Terkedilmek

283 31 7
                                    

Güney
Ağlamaya başladığında yanına gelip sarıldım. Kıvırcıkları yüzüme değiyordu...

Güney: ağlama kıvırcık, ben yanındayım. Doktorun olarak her zaman yanındayım. Bunu birlikte atlatıcaz.

Songül: ölücek miyim ben? Bu ölümcül bi hastalık.

Güney: evet bu ölümcül bi hastalık ama sen ölmeyeceksin. Kanser olup kurtulan yüzlerce hasta var. Tedaviye zaman kaybetmeden başladığında ve kendini iyileşeceğine inandırdıktan sonra hiçbir hastalık sana engel olamaz. Mucizelere inan kıvırcık.

Kırık şekilde gülümsedi.

Güney: iyi bir doktor ayarlamalısın kendine.

Songül: benim doktorum olmak istemiyor musunuz?

Güney: ben sadece benden daha iyi doktorların olduğunu söylüyorum. Ben bu alanda daha gencim, benden daha başarılı ve tecrübeli doktorlar var.

Songül: hayır, siz de gayet başarılısınız ama kabul etmiyorsunuz bunu bi türlü. Eğer hastaysam sadece sizin hastanız olmak istiyorum. Bu hastalığı ancak sizinle yenebilirim.

Güney: tamam o zaman. Ama şimdi ağlamayı kesmeni istiyorum. Çünkü hastalarımın hep gülmelerini isterim, ağlamalarına katlanamam.

Gözyaşlarını silip gülümsedi.

Songül: peki. Tedaviye ne zaman başlıyoruz o zaman?

Güney: öncelikle destek çok önemli. Yakınlarına durumu bildir. Eylüle, ailene, sevgiline.

Songül: ailem yok benim. Sadece Eylülle Berk var, yani sevgilim.

Sevgilisinin de ismini öğrenmiştim. Konu ona gelince kötü hissettim.

Güney: tamam, öncelikle kemoterapiye başlıcaz. Bu tedavi biraz seni yorucak ilk başlarda ama alışacaksın. Olurda eğer kemoterapi işe yaramazsa uygun ilik arıcaz sana. İlik nakli olucaksın.

Songül: peki bulunmazsa?

Güney: bunları düşünmek için daha erken. Kemoterapiyle de kurtulabilirsin. En önemlisi moralini yüksek tut ve iyileşeceğine inan.

Kafasını sallayıp teşekkür etti bana. Odadan çıkınca arkama yaslandım. Onun için daha önce hiçbir hastama endişelenmediğim kadar endişeleniyordum. Neden böyle hissediyordum ki? Songülün başkalarından farkı neydi?

Eylül
Odamdayken kapım çalındı. Güneyin gıcık kuzeni gelmişti.

Serkan: girebilir miyim?

Eylül: tabiki hayır! Saygısız şey çık dışarı.

Beni dinlemeyip içeri geçti. Elindeki çiçekleri masamın üstüne bıraktı.

Serkan: sizin gibi zarif bi kadını kırdığım için özür dilerim.

Eylül: sen benimle dalga mı geçiyorsun Serhan?

Serkan: Serkan..

Eylül: neyse ne. Ben senin takıldığın kızlara benzemem tamam mı? Yani diyeceğim şu ki bana yanaşma.

Serkan: biliyorum hırçın kız. Sakin ol.

Eylül: hala hakaret ediyorsun?! Güya özür dilemeye geldin bide.

Serkan: ben sadece sana yaşlı dediğim için özür diledim (sırıtarak) hala hırçın olduğunu düşünüyorum.

Beni daha çok sinirlendirmişti.

Eylül: buraya dalga geçmeye mi geldin? Dışarı çık işim var. Beş dakika dinlemeye vakit buldum onda da seninle uğraşamam şımarık şey.

Serkan: madem dinlenmeye vakit buldun, o zaman benimle yemeğe çık.

Eylül: ben sana git diyorum, sen bana yemeğe çıkalım diyorsun. Kafa mı buluyorsun sen?

Serkan: sana düşündüğün kadar şımarık olmadığımı göstericem. Bi yemekten oltama düşmezsin merak etme.. yani umarım (gülerek)

Bıkkınlıkla iç çektim. Kabul etmesem yapışacaktı.

Eylül: iyi peki. Bir saat sonra hastam var ama.

Serkan: hay hay. Gel hadi.

Songül
Hastaneden çıkınca dolaştım biraz. Napacağımı bilmiyordum. Kurtulacak mıydım gerçekten? Peki sevdiklerim? Onlar bunu öğrenince napacaktı? Önce Berkle konuşmak istedim, Eylül hastalarıyla uğraşıyordu. Ona akşam anlatacaktım. Berki arayıp sahile çağırdım. Geldiğinde sarıldım ona.

Berk: güzelim, ağlıyor musun sen?

Songül: yok.. benim seninle çok önemli bir şey konuşmam gerek. Bunu bilmek hakkın.

Berk: noldu? Kötü bir şey yok dimi?

Songül: var.. Berk ben hasta olduğumu öğrendim. Çok ciddi bi hastalık, kanser.

Berk: ne?

Songül: emin olmadan kimseye söylemek istemedim. Ama sevgilim olarak bilmek hakkın. Doktor en çok desteğe ihtiyacım olduğunu söyledi. Yakınlarımın desteğine ihtiyacım varmış. Benim de tek yakınım Eylül ve sensin..

Berkin yüzü düşmüştü. Elini elimden çekti.

Berk: şey.. bu çok kötü bi hastalık Songül. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, ama uzatıp seni üzmeminde anlamı yok. Yani şey, ben senin yanında olamam Songül.

Songül: ne?

Berk: ben daha çok gencim. Seninle hastanelerde aylarca, belki de yıllarca bekleyemem. Ben seni seviyorum ama kendimi de düşünmem gerek. Sen kötüleşiceksin, ben seni o halde görmeye dayanamam. En iyisi şimdiden sana dürüstçe yanında olamayacağımı söylemek Songül. Beni de anlamaya çalış.

Ağlıyordum. Bu kadar şerefsiz miydi yani?

Songül: bu mu dürüstlük? Hani hep yanımdaydın, ne olursa olsun? Bu kadar mı senin aşkın? Aynısı senin başına gelse ben bi dakika yanından ayrılmazdım, bide sana bunu nasıl açıklayacağımı düşünüyorum iki saattir. Yanımda falan olma, bundan sonra yüzünü bile görmek istemiyorum. Mecburen elimi tutacağına, yalnız kalırım daha iyi. Senin desteğine falan ihtiyacım yok.

Berk: üzgünüm.

Yanımdan kalkıp gittiğinde banka oturup ağlamaya başladım. Hayatım alt üst olmuştu bi anda.

Aşk iyileştirirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin