rızası için ödet ödetmezsen içimde kalır!"dedim sinirle Fatihin etrafında dört dönerken. Yaklaşık 40 dakikadır Fatih benim çenemi çekiyordu. Saat 12 ye gelmek üzereydi. Fatih pastayı keseli 1 saat oldu. Bizimkiler yorgunluktan burdaki odalarda yatma kararı aldılar. Bende annemin beni öldürebileceğini söyleyip taksi çağırdım. Ve onun gelmesini bekliyordum. Fatih beni bırakmak için çok yalvardı fakat ben istemedim. Şimdide 15 dakikadır taksinin gelmesini bekliyorum. Akılsız baş çekilir! Neyse Fatihe döndüğümde çoktan uyumuştu! Yazık masanın üstünde uyumuş. Onu uyandırmaya karar verdim:
"Fatih! Fatih"dedim onu dürtüp.
"Ney yav ney"
"Hadi git yatağına yat borozan kafa!"
"Öfff iyi beni sabah uyandırma anne! Artım koca çocuk oldum 18 yaşıma bastım kendim karar verebilirim! Tamam mı anne?" Diyordu merdivenlerden çıkarken. Onun bu haline gülmemek elde değildi! Taksiyi beklemek için dışarıya çıktığımda yağmur damlaları çıplak kollarımı titretti.
Otelden biraz uzaklaşıp karşı kaldırıma geçtim. Hava çok karanlıktı. Bir yandan da korkuyordum. Bu devirde kız olmak kolay değil! Yolda bir araba farı gözlerimi alırken taksinin geldiğini fark ettim. Bir dakika taksiler ne zaman siyah oldu?
"Hadi bin!" Bu poyraz idi.
" Yok ben taksi çağırdım"
"Ben de iptal ettim. Şimdi bin."
"Ne? Nasıl?"
"Çok soru sormada bin hadi!"
"Hayır!"
"Biraz daha orada kalırsan ya donarak öleceksin yada birileri seni..."dedi direksiyonu sıkarak.
"Bin yoksa gideceğim" Hayır bahar bu kadar kolay kanma az sürünsün.
"Hayır!"
"İyi kendin bilirsin."
Ve arabanın sesi gitgide uzaklaştı. Ne yani bu kadar mı? Evet bahar artık ikinci defa salalık yaptın! Napıcam ben şimdi... düşün akıllım düşün hadi...
"İmdaaaaattt adam kaçırıyorlar"
Şuan biri beni omzuna almıştı yüzünü göremiyordum. Allahım yardım et nolur. Korkudan ölmek üzereyim. Gözyaşlarım yağmura karışırken yüzünü görmediğim kişiye ağlamaklı çıkan sesimle yalvarıyordum
"Yalvarırım bırak beni nolur! Hey ... lütfen."
Artık gözyaşlarım sel oldu. Bir hareketlilik fark ettiğimde beni bir arbaya bindirdiğini fark ettim. Karanlıkta yüzü pek belli olmuyordu. Sesi hiç çıkmıyordu. Beni kimin kaçırdığını öğrenmem şart.
Sürücü koltuğuna oturup kemerini bağladığında ona döndüm. Ve o muhteşem kokusu! Ve o muhteşem nefesi ! Ve o kendinden emin bana bakışı. Yine o yakınlığı!
"Bir daha benimle inatlaşma fındık kurdu..!"

Cehennemin SevdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin