Konser

298 28 13
                                    

Güney
Güney: nasıl yani?

Songül: herkes sizin gibi düşünmüyor. Siz çok iyi bi insansınız Güney bey.

Gülümsedim ona. Bu sırada da terapi bitmişti.

Güney: bitti bile. Nasıl hissediyorsun?

Songül: başım dönüyor yorgunum biraz.

Güney: biraz otur hemen kalkma. Eve gidince de dinlenirsin.

Songül: tamam.

Ben makineyi ayarlarken  Songül ayağa kalkmıştı. Sendeleyince hemen tuttum. Yüzü yüzüme çok yakındı. Yutkunup kendimi toparladım.

Güney: s-sana hemen kalkma demedim mi?

Songül: iyiyim sandım.

Güney: neyse, eve git dinlen biraz.

Songül: tamam, görüşürüz o zaman.

Çıkacakken durdurdum.

Güney: konserin yarındı dimi?

Songül: evet, gitmemde sakınca mı var?

Güney: hayır hayır. Ben de gelicem o yüzden sordum.

Songül: gelicek misiniz?

Güney: evet, söylemiştim(gülümseyerek)

Songül: peki. Görüşürüz.

Eylül
Doğum bittiğinde ve anneyle bebeği kontrol ettikten sonra hemen eve gelmiştim. Songül koltuğa uzanmış televizyon izliyordu.

Eylül: nasılsın canım? Kontrol altında tuttuğum hastanın doğumu başladı, ben de apar topar gitmek zorunda kaldım özür dilerim.

Songül: saçmalama, tabiki gidecektin senin işin bu. Hem yanımda durmanın bi anlamı yok, yalnız da gidebilirim.

Eylül: saçmalama, bundan sonra ben de seninle gelicem. Ee yarınki kombinini düşündün mü?

Songül: vaktim mi oldu sanki? Şu bi kaç günde o kadar şey yaşadım ki.

Eylül: o zaman şimdi seçelim..

Songüle kalmasında yardımcı olduktan sonra odasına geldik. O yatakta otururken ben de gardıroptan bir şeyler seçip ona gösteriyordum. En sonunda bi elbise seçmiştik.

Songül
Ertesi gün çok heyecanlıydım. Bugünü iple çekiyordum, en ön sırada Eylülle Berk oturacaktı ama artık onun yüzünü bile görmek istemiyordum. Zaten gelmezdi de.

Giyinip hazır olduğumda Eylülle beklemeye başladım. İçimden bugün bi aksilik yaşanmaması için dua ediyordum. O sırada Güney bey gelmişti.

Eylül koşup Güney beye sarıldıktan sonra ben de sadece elini sıktım.

Songül: hoşgeldiniz.

Güney: heyecan var mı?

Songül: biraz..

Eylül: biraz dediğine bakma Güney. Heyecandan yerinde duramıyor. Yalnız mı geldin sen?

O sırada kuzeni diye bildiğim sarılın çocuk gelmişti.

Serkan: birilerinin gözü beni aradı sanırım.

Eylül: ne alakası var? Öylesine sormuştum ki keşke sormaz olaydım!

Serkan: ben bi klasik müzik hayranıyım Eylül hanım.

Eylül: tabi canım.

Bunlar ne ara bu kadar yakın olmuşlardı? Ben sadece doğum günü partisinde karşılaştıklarını sanıyordum. Konserin birazdan başlayacağını söylediklerinde kulise geçtim.

Eylül
Üçümüz içeri geçmiştik. Ben Güneyin yanına oturacakken gıcık kuzeni benden önce davranmış Güneyin yanına geçmişti.

Eylül: sen şuraya otursan olmaz mı?

Serkan: ne farkeder? Ben kuzenimin yanında oturucam (sırıtarak)

Güneyin de bize baktığını görünce bi yalan uydurdum.

Eylül: şey burası köşe ya.. o yüzden demiştim. Ama fark etmez.

Güney: oğlum sen ne öküz adamsın? Gel Eylül sen benim yerime geç.

Güney kalkıp Serkanın diğer yanına oturduğunda ben de oflayarak Güneyin yerine geçtim. Şu gıcık herşeyi bozmuştu.

Serkan: ee naber görüşmeyeli?

Gözlerimi devirdim.

Eylül: biz sadece bi kere yemeğe çıktık.

Serkan: istersen tekrar çıkabiliriz, ne dersin?

Bilerek beni sinirlendiriyordu. Koluna vurup susmasını söyledim. O sırada konser başlamıştı. Songül çıkınca hepimiz alkışlamaya başladık. Canım arkadaşım, onun yaşayacak çok şeyi vardı daha. O çok iyi bi müzisyen olucaktı, evlenecekti, çocukları olucaktı. Ölmesi için çok erkendi.

Songül
Çıkışımı yaptıktan sonra alkış kopmuştu. Tam gidecekken başımın dönmesiyle gözlerim karardı ve kendimi yere bıraktım...

Aşk iyileştirirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin