Evimin kapısı beyazdı. Anahtarı 2 kere çevirip beyaz çelik kapıyı açtım. Karşımda gördüğüm manzara karşısında ağzım açık kalmıştı. Derin'e dönüp baktığım da onun da hayretle içeriye baktığını gördüm. Ağızlarımızı kapatıp içeriye girdik. Ve kapıyı kapattık.
Sanırım iç sesim beni boşuna telaşlandırmıştı. Bu ev o kadar güzeldi ki... Hemen evin tamamını görmek istiyordum. Girişte oturma odası ve amerikan mutfak, sol tarafta beyaz bir kapının ardında bulunan yatak odamız. 1+1 mükemmel bir evdi. Beyaz mutfak dolapları, beyaz duvarlar, pudra pembesi oturma grubu, beyaz yemek masası ve pudra pembe sandalyeleri, beyazlı pembeli halı ve perdeler... İçim bi an da huzurla dolmuştu. Bu ev de ilk oturan bu eşyaları ilk kullanan ben olacaktım. Ah şey elbette bir de Derin vardı.
Bu can sıkıcı Derin muhabbetini bir kenara bırakıp mükemmel evimin tadını çıkarmak istedim. Sanırım alışveriş yapmalıydım. Dolap bomboştu. Sonra düşündüm ki Derin'e alışverişe çıkmayı teklif edebilir bu sayede biraz muhabbet eder ne zaman ev arayacağına dair ağzını arayabilirdim.
"Derin eşyalarını sonra yerleştirirsin hadi gel bir market bulalım ve eve yiyecek bir şeyler alalım." diye seslendim diğer odaya doğru. Pek konuşmuyordu kabul edip beni geçiştirdi. Cüzdanlarımızı alıp evden ayrıldık. Allahtan eve gelirken etrafı izlemiştim. Hipermarketi bulmak benim için çok kolay oldu.Beraber evin bütün gıda ve hijyen ürünlerini aldık. Hipermarket çalışanından bir taksi çağırmasını rica ettim. Üç market sepetini doldurup taşıracak ürün almıştım. Taksici ve market çalışanının yardımıyla torbaları araca yükledik. Eve gelip eşyaları içeri aldıktan sonra bir sigara yaktım. Sanırım içimde ki bütün kötü düşünceler sigara içmeyi unuttuğum içindi. Bacaklarımı koltuğa çektim ve kafamı geriye yasladım. Gözlerim kapalı sigaramın keyfini çıkarıyordum. O sırada midem dile geldi. O kadar sesli gurladı ki uzun zamandır yemek yemediğimi anladım.
Hemen odaya geçip valizimden rahat bir şeyler çıkarıp üzerime geçirdim. Yolculuktan birbirine girmiş uzun sarı saçlarımı saçma sapan bir şekil de topuz yapıp mutfağa geçtim. Hazır ve pratik bir şeyler yapmaya karar verdim. Donmuş kalamar ve patates kızartması sanırım açlığımızı bastırırdı. Aynı evi geçici olarak paylaşacağımız için Derin'in de fikrini aldım. Ve yağı ankastre ocağın üzerine koydum.
"Arya ben içecek bir şeyler alayım diyorum. Evin yakının da bir tekel bayi gördüm sanki.. Acaba sende bana eşlik eder misin? Aa hem yemeğin yanında da güzel olur." dedi Derin.
"Aslında iyi fikirmiş keşke çıktığımızda akıl etseydik yorulmamış olurdun. Neyse olur bana uyar. Cüzdanım masanın üzerinde ordan para al lütfen." dedim ama nasıl sevimsiz söylüyorum. Böyle yalandan gülümsemeler, samimiyetsiz tavrım... Neyse Derin çıktı bende yemekleri salatayı, soğuk mezeleri hazırladım. Masaya oturup onu bekledim. Çok geçmeden geldi. Karnım zil çalıyordu artık. Bize içecek olarak bira almıştı. Yemeklerimizi yerken biralarımızı içmeye başladık.Derin kibar bir şekilde;
"Hazırladığın her şey mükemmel olmuş. Ellerine sağlık." dedi gülümseyerek. Ve ekledi; "Biliyor musun? Bu Küçüksu ilçesiyle alakalı bir sürü efsane var. Hepsi de birbirinden korkunç. Anlatmamı ister misin?"
Bir anda bu da nerden çıkmıştı? Boğazıma biriken birayı zorla yurkunarak kafa salladım. Başladı anlatmaya..."Bi efsaneye göre burda insanlar ve cinler bir arada barış içersinde yaşarlarmış. Birbirlerinin isteklerini yerine getirirlermiş. Cinler insanların altın, gömü gibi değerli şeyler bulmasına yardım ederlermiş. İnsanlar da cinlere kalacak ev, ahır, baraka gibi yerler bırakırlarmış. Hatta burada bu kadar boş ev olmasının sebebi de buymuş."
Bayağı ilgimi çekmişti böyle hikayeler dinlemeyi severdim. "Eee anlatsana başka ne var?" dedim. Derin kıkırdadı. Bu meraklı halim de onun hoşuna gitmişti. "Mmm başka bir efsaneye göre de burada büyücü bir kadın yaşarmış. Bu kadın bir gün evli bir adama aşık olmuş. Ne yaptıysa ne ettiyse adamı karısından ayıramamış. Son çare cinlere başvurmuş ve kadını adamdan uzaklaştırmış. Kadın her şeyin farkına varınca intihar etmiş adamsa delirmiş... Tabi bunlar efsaneler dediğim gibi. Benim çok uykum geldi uyuyalım mı saatte epey geç olmuş." dedi.Haklıydı yol yorgunuyduk dinlenmeliydik. Derin masayı ve çöpleri toplarken bende bulaşığı yıkadım. Saat 01.15 civarı üzerlerimizi değişip yattık. Birbirimize iyi geceler dileklerimizi ilettik ve gözlerimi kapadım...
"Arya!"
"Arya uyan lütfen..."
"Arya Aryaaa" Derin'in telaşlı sesine gözlerimi açtım. Yastığın altından telefonumu çıkarıp saate baktım. Ahhh hadi ama daha sabah olmamıştı saat 03.23tü. Gözlerimi devirerek "Derin umarım önemli bir şeydir çünkü çok güzel bir rüya görüyordum." dedim. Tedirgin bakışlarla " Şşş sadece sesleri dinle lütfen sende duyuyor musun?" dedi. Sustum nefesimi bile tutmuştum. Allah'ım gerçek miydi bu?
Oturma odasından geliyordu. Sanki içerde birisi ayaklarını halıya sürerek yürüyordu...
"Duydun değil mi Arya? Ne sesi o? Çok korkuyorum..." dedi ağlamaklı bi ses tonuyla.Hiç bir şey söyleyemedim cevap bekleyen koca gözlerle bana bakıyordu Derin.
"Derin..." (yutkundum) "Bu ses..." konuşmak çok zordu bende korkmuştum. "Bunlar AYAK SESLERİ..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski Okul
ParanormalÜniversiteye yeni başlamış bi grup arkadaşın yaşadığı paranormal olayları konu alan bir hikaye. Yaşanmış olayları konu alan bu hikaye de karakterlerim de kurgu olmayacak isimler değiştirilerek her şey olduğu gibi anlatılacak. Korkarak okumalar... +H...