Piknik Faciası Part 1

149 42 27
                                    

Tanıtım videomuz yandadır iyi okumalaarr :))

Sonunda Kevser ile dolu olan tatil bitmiş Defne ve Funda evlerine dönmüşlerdi. Tatil yorgunluğu onları ele geçirmişti ve ikisi de evlerine gider gitmez derin bir uykuya dalmışlardı. Kevser yüzünden tatilde öğretmenlerinden azar bile işitmişlerdi ki bu hiçte hoş olan bir şey değildi. Yeni bir güne başlamışlardı. Dışarıda cikleyen kuşlar, rengarenk çiçekler bayram ediyorlardı. Sokakta aylak aylak gezen gençler mi dersiniz kendisini ön kameradan her açıdan çeken çocuklar mı ya da bir parkta oturup bacağını diğer bacağının üstüne koyup gazete okuyan mı ararsınız her çeşit insan vardı dışarıda. Bugün hem Defne hem de Funda için gezme günüydü. Doya doya alışveriş yaptıktan sonra aileleri ile birlikte pikniğe gideceklerdi.

Alışverişten sonra ikisi de evlerine döndü. Aileleri de tam anlamıyla hazırlanmıştı. Yaklaşık 1 saat sonra piknik yapacakları alana vardıklarında kızlar kelimenin tam anlamıyla büyülenmişti. Piknik yapacakları yer upuzun ağaçlarla çevriliydi ve göl kenarındaydı. İkisi de bugünün çok güzel geçeceğini düşünüyordu. Ama bu kadar net olmamak gerektiğini birazdan anlayacaklardı.. Defne ailesinin yanından ayrılıp güzel mi güzel gölün kenarına oturdu. Karşısında küçük tatlı bir kız ona gülümseyip el sallıyordu. Funda Defne'nin yanına geldiğinde "Kevserli geçen yat tatilinden sonra bu piknik çok iyi geldi" dedi. Defne başıyla Funda'yı onayladı. Birden Funda'nın annesi Ayça Hanım kızlara seslendi :

"Kızlar bir arkadaşınız az önce sizi sordu. Göremeyince de gitti. Adı Kamileydi sanırım. Yüzü de çok tanıdık geldi." dedi. Kızlar şaşkın şaşkın birbirlerine bakıyordu. Onların Kamile adında arkadaşları bile yoktu. İkisinin de kafası karışmıştı. Bu pikniğin bari güzel geçmesini istedikleri için pek bu mesele üzerinde durmadılar. Karşılarındaki bisikletçiden bisiklet kiralayarak az da olsa bu pikniğin zevkini çıkarmak istiyorlardı. Adeta yarış yapıyorlardı. Az sonra arkalarından bir rüzgar edasıyla biri gelip onların önüne geçti. Onlar ne olduğunu anlayamazken bisikletlerini durdurup kaskını çıkaran adama bakıyorlardı.

Hayır hayır yanılmışlardı. Bu pehlivan edasıyla gelen Kevser'den başkası değildi. Kevser ani bir hareketle kaskı Funda'ya atıp "Yakala bebek" dedi ve göz kırptı. Bu bir rüya olmalıydı. Defne hışımla Kevser'e dönüp "Sonunda doğal ortamına kavuşmuşsun" dedi. Kevser ona aldırmadan bisikletin üzerine koyduğu bacaklarının fotoğrafını çekiyordu. Bu sefer de #tüylerimşekilyolumdaçekil hashtag'iyle fotoğrafı takipçilerine göndermişti.

Kızlar artık bu sosyal medya canavarından bıkmıştı. Kevser yerimden doğrularak ikilinin yanına geldi. Ardından yanlarından 3 tane motosikletli Kevser'in soyundan gibi görünen –birinin bıyıkları sağa, diğerinin sola yatık olan ,o da ne? birinin de yukarıya kalkık olan kişiler onlara doğru geliyorlardı. Kaçmaya çalışsalar da Kevser'in melekleri her yanı çevirmişti. Melekleriydi çünkü yanaklarını sulu sulu öpüyorlardı.

Az sonra Kevser’in yanakları jelle kaplanmış gibi duruyordu. Defne ve Funda'nın elleriden tutarak motosikleterine zorla bindirdiler. Şimdi merak edilense bu dört hayvanın onları nereye götüreceği ve ne yapacağıydı. Kısa bir süre sonra mağarayı andıran ve gerçekten Kevser gibilerin yaşayabileceği bir yere geldiler.

İçerisi zifiri karanlıktı ve rutubet kokuyordu. Kevser'in meleklerinden biri Kevser'e doğru döndü ve "Çam fıstığım şuraları bir ara temizle sen gibi kokmuş. Misafirlerimiz rahatsız oldu sanırım" diyerek Kevser'e çıkıştı. Kevser ise arsızca göz kırpıp el fenerini açtı ve içeri girdi. Diğer 3 arkadaşı da Kevser'in peşinden içeri girerken kızlar girip girmemekte kararsızdı. Burası asla ama asla onlara göre bir yer değildi.

KEVSER'İN MACERALARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin