Kuzenim dediğim kişiliksiz bana alaycı gözlerle bakıyordu. Babamdan onun önünde dayak yeyip küçük duruma düşmek istemediğim için sorun çıkarmadım.Ona hiç birşey demeden yanından ayrıldım. Tam kapıyı açıcaktım ki annemle karşılaştım. Bana soran gözlerle bakınca "Sadece kapının önünde seni bekliycektim." dedim. Sonrada hiç konuşmadan çeyiz alışvrişine çıktık. Teyzemler mutlu bir şekilde yanıma gelip bana sarılınca hiçntepki vermedim. Aslında normal bir zamanda da vermiyordum ama onlar bu duruma alışmıştı. Onşar heyecanla bana dantelli iç çamaşırları seçerken kenara oturdum ve annemi izlemeye başladım. Çocuk gibi heycanlı ve mutluydu bu yüzden ondan daha da nefret etmeye başladım. Hep en pahalılarını seçiyordu, seçerkende "Kızım bir defa evlenecek olmuşken en iyisi olsun" diyordu ee bende bişey demiyodum tabi sonuçta hiç birini giymeden buradan gidicektim tek sorun paraları boşa gidiyor olmasıydı ki bu benim için iyi birşeydi. Alışverişimiz bittiğinde eve dönüş yolculuğumuz başladı. Eve yaklaşmaya başladıkça beni bi heyecan sardı çünkü hava gittikçe kararıyordu ve her an halam gelebilirdi. Anneme yorgun olduğumu söyleyip odama çekildim ve yatağıma uzandım. Birden odama Ahmet girdi. Ona sertçe baktım babam yanımızda olmadığına göre sorun çıkarabilirdim. "Ne istiyorsun?" diye sinirle sordum. Güldü ve yanıma geldi. "İstediğin gibi hırçınlaş ama yinede evlenicez bu gerçeği hiç birşey değiştiremez biliyorsun değil mi duru? O yüzden benimle anlaşmaya çalışsan iyi edersin" dedi ve alayla sırıttı. Ona nefretle baktım bu kadar aptal olamazdı, güldüm ve "Anladım, şimdi odamdan defolabilirsin." dedim. Bu sözüm üzerine çok sinirlendi ve geri geri kapının oraya gitti.Sonra boşluğa bakmaya başladı ben ne yaptığını anlamaya çalışırken birden bağırmaya naşladı. "Duru ne yapıyorsun!? Ben sadece seninle anlaşmak için gelmiştim, bu kadar terbiyesizlik de fazla" diye resmen anırdı. Babam bir hışımla odaya girdi ve beni iki kolumdan tuttuğu gibi ayağı kaldırdı. Ahmete dönerek " Ne yaptı Ahmet?" diye sordu. Ahmet babama şaşkın gözlerle bakarak "Ondan özür dilemek istedim ama bana küfür ederek odasından kovdu." dedi. Bu dedikleri olmamıştı evet odamdan kovmuştum ama ne küfür etmiştim ne de o özür dilemeye çalışmıştı. Babam bana ne olduğunu bile sormadan suaratıma tokatı yapıştırdı. Canım o kadar yanmamıştı. Tek canımı yakan şey bi insandan onu öldürmek isteyecek kadar nefret edebilen bi kıza dönüşmemdi. Bunu onlar sağlamıştı ve bir gün intikamımı alıcaktım. Babamın tokatıyla savrulunca dengemi kaybedip yere düştüm gözlerimi nefretle Ahmetin gözlerine diktim, ne yapmaya çalıştığını anlasın istedim. Ama hayır, resmen alayla beni izliyordu. Babam vurmaya devam ediyordu. Tekmeler, tokatlar, yumruklar, hissetmiyordum artık bunları alışmıştım çünkü. Çocukluğundan beri şiddet gören bir kız çocuğuna göre bunlar normal şeylerdi. Ama ağlamıyordum da çünkü ağlamak bana ablam 14 yaşında gelin gittiğinden beri yasaktı. Ağlayıp küçük duruma düşeceğime bi tokat daha fazladan yemek benim için sorun değildi. Babam yorgun düşünce beni bıraktı, Ahmetin nazikçe kolundan tutup "Ahmet gel oğlum." diyerek onu odadan çıkardı. Kendi kendime güldüm o kadar değersizdim ki gözünde, kendi öz kızı yerde baygın bir şekilde yatarken o kendi ile kan bağı bile olmayan bir çocuğu nazik hareketlerle odamdan çıkarıyor. Söylesene baba bana ne zaman kızım dedin? Ve ya ablama? Biz neydik kapınızdaki köpek mi? Fazladan bir boğaz mı? Bizede acıyın artık bizi de düşünün tek suçumuz cahilliğin orta yerinde kız olarak doğmak.
