"duydun mu?jin birinden hoşlanıyormuş?
hem de birinci sınıflardaki birinden?"
fısıltılar koridoru doldururken ben sessizce yürüdüm,
onun arzusunun hedefi olabileceğimi fark ettiklerini düşündüğümde titredim,
ve belki de bunun doğru olmasını diledim,
çünkü başka birinin onun arzusunun hedefi olduğunu düşünmek, kalbime bir ağrı saplıyordu,
ve bu tamamen çılgıncaydı,
tabii ki de ondan hoşlanmıyordum,
sadece iki gün olmuştu,
ve aşk bu kadar çabuk çiçek açmazdı,
sevdalanma,
sadece fiziksel çekicilik,
ve her ne kadar aklım bunun yanlış olduğunu,
onun çekiciliğine göre hareket etmememi,
söylese de,
bunlar bir kenara itildi,
çünkü en sonunda sevmediğim bir çocuğu öpmekten daha kötü hatalar yapacağımı biliyordum,
düşüncelerim,
bana çarpan başka bir insan tarafından kesildi,
onun siyah saçı ve ölü gibi soluk bir teni vardı,
ve tek bir kelime etmeden hızla kaçtı,
özür bile dilemeden,
bunun üzerine pek düşünmedim,
bildiğim kadarıyla yakında tüm dünyamı tamamlayacaktı,
o yüzden yaklaşan kederden ve umutsuzluktan habersiz bir şekilde,
rastgele insanlara gülümseyerek,
yürümeye devam ettim,
ve daha önce günümü meşgul eden boş yemek masasına geri döndüm,
ama bu sefer kim olurlarsa olsunlar,
masaya oturan kişilerle konuşmaya karar verdim.
onun karşısına oturan ilk kişi kuzgun saçlı bir çocuktu,
ve göze çarpan göz torbaları (fiziksel) özelliklerini süslüyordu,
ne diyeceğimi bilemedim,
çok kötü bir şekilde göz torbalarıyla ilgili kelime oyunu yapmak istemiştim,
ama yanlış anlayıp çekip gidebileceğini düşündüm,
o yüzden bunun yerine iki yabancı birbirlerinin karşısına oturdu,
birbirlerine bakıyorlardı,
zihinleri garip gerginliği hafifletmek için,
söyleyecek,
herhangi,
bir şey,
bulmak için yarışıyordu,
bu havada o kadar belliydi ki neredeyse nefes almak zordu.
"ben jimin,"
sadece başını salladı,
"jungkook,"
ve aramızda geçen tüm konuşma bu kadardı,
boğazım kurudu,
insanlarla konuşmak ne zaman bu kadar zor olmuştu?
neyse ki başka bir çocuk yanıma oturarak,
susmamızı sağlayan gergin ortamı bozdu,
"elimde olmadan fark ettim,
ama sen jimin olmalısın,"
bana baktı,
"seokjin senin ve senin hoş dolgun dudakların hakkında konuşmayı kesmeyecek,
ah evet,
her neyse ben jung hoseok,"
seokjin'den bahsettiğinde,
bir elektrik şoku beni deldi geçti,
"benim kim olduğumu nereden biliyorsun?"
sadece gülümsedi,
"kolay,
nefis dudakları olan tek birinci sınıf öğrencisisin,
ve harika bir kıçı olan."
dili dudaklarını yalamak için dışarı fırladı,
nutkum tutulmuştu,
bu okuldaki herkes dev bir flörtöz müydü?
sessizce izlediği değişen tıkanıklık,
jungkook'u,
öksürük krizine tuttu,
görünüşe göre bu durumu tuhaf bulan tek kişi ben değilim.
"peki ya ben?
benim de harika dudaklarım ve kıçım var,"
yanılmışım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unraveled. [ color 2 ]
Fanfictionmasum bir çocuğun sadist bir katil haline gelmesi. color'ın öncesi. [önce COLOR kitabını okuyun.] © BAEKGUK 2017 yoonmin fanfic'i.