BEŞİNCİ BÖLÜM

149 8 6
                                    


                                    Asra Kayel

                                    Asra Kayel

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

OYUN

Sabah kuşların ötüşüyle beraber gözlerim yavaşça kendiliğinden açıldı ve bir süre sadece karşımda duran geniş tavanı izlemeye başladım.Bu sırada dün olanları düşünmeden de edemedim, kollarımın arasında ağlayan Akçay'ın ifadesini bir türlü unutamıyor.Onun önümde kendini bu denli savunmasız bırakmasını anlayamıyordum.

Beni sevmediğini söylemişti ama aynı zamanda saygı duyduğunu da belirtmişti, böyle bir düşünceye nereden varmıştı bilmiyordum.Belki de beni döverken düşünmüştü tüm bunları ve yıllar sonra içinde tutmasını gerektiren bir şeyin kalmadığının kanısına varmıştı.Öyle bile olsa dün ki haliyle beni oldukça şaşkına çevirmişti, hangi duruma şaşırmam gerektiğini bile bilmiyordum.Atayla olan ilişkilerine mi şaşırmalıydım yoksa o yıkılmaz duvarının saniyeler içinde yıkılmasına tanık olduğuma mı şaşırmalıydım?

Dün olanlardan sonra tekrar beni görmek isteyeceğini sanmıyordum bunu bir seferlik gibi düşündüğünü varsayıyorum.Bir daha görüşmeyeceğimizi bilerek bile bu denli kendini açmış olabilirdi çünkü onunda Yekta gibi belirli çizgileri olduğundan emindim ve eğer birileri o çizgileri geçmeye kalkışırsa buna pişman edeceklerinide biliyordum.Her halükarda ikisi benzemese de birçok ortak yöne sahiplerdi.

Akçay ağlaması durduktan sonra ardına bile bakmadan gitmişti bu da bir daha görüşmeyeceğimizin en büyük kanıtı olsa gerekti.

Yatakta kıpırdanmaya başladığımda odanın neredeyse birçok yerinde olan pencerelerden içeriye güneş ışıkları sızmaya başladı.Bu pencereleri hiç sevmediğim kadar çok seviyordum çünkü bana hala güneşin var olduğunu hatırlatıyorlardı.Her sabah uyandığımda tam karşımda güneşi ve denizin eşsiz manzarasını görüyordum, adeta büyüleniyordum bu resim karşısında çünkü bir ressamın tuvaline özenle çizmiş olduğu bir sanat gibi hissettiriyordu.Ruhumu besliyor ve kendime gelmemi sağlıyordu.

Yatakta diklenip gözlerimi yavaşça deniz kabuğu koleksiyonumun üzerinde gezdirmeye başladım.Denizide deniz kabuklarını da seviyordum, bunları toplamak ve bir araya getirmek bana hayat için belirli bir amaç sunuyordu.Eskiden Yekta'nın baskısından kurtulmak için denize giderdim, boğazım ağrıyana kadar bağırır kafamı dağıtmaya çalışırdım.O zamanda bu minik kabukları keşfetmeye başladım, önce birkaç tane alıverdim yanıma sonraysa her gittiğimde devamlı bir tane alır oldum.

Böylece küçük kabuklar bu büyük koleksiyonu oluşturmamı sağladı, bu koleksiyona her baktığımda o günlerin aklımda belirmesini ve ona karşı verdiğim savaşı hatırlamamı sağlıyor.

Ayaklarımı yavaşça yataktan aşağı sarkıttığımda bir elimle önüme düşen saçlarımı topuz yapmaya çalıştım.Kapının çalmasıyla saçımı toka yardımıyla rastgele bir şekilde hızlıca toplayıverdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 22, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PrangaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin