ARAF-1

348 11 7
                                    

"Anlıyorum Ekrem bey ama yinede bir yolu olmalı." Babamın bu inatçılığı mutfaktan odama çıkarken dikkatimi çekmişti. Biriyle konuştuğu belliydi ama kiminle? Üstelik neden bu kadar ısrar ediyordu?

"Peki biz nelerimizi kurtarabiliyoruz?" Ağzımdaki suyu bir süre daha dilimin üstünde tuttuktan sonra yutkunup salona ilerledim. Babam ayakta volta atarken beni görüp alelacele telefonu kapattı.

"Baba? Ne oluyor?" Diye çıkıştım, babamsa gülümseyip telefondaki adamı geçiştirdiği gibi beni de geçiştirdi ardından da salondan çıkıp merdivenlere yöneldi. Birşeyler karıştırdığı belliydi ama ne!

Dikkatimi çalan telefonum dağıtınca bardağımın dibinde kalan suyumu çabucak yudumlayıp elimi cebime attım. Dışarıda neredeyse fırtına vardı ve sırf bu fırtına yüzünden bugün okula gitmemiştim.

Evde patlamak üzereydim! "Efendim Jülide?" Arayanın çocukluk arkadaşım Jülide olduğunu görünce gülümseyerek koltuktan kalktım ve konuşarak odama ilerledim. "Sensiz okul çekilmiyor." Küçük bir kahkaha attım.

Yalan söylediği her halinden belliydi. "Eminim öyledir!" Diyip gülümsedim fakat Jülide daha lafımın bitmesini beklemeden okulda olan biteni anlatmaya başladı. Sabırla dinlerken odamın kapısı tıklatıldı.

Jülideye birazdan onu arayacağımı söyleyip kapının ardındaki kişiye 'Gel' dedim. İçeriye giren yardımcımız Birsen ablayı görünce şaşırdım, normalde onun bugün izinli olması gerekmiyor muydu? "Birsen abla? Senin ne işin var burda?" Bu çıkışımı biraz geç fark etmiştim, Birsen ablada beklemiyor olacaktı ki şaşırdı.

"Babanız sizi çağırıyor." Söylediği şeye daha çok şaşırdım. Babamla az önce birlikteydik, neden çağırıyorki beni? Umursamadım ve başımı sallayıp Birsen ablayı odadan gönderdim çok geçmedende içimi karartan havanın dolduğu odamdan kendimi attım.

Merdivenleri inerken babamı telaşlı gördüm. İçime kurt düşmüştü, birşeyler oluyordu ve Bunu benden saklıyorlardı. İyi de neden? Salona geçip babamın gösterdiği yere oturdum ve duyacağım iyi yada kötü şeylere kendimi hazır ettim. En fazla ne olmuş olabilir ki?

"Benim güzel kızım, öncelikle şunu bilmeni istiyorum ki;Birazdan duyacağın şeylerde sakın beni suçlama olur mu?"

Korkmaya başlamıştım. Babam, Annemle boşanacaklarını da aynen böyle söylemişti bana, peki bu sefer ne söyleyecekti? Devam etmesi için kafamı olumlu anlamda salladım, çok geçmeden babam derin bir nefes alıp konuya girdi.

"Yaklaşık 2 Aydır holding de işler çığırından çıktı, düzeltmek için çalıştım çabaladım ama... Ortağımız Onur amcan bizi dipsiz bir kuyuya sürükledi kızım."

Babamın söylediği şeyle istemsiz bir kahkaha attım, ardındanda yeniden ciddileşip "Şaka mı bu?" Diye sordum. Onur amca şirketle, babamdan daha çok ilgilenirdi. Mümkün değil böyle bir şey olması.

Babam "Maalesef değil." Diyip boynunu bükünce oturduğum koltukta ileriye kayıp sesimi yükselttim. İşler 2 aydır kötü gidiyor ve babam bana şimdi mi haber veriyordu? "Nasıl ya? Baba eğer bu şakaysa hiç komik değil!"

"Ne şakası kızım! Böyle şaka mı olur! Battık işte! Hepsi bu." Duyduğum ses kırılan kalbimin mi? Suya düşen hayallerimin mi? Yoksa bundan sonraki hayatımın acı gerçeklerinin mi? Bilmiyordum

"Ne olacak peki? Baba bu kadar kolay pes edemezsin!" Babama destek olmaya çalışıyordum, zira şu an adım kadar eminim ki benden daha kötü hissediyor.

"Yapılacak tek şey var. Ben Amerikaya gidicem, Onuru bulmaya, sende babaannene yani İzmire yerleşeceksin."

İşte bunlar benim hışımla ayağa kalkıp evde bağırmama sebep olmuştu. Ne demek İzmir'e gideceksin? Ben oyuncak mıyım? Eşya mıyım? Yada evcil hayvan falan mıyım? Neden Sürekli ordan oraya sürükleniyorum!

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin