Babamın ölüm haberi yüzünden günlerdir evde yas'a benzer bir şey vardı.Üzülüyordum, ama yas tutacak gibi bir halim de yoktu. Halam ise bambaşkaydı. Bir gün ağlıyor, bir gün hiç bişey olmamış gibi davranıyor ve başka bir gün ise anneme ağzından geleni sayıyordu. Ona hak veriyordum. Annem denecek kadına istediğini söyleyebilirdi. Çünkü halam sadece doğruları söylüyordu. Günlerdir bu yüzden evden çıkmamıştım. Üzüntümden değil, halama destek olmak için sadece. Evden çıkmadığım için Berk'i de görmemiştim. O gün lafını söyleyip çekip gitmişti. Aslında çekip gitmese napardım bende bilmiyorum. Özür dilemeliydim, kesinlikle. Halamdan izin isteyip dışarı çıktım.Ama ne yapacağımı bilmiyordum ki. Onun evine gidebilirdim evet çünkü dip dibeydik. Bir yandan da ayağına gidicek olcağım için gururum buna el vermiyordu. "Of" diye sızlandım. Tam eve geri gitmeyi düşünürken. Berk'lerin kapısı açıldı ve Berk dışarı çıktı. Vakit kaybetmeden yanına gittim. Beni görünce olduğu yerde durdu. Sonra görmemiş gibi yoluna devam etti. İlk bi ne olduğunu anlayamadım. Ama çocuk haklıydı. Hem dalga geçmiştim. Hemde günlerce ondan özür dilememiştim. Tabi geçerli bir sebebim de vardı. Kuyruk gibi arkasına takıldım. Durmadı. Öksürdüm, yine durmadı. Dayanamadım ve kolundan tuttum. "Beni dinlermisin lütfen?" dedim. Kafasını evet anlamında salladı. "O gün ki olay yüzünden özür dileme fırsatım olmadı. Şuan da sana neden açıklama yapıyorum bilmiyorum ama babam öldü ve bu yüzden halama destek olmak zorundaydım, evden de çıkamadım. Özür dilerim. Bazen patavatsızlık yapıyorum." dedim ve derin bir nefes aldım. Tepkisini merak ettiğim için yüzüne baktım. Mimiklerinde hiç bir ifade yoktu. İnanmamıştı. Keyfi bilirdi be, hayatımda ilk defa geliyorum böyle uzun uzun anlatıyorum sorunumu, karşımda ki öküz bir tepki bile vermiyor. Gözlerimi döndürdüm ve eve gitmek için döndüm. Döner dönmez kolumu tuttu ve beni kendine döndürdü. Bir anda sıkıca sarıldı. Ayaklarımın yerden kesildiğini hissettim. Bu seferde ben tepki vermedim. Benim gibi bi kız için bu fazlaydı. 18 yılını dağın başında, hiç kimsenin istemeyeceği bir aileyle geçirmiştim. Ondandı benim bu soğukluğum, sinirim, mesafelerim. Herkes modern bir şehirde iyi bir aile ve arkadaş çevresiyle büyümüyor. "İyimisin?" sorusuyla düşüncelerimden uzaklaştım. "Evet" diye sessizce fısıldadım. Yavaşça geriye çekildi ve beni inceledi. Sonra alnımdan saçımı geriye atıp alnımı öptü. Bu yaptığı şeyle hemen geri çekildim. Kötü bi niyetle yapmadığı belliydi. Babam öldüğü için dururumumun içler acısı olduğunu düşünüyordu, ki öyle değildi. Gülümsedim. "Konuşmak istiyorum seninle. Sormuyorum bak, çünkü hayır diyceksin." dedi. Tek kaşımı kaldırarak onu süzdüm. "Lütfen." diye mırıldandı. Dayanamayıp kafamı olumlu anlamda salladım. "Bir iki saate alırım seni, biraz işlerim var." dedi. Yine kafamı salladım ve eve doğru yürümeye başladım. Eve girer girmez halamı kontrol ettim. İyi gözüküyordu. Suskun ve kuyruk yanlarındaydı. Onları görünce imreniyordum, herkes böyle bir arkadaşlık kuramazdı. Onlara selam verip odama çıktım. Hava çok sıcaktı ve benim de bir duşa ihtiyacım vardı. Banyoya gittim ve suyu hazırladım. Duşa girdiğimde en az yarım saat çıkmazdım. Saçlarım çok gür ve uzun olduğu için uğraş gerektiriyordu. Bir saatim yıkanmak ve saçlarımı kurutmakla geçmişti. Kot şortumu ve gömleğimi giydim. Havadaki o boğucu sıcak gitmişti. Güneş bakmaya yüz tutmuştu. Saçımı topuz yapıp aşağı indim.Topuzum kafamdan büyüktü neredeyse. Halam sakinlesmis suskunla televizyon izliyordu. Bende yanlarına oturdum, ve televizyon izlemeye başladım. Yarım saat geçmeden kapı çaldı, gelen Berk'ti. "Vay topuzu bak" dedi ve güldü. Halam dan dışarı çıkabilmek için izin aldım. "Ee nereye gidiyoruz?" diye sordum. "Benimle rahat rahat konusabileceğin, kendi hikayeni anlatabileceğin bir yere gidiyoruz.