B.B.5

164 7 1
                                    

   Tinerciler, sarhoşlar, evsizler, kediler ve köpekler.

  Bütün bir gecenin özeti tam manasıyla bu. Bir bankın üzerinde bütün gece evsizleri izleyerek geçti.

   Hepimiz farklıydık, ayrıydık yaşam şekillerimiz, yaşlarımız ve yaralarımız her yönümüz ile farklıydık. Ama aslında aynıydık.

Yalnızdık...

  Yurttan ayrılalı henüz dört beş saat kadar anca olmasına rağmen ne kalacak bir yer ne de yiyecek ekmek bulabildim. Çünkü yiyecek ekmek arayışına bile giremeyecek kadar berbat hissediyorum.

   Sokağın sağır edici sessizliğinin içinden gelen ayak sesleri tedirgin olmama neden olsa da arkamı dönmeye cesaret edemedim. Yaklaşan ayak sesleri nabzımı yükseltirken kalkıp gitme hissini de beraberinde getiriyordu.

   Kesilen ayak sesleri içimi rahatlatsa da son anda kulağımın dibinden gelen nefesin mentol kokulu sıcaklığı bütün algılarımın harekete geçmesine neden oldu.

   Küçük bir kutuya hapis olmuş kelebek. Siyah kanatları olan, yanlız mutsuz ve huzursuz kelebek. Yaşadığım kokruyu anlatabileceğim en iyi cümle bu.

   Kulağımın dibindeki nefesi dinlerken kendi nefesimi de tuttuğumu fark ettim. Hiç bir zaman bu kadar güzel kokan bir nefesim olmamıştı sanırım. Ben bunları düşünürken arkamdaki insan sıcaklığı bir anda çekildi. Biraz olsun rahatlamış bir şekilde tuttuğum nefesi dışarı bıraktım.

   Uzun süre nefesimi tutmuş olmamdan dolayı nefes nefese kaldım. Bedenimi yatıştırıp sakinleştikten sonra aynı nefes yine kulağımın dibine geldi. Kalkıp gitmediğim için kendime lanet ederken bir cesaret arkamı dönmeye hazırlanıyordum ki bunu anlayıp kafamı elleriyle tutup onu görmemi engelledi.

   Kısa süre sonra "kimsin" dediğimde
"Küçük bir genç kız için bu saatte sokakta olmak çok tehlikeli değil mi kelebek ?" Dedi.

   Bu sesi daha önce hiç duymamıştım evet eminim duymadım. Bir dakika kelebek mi dedi o. Kelebek, kendimi kelebeğe benzettiğimde bunu sesli söylediğimi sanmıyorum. Sadece tesadüf.

 
   "Sokaktaysam bir nedeni var. Hem bana bir şey olmaz dert etme bu kadar." Dedim en yabani en dostluk düşmanı sesimle.
Ölüm gibi gelen beş saniyelik sessizliğin ardından "peki sen bilirsin" dedi ve kayboldu kulağımdaki nefes.

   Boşluk...
O ses ve nefes gideli tam bir saat oluyor ve benim tam bir saattir hissettiğim tek şey, sadece kocaman bir boşluk.

   Yazın başlarında olmamıza rağmen havadaki serinlik içimi daha da ürpertince bedenimi harekete geçirip yürümeye başladım. Bir saatlik bir yürüyüşün ardından Kordon'a inmiştim. Bu saatte Kordon'da olmak çok akıllıca bir şey olmamasına rağmen boş bulduğum bir banka oturdum.

  Saat gecenin 03.00  çimlerde sızan sarhoşlar, zengin adamların kolunun altındaki kızlar, sarkacak birini arayan erkekler kafası ayık olan tek bir kişi yok. Bu kadar kalabalığın içinde bile hala hissedebildiğim tek şey o derin sessizlikteki mentollü nefes ve boynuma yapışan buz gibi parmaklar.

   Yaz gününde bir insanın elleri neden bu kadar soğuk olurdu ki?

  Düşün...
Nerede kalacağım, ne yapacağım?
Cevap yok...
Para?
Param yok ev tutama, otelde kalamam,uyumam lazım gözlerim kapanıyor...
Hayır burda uyuyamam.

  Uyanık kalabilmenin tek yolu yürümek. Oturduğum banktan yavaş ve kararlı adımlarla kalkıp sahil boyunca konak'a doğuru ağır ağır yürümeye başladım yanımdan geçen kahkahalar, tek gecelik sevgi sözcükleri, sarhoş bir çocuğun arkadaşına anlattığı aşk acısı. Bitmeyecekti bu gece...

Zaman ayırıp okuyan güzel yüreklerinize teşekürler

Beğenmeyi ve görüşlerinizi bildirmeyi unutmayın sizi kocaman seviyorum...

Uzun aradan sonra yeni bölüm bu kadar gecikemeli olduğu için özür diliyorum ve affınıza sığınıyorum.

  
   

KARANLIK KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin