18. Bölüm

187 11 0
                                    

Gözlerimi açacak halim yoktu ama üşüdüğümü hissediyordum. Üşümemi unutmaya çalışıp mayışık halimin geçmemesi için yerimden kımıldamadım ama bir süre sonra üzerime bir yorgan örtdüğünü hissettim.

"Baba" dedim

"Hıı" sesi ile tebessüm ettim. İyi geceler öpücüğü dediğimde yavaşça anlımdaki dudakları hissettim. Sıcacık ve koruyucu dudakları. Tatlı uykum beni çağırırken kendimi ona teslim ettim

...

Gözlerimi arladığımda yani başımda uyuyan Kaan'a gülümseyip kalktım. Kaan'ın üstünü tamamen örtüp aşağı indim. Mutfaktan sucuklu yumurta kokusu geliyordu. Gülümsedim ve koşarak aşağı indim. Mutfakta Doruk'tan çok Nuriş'imi bekliyordum. Gülümsememi indirip Doruk'un yanına doğru ilerledim.

"Sucuklu yumurta o kadar mucuzevi bir şey ki sucukların arkasın yakmana rağmen hâlâ güzel kokuyorlar. Çekil şurdan! " dedim ve onu ittim ama benim itmemle o iten kolumdan tutup beni kendine çekmiş ve sıkıca sarılmıştı.

"Nap..."

"Kaan merdivenlerin ordan bizi izliyor." tüm kelimelerimi yutup bırakmasını bekledim. Saçlarımı öpüp beni kaldırıp tezhaga oturttu. Gülümseyerek ağzına çilek koyar gibi yaklaşıp

" İleri gidiyorsun seni affetmeyeceğim. " ağzındaki lokmayı yutup gülümsedi. Gözlerimi merdivene çevirdigimde. Ne? Kimse yoktu. Önümden onu sertçe itip aşağı indim.

"Bana bak yalan yuva yapmış ağzında. Çocuk musun sen?"

"Bana diyene bak." diye tısladığında gözlerimi devirip

"Çık mutfaktan" dedim

"Ne?" Dediğinde onu iyice ittim. Onun yaptığı yumurtayı döküp tavayı yıkadım ve kuruladım. Yeni sucuklar kesip dolapta beş yumurta çıkardım. Sucukları pişirmeden kaşar domates sakatlık vb doğradım çikolatayı ararken evde çikolata olmadığını fark ettim. Başka neyin olmadığına bakarken ekmeğin de olmadığını fark ettim.

Tam mutfaktan çıkıp ekmek ve çikolata almaya gidecekken mutfağın kapısında bana uykulu gözlerle bakan Kaan'ı fark ettim. Gülümseyip onu boyuna kadar eğildim. Tamam ağrılarım hafiflemişti ve iyleşme sürecim mükemmeldi ama onu kucağıma alamazdım.

"Günaydınlar bayım" dedim gözlerini ovuşturup boynuma sarıldı ve

"Günaydın" dedi ondan ayrılıp yoluma devam edecekken Doruk

"Daha sucukları bile pişirmedin nereye?" Ona yapmacık bir şekilde gülümseyip

"Bakkala" dedim kaşlarını çatıp

"Ben giderim ne lazım söyle" tam ona uygun bir dilde hayır diyecekken Kaan'ın karnının gurultusunu duydum

"İki ekmek bir nutella" kafasıyla onaylayıp mutfaktan çıktı. Kaan'ı kaldırıp hızlıca tezgah oturttum. Bir süre belimi dinledirdim. Tamam sorun yoktu. Kaan'ın ağzına bir adet çeri domates ve kaşar sıkıştırıp gülümsedim

"Neden ona kötü davranıyorsun ?" cidden bu çocuk Einstein falandı heralde

"Çünkü abin yanlızca bu dilden anlıyor" küçük bir kahkaha atıp

"Haklısın" demesiyle arkadan bir bağırış geldi

"Duyuyorum ben. Bi gitmemi bekleseydiniz bari " dedi Kaan kahkahasını büyütüp benim de yüzüme bir tebessüm eklememi sağladı.

...

Kapı çaldığında cız bız yaptığım sucukların üzerine yumurtaları kırıp kapıya koştum. Doruk içeri girdi ve elime poşetleri verip anlımdan öptü. Tam bağıracakken beni 90 derece çevirip Kaan'ı görmemi sağladı. Yumurtalara koşup bir iki kere karıştırdım ve hazırdı. Tavayı masaya koyup

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin