8. Bölüm

483 19 8
                                    


Gece
Kafamı bilmem kaç tirilyonuncu kez cama vurmam ile ellerimi bağdaş yapıp içimden sövmeye başladım.

"Abi Allah aşkına adam akıllı kullan şu arabayı!"

"Ne yapayım kızım yollar taşlıysa"  abime ölümcül bakışlarımı atıp geriye yaslandım. Şu an İstanbul'a gidiyorduk sonuç olarak ablam hala İstanbul'da okuyordu. Şehit ailesi olduğumuz için maaş bağlanacak ve kiramızın bir kısmı ödenecekti . Zaten bu da bize yeterdi sonuç olarak bir tek annem ve bendim ablam ve abim burs alıyorlardı abimde zaten okul yurdunda kalıyordu. Babamın cenazesinden sonra annem 828383883 kere neden silah doğrulttuğumu sormuş Zeynep teyzeden özür dilemişti ama hiçbir şey bilmiyordu.

"Geldik zaten" camdan baktığımda gördüğüm İstanbul tabelası ile burukça gülümsedim babam ile beraber İzmir marşını söyleyerek girmeyi hayal etmiştim hep belki o da söylüyordur ben duymuyorumdur

"İzmir'in dağlarında çiçekler açarrrrr
İzmir'in dağlarında çicekler açarrrr
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak müchever taşa... "

...

Kapıyı çaldığımda nedensizce dudağım kıvrılmıştı

"Kim o?"

"Ben"

"Şimdi sen ben dedin ya ben seni tanıdım"

"Aç lan şu kapıyı" diyip tekme attım kapıya

"GECE"

"Lahmacun" dedim ve sıkıca sarıldım

"Özür dilerim" Kayra ayarı bozulmuş motor gibi tekrarlarken kafasına yapıştırdım bir tane

"Aha valla sustu . Bu taktik her şeyde yarıyor mübarek"

"Ne yapayım kızım sen beni affetsende yanında olamadığım için ben kendimi affedemiyorum"

"Senin ne suçun var kanka yollar engel oldu bize"

"Kavuştuysanız içerde konuşun uyuyoruz şurda" dişlerimi sıkıp arkama döndüm

"Bana baksana sen! "

"Buyur baktım." tamam anladık yeşil gözlüsün

"Anam kanka bizim tuvalet mermerleri bile bundan daha güzel"

"Gir içeri almayayım ayağımın altına"

"Hadi ya havlayan köpek ısırmazmış"

"Seni bir ısırırsam..."

"SAPIK VAR YETİŞİN KOMŞULAR ORAMI BURAMI ISIRMAKLA TEH..."

"Manyak mısın sen ? Kayra Allah'a sen sok şunu içeri" dedi ve beni baya bildiğiniz içeri attı onla uğraşamam zaten şimdi

"Öhö öhö hoşgeldin kızım" Yeşim teyzeye bakıp gülümsedikten sonra kalkıp onada sarıldım

"Geçin hadi içeri" içeri geçip oturduktan sonra Yeşim teyze de elinde dolu tabaklarla gelmişti

"Valla sen bir tanesin" gülümseyip tabakları bize verdikten sonra tekli koltuğa oturdu

"Alt katımıza taşındınız ha?"

"Öyle oldu " dedim ve tabağımdakilere yumulmaya devam ettim

"Nasılsın kızım?" Neyi sorduğunu anladığımda tabağı bırakıp Yeşim teyzeye baktım

"İlk aylar zor olsada eski halime döndüm şehitti sonuçta yani cennette gidecekti. Maddi sıkıntımızda yok çok şükür" aslında o çakal puştunu bulmadan rahat edemeyecektim ama etrafa asabi olmak elime hiçbir şey getirmeyecekti hatta belki sevdiklerimle aramdaki bağı koparacaktı.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin