×Tanışma×

23 2 0
                                    

Bölüm şarkısı manga:yad eller!

Bu kadardı! Baharın son noktası. 5 saattir arka arkaya ingilizce dersi işliyoruz. En son Bade'ye baktığımda 3. Saat uyuyordu. Şimdi ise benim kolumdan tutuşturup kantine koşuyordu. Sanki daha yeni horuldayan o değilmiş gibi. Kantine girdiğimizde Bade'ye en köşede oturacağımı bana bir yarım tost almasını söyleyip sandalyede yerimi aldım. Bade'yi beklerken etrafa biraz göz gezdirdim.  İnsanlar açlığın verdiği hırsla birbirlerini ezip geçiyordu. 
"Oha lan yavaş" duyduğum sesle irkildim.  Bu Fatihti...kantine girerken millet tarafından ezilme dramındaydı. Berkjan ile Bulut ona gülerken benim yanıma ulaşmışlardı. Berkjan
"Ne yapıyosun yer faresi" diye yanağımdan makas aldı. Ona sinirle bakıp
"Berkjan seni varya!" Düşün Bahar düşün... yaratıcı yanını konuştur.
"Evet beni yer faresi."
"Sonra bulucam! " deyip önüme döndüm. Ah gerçekten mi?
20 dakika oldu biz hala Bade'nin tost almasını bekliyorduk. Onun üstüne Fatih 3 kez döner yedi. Eee çocuğun boyu uzun abiii! En sonunda Bade'nin bana doğru gelişini gördüm. Sanırsam kantin sırasında 3. Dünya savaşına girmişti.  Saçı başı dağılmış pantolonunun içinden forması çıkmıştı. Ve gülümseyerek bize doğru geliyordu.
Koşup ona sarıldığımda bana malmısın bakışı atarak yanımdan ayrıldı. Arkama döndüm ve omzumu silkip onlara katıldım.

Tostumu bir güzel mideye indirdikten sonra dışarı çıkmak için ayaklandım. Bulut nereye gittiğimi sorunca dışarı çıkmak istediğimi söyledim. O da benimle gelmek istediğini söyleyince onu kırmak istemedim. Şuan o çok sevdiğim çardağa oturuyorduk. O kadar sıkıldım ki artık gözlerim etrafı izlemekten yoruldu. Bende Bulut'a döndüm ve konu açmak istedim.
"Biraz daha konuşmazsan seni asıcam haberin olsun."
"Kızım oturuyoruz ya işte ne diye konuşup yorulalım"
Ona ciddimisin bakışı atıp konu açma görevime geri döndüm.
"Eee sevdiğin biri var mı?"
Bana bakıp dalga geçer gibi güldü ve
"Sanane" dedi. Şuan aşırı dercede bozulma dramına girmiş olan ben pes etmem...
"Vaay var yani"
"He g*tüm var! Tövbe yaa"
"Şimdi var mı yok mu ? Tam olarak anlayamadım da" dedim şirinlik yaparak.
" Var" dedi kafasını eğerek. Sanki biraz üzüntülüydü.
" Bulut iyi misin? "
Sanırım beni duymadı... çünkü çok dalgındı.
" Bulut, kim o?" Dediğimde bana bakıp hafif tebessüm etti. Ve çok kısık çıkan bir sesle
"Boşver" dedi. Ama sanki gözleriyle bana yalvarıyordu. İçinde bir ateş yakıp kavuruyordu. İçini dökmek istiyordu ama ya bana güvenmiyodu yada hikayesi tam bir teslimiyetti.
" Seni sıkmak istemiyorum ama konuşmak istersen ben burdayım en azından biraz içini dökersin..." dedim ve onu kendiyle başbaşa bırakmak istedim. Ama beni kolumdan tuttu ve yanına oturttu.  Gözlerime baktı.
"Bahar ben aşığım. Ama bunu sana söylemem ne kadar doğru bilmiyorum  zira daha yeni tanıştık ve daha bizimkilerin bile haberi bile yok."
" eğer çekiniyors-"
"Bahar ben Poyrazın..." dedi ve elleriyle saçlarını geriye attı ve elleri ensesine gelince duraksadı.
" Bulut devam et"
Hızlıca kalkıp uzaklaştı.
"Bulut! Bulut... iyimisin? Hey!" Beni duymadı bile...
Bir şey... bulutu gerçekten kalbinden eden bir şey...unutmak istediği bir şey... ben bunu öğrenirim.

×××××

"Anne ben geldim"dedim koridorda yankılanan sesimle. Ama cevap gelmedi. İçimde oluşan tereddütü de alıp üst kata çıktım. Her adımımda  Kalbimdeki sıkıntı atıyordu.  Annemin odasının kapısına geldiğimde nefesim sıkıştı ve gözüme o anlar geldi... babamın ölümüyle sarsıldığım o gün...

"Anne ben geldim" dedim ama annemin sesi gelmedi.
"Anne"  dediğimde annemlerin odadasından  bir  ses geldi. Tanıdık olmayan bir ses...Daha önce hiç şahit olmadığım sadece filmlerde duyduğum bir ses...bir  ağıt sesi...
"Anne iyi misin?" Diye bağırarak annemin odasına gittiğimde kapıyı hafifçe aralarken nefesim kesiliyordu... sanki ciğerlerim oksijenden nefret ediyordu...işte hayatımdan vazgeçmek istediğim o anlar...o sıcak baba ellerinin buza döndüğü o anlar...benim babamın kucağında yatıyor olmam gerekirken onun ağırlığıyla dizlerimi acıtan babamın başı ! Öpülesi başı...kanlar içindeydi... ağlamaktan kısılan sesimle son bir defa evimize  toplanan insanlara ambulans diye bağırdım...
Babamm...
İşte o anlar tanıştım herkesin başına gelecek olan ölümle... babamın elindeki katili alırken tanıştım silah denen vahşiyetle...babamın kendini öldürdüğünü duyduğumda tanıştım intihar denen iğrenç kelimeyle... işte o anlar tanıştım çaresizlikle...çaresiz olmayla...o anlar anladım kimseye sıkıca bağlanmamak gerektigini...

"Anne ne olur korkutma beni"
Kapıyı araldım ve derin bir nefes alarak ciğerlerimi rahatlatım kalbimle beraber... annem yoktu ama yatağının üstünde bir not vardı.
Bugün yağan yağmurdan dolayı patronum kaza yapmış adamın pek bir şeyi yokmuş. Ama hastanede kalmaları gerektiği için ben bir kaç gün küçük kızlarına bakıcam. Yani eve gelemiyeceğim ama dolabın üstüne para bıraktım, yemeklerini aksatma...seni çok seviyorum canım kızım annen!
Annemin daha önceleri de bir kaç günlüğüne gelmediği olurdu. Alışkındım yani.   O yüzden odama geçip uyudum.

××××××

"Bu ne kafa ağrısı"
Ağrıyan kafamı tutarak yataktan kalktım. Sanırım saatlardir uyuyorum. Saate baktıgımda sekizi geçmişti. Bu kafa ağrısıyla okula gidemem ki. En iyisi evde kalıp dinlemek.
Kendi kendime kararımı verdikten sonra bir şeyler hazırlamak için mutfağa indim. Dün okul çıkışından beri uyuduğum için açlıktan ölmek üzereyim. Terliğim çıkardığı tok sesle mutfağa girerken kendimi direk buzdolabının önüne attım. Buzdolabının verdiği serinlikle içine bakındım. Bakalım ne var... ve sonuç hiçbir şey! Birkaç yağ çeşidi, bir çeşit akşamdan kalan ekmek (akşamdan kalan ekmeğin burda ne işi var onuda anlamış değilim), birde çikolata vb. Şeyler dışında...
Buzdolabının kapağını kapattıktan sonra biraz da çekmecelere bakındım. Ve sonuç hiçbir şey...  akşam uyumadan önce bir şeyler almamanın verdiği pişmanlıkla üstüme hırkamı giyip markete gitmek için kendimi dışarıya attım.
Soğuk hava içime işlerken hırkama biraz daha sarıldım. Bayırdan inerek markete ulaştığımda elime sepet alıp içine kahvaltılık bir şeyler doldurup kasada paramı ödedim ve çıktım. Havanın sert esen poyrazı  kendini yaza hazırladığını belli ederken adımlarımı hızlandırdım ve kulağıma kulaklığımı geçirip manganın şarkılarında biri olan yad elleri açıp bayırı çıkmaya başladım.  Poyraz biraz daha sert eserken koşmaya başladım. Tam karşıya geçerken kulağıma şarkının sesinden başka bir ses daha geldi. Korkunç bir ses...ani fren sesi. Bu ses benim dikkatimi üstüne toplarken üstüme doğru gelen arabanın sesiyle olduğum yerde kala kaldım...
Gözlerimi kapatmam ile belimden tutan bir elin beni kenara çekmesi bir oldu. Kulağıma gelen müziğin sesiyle gözlerimi açtığımda bir çeşit bana bakan poyraz ile karşılaştım. Yine aynı yakınlığıyla!
Bir eli belimdeyken diğer elinde tuttuğu telefondan gelen kız sesi poyraz'ın dikkatini üstümden çekerken elini belimden çekip kaçan arabanın arkasından bağırdı. Ama nafile...adam çoktan kaçtı. Bana dönüp çok yüksek çıkan sesiyle
"Gebermek mi istiyorsun gerizekalı! Yolun ortasında müzik dinlemek ne ya! Salak mısın sen"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 13, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Cehennemin SevdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin