Gece
"Bas lan tetiğe bitsin bu çile ya sen beni öldüreceksin ya da ben seni. Şimdi basmazsan o tetiğe bir gün ben basarım. " silahı bel boşluğuma iyice yerleştirdi . Silah sesi ile göz yaşlarım boşalırken bir saniye durdum ben.. bana bir şey olmamıştı acı falan hissetmiyordum yavaşça arkama döndüm. Çakal yerde yatıyordu kafamı yavaşça kaldırdım Doruk elinde silah ile benden bir tepki beklercesine bakıyordu . Yaklaştı ve sıkıca kollarini sardı bana . Kafamı omzuna gömdü. Ağladım hem de hıçkıra hıçkıra ağladım. Kafamı kaldırdı göz yaşlarımı sildi ve kucağına aldı beni . Arabaya geldiğimizde yavaşca koltuğa oturttu. Kemerimi taktı ve o da direksiyona geçti."Öldü mü?" Dedim arabayı çalıştırırken
"Hayır " dedi soğukkanlı bir şekilde. Sanki az önce onu vurmamış gibi
"Ama onu vurdun"
"Evet onu sadece vurdum öldürmedim" nasıl bu kadar emindi? Daha çok sorum vardı ama ne halim vardı ne de isteğim . Ayakkabılarımı ayağımdan çıkardım ve koltukta bağdaş yaptım. Göz ucu ile baktı dudağı hafif kıvrıldı.
..."Burdan sağa dön " dönmedi
"Evin sokağını geçtin " kaşlarımı çattım napıyordu bu
"Hey sana diyorum at ağızlı" daha da hızlandı
"Bana bak ben az önce ölüyordum anlıyor musun? Sinirlendirme beni"
"Evet anlıyorum hatta seni ben kurtardım . Teşekkür etmelisin" bir dakika . Evet beni o kurtardı ama onun orada ne işi vardı? Koltukta doğruldum
"Evet beni sen kurtardın ama senin orada ne işin vardı?" sustu
"Sana söylüyorum!" Aniden frene bastı . Kafamı cama çarpmıştım canım kafam, canım nöronlarım. Kafamı ovalarken sinirli bir şekilde indi . Burası bir dağ eviydi. Yok artık her gün başka birinin evindeydim bu sefer olmazdı evime gitmek istiyordum.
"İnsene kızım"
"Evime geldiğimde ineceğim"
"Sen bilirsin " dedi ve gitti. Bir süre sonra elinde buz ile geldi. Kapıyı açtı tam düşünceli iyi biri olduğunu düşünürken evren ana ağzıma tokadı çarptı
"Al" kucağıma fıratıp gitti. Aman da ne düşünceli bir harket. Göz devirip buzu kafama koydum
...Titreyerek gözlerimi araladım.
"Sikicem ama bu ne her seferinde başka bir yerde kalkıyorum !" Yatakta doğrulup sinir ile yorganı üstümden fırlattım kapıya baktığımda Doruk ile göz göze geldik . Utanmıştım Allah bilir hakkımda ne düşünüyordu. Arkasını dönüp giderken bende atağa geçip peşinden koştum
"Hey bak cidden yanlış anladın. Düşündüğün gibi değil" durdu ve bana döndü
"Açıklama yapmak zorunda değilsin"
"Hayır zorundayım çünkü..."
"Çünkü eee" hadi bakalım Gece sıva şimdi
"Çünkü kimsenin beni yanlış tanımasını istemem" güldü
"Sen benim tanıyabileceğim biri kadar değerli değilsin"
Değerli biri olmayı beklemiyordum ama yüzüme söylemeyeydi iyiydi. Kalbime bir öküz oturmuştu. Ne demekti bu? Tamam o da benim hiçbir şeyimdi ama nedensizce öküz oturmuştu işte. Burada daha fazla kalamayacağımı hissettim ve kapıya gittim ayakkabılarım ve ceketimi üstüme geçirip çıktım
"Kız çocuğu telefonunu almadan mı gidiyorsun?" Koz çocoğo içimden dönüp ne var oruspu çocuğu demek gelsede annesinin bir suçu yoktu. Biliyorsunuz yoksa söylerdim yani korktuğumden falan değil. Elimi kafama vurup geri döndüm elinde salladığı telefonuma uzandım ama anında havaya kaldırdı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM
Roman pour Adolescents"Ceketini giyi!" Arkamadan bağırması ile belimdeki gömleği çözüp onu giyidim . Eve geldiğimde asansöre bindim yorulmuştum 1 sokak 1 sokaktır . Kapıyı çalacakken bir kaç askerin yukarı çıktığını gördüm ama onlar tamda bizim kapının önünde durmuştu ...