İsim

356 29 25
                                    

Güney
Kıvırcık bana kısa bi teşekkür edip sevgilisiyle yanımdan ayrılmıştı. Neden böyle hissettiğime anlam verememiştim. Biraz sonra Eylül ortaya gelip konuşmaya başladı.

Eylül: arkadaşlar, öncelikle geldiğiniz için hepinize çok teşekkür ederim. Şimdiyse yetenekli arkadaşım bize müzik ziyafeti yaşatsın istiyorum. Ne dersiniz?

Kıvırcık kızı kolundan çekiştirerek salonun ortasında duran piyanonun yanına getirdi. Ne yani bu güzel kız bide yetenekli miydi?

Kıvırcık utanıp elleriyle yüzünü kapatınca daha tatlı olmuştu. Herkes alkışlayarak onu gaza getiriyordu. Sonunda istekleri kabul edip piyanonun karşısına geçti. Açıkçası ben de çalmasını çok istiyordum. Piyanonun yanına gelip dinlemeye başladım.

Çalmayı bitirince alkış kopmuştu. Bense hala onu izliyordum.

Eylül
Doğum günüm hiç hayal ettiğim gibi geçmiyordu. Güney yanıma gelmemişti bile. Songül piyano çaldıktan sonra herkes tekrar masalarına dağılmıştı. Ben de Güneyin yanına gidecekken kuzeni olan sarışın çocuk beni durdurdu.

Serkan: doktor hanım nereye?

Eylül: size ne acaba? Hesap mı vermem gerek?

Serkan: fazla hırçınsınız sanki. Sadece sordum, bu kadar sinirlenmenize gerek yok.

Eylül: hırçın mı? Siz benim evimde, benim partimde, üstelik doğum günümde bana hakaret mi ediyorsunuz? Ne hakla?

Serkan: özür dilerim. Siz hırçından daha fazlasısınız sanırım (gülerek).

Salak gibi sırıtıyordu. En sevmediğim insan tipi. 

Eylül: biliyor musunuz? Siz de çok gıcık bi tipsiniz. İlk gördüğümden beri kıl oldum size.

Serkan: gıcık? Ne münasebet, böyle düşünen tek kişisiniz sanırım.

Eylül: emin olun diğerleri de öyle düşünüyordur da yüzünüze kimse söylememiştir. İlk söyleyen benim sanırım.

Gülmeye başlamıştı.

Serkan: sizin aksinize çevrem ve özellikle kızlar bana bayılıyor Eylül hanım. Bırakın sevgili olmayı, benimle aynı ortama gelmek için herşeyi yapan ne kadar kız var biliyor musunuz?

Eylül: o kızların zekasından şüphe ediyorum doğrusu. En kısa zamanda hastanemize gelmelerini söyleyin, check up yaptırsınlar.

Serkan: fazla komiksiniz.

Eylül: pardon sizin yaşınız kaç? Hala çocuk gibisiniz de...

Serkan: 28, küçük hanım. Sizin?

Elimle tam da yanımızda duran, yaşımı gösteren rakam şeklindeki balonları gösterdim.

Eylül: bunları görmeyecek kadar kör müsünüz?

Serkan: demek aynı yaştayız. Ben sizin benden biraz büyük olduğunuzu düşünmüştüm aslında. Çünkü aynı yaşı göstermiyoruz, size göre ben daha gençim (sırıtarak)

Eylül: ne münasebet be? Terbiyesiz!

O sırada Güney geldi.

Güney: noluyor Serkan?

Eylül: Güney sen şu şımarıkla nasıl baş ediyorsun? Sana gerçekten acıdım şimdi.

Serkan: asıl sen şu dırdırı nasıl çekiyorsun tüm gün işte? Yazık sana kardeşim.

Güney: noluyor ya. Ulan Serkan, iki dakika yalnız bıraktım başıma bela açtın. Çocuk gibisin valla ha.

Gülmeye başladım, Serkan bozulmuştu.

Güney: biz kalkalım artık Eylül. Sen de düş önüme Serkan, rezil ettin beni.

Güneyle vedalaştıktan sonra Serkana alayla el salladım.

Eylül: Serkancım, kuzeninin sözünden sakın çıkma. Karşıdan karşıya geçerken elini sıkı tut tamam mı?

Güneyle ben gülerken Serkan sinirle bakıyordu.

Serkan: yazdım bunu bi kenara doktor hanım. Görüşücez biz seninle.

Güney
Serkanla çıkacakken telefonunu unuttuğunu hatırladı ve almaya gitti. Kapıda beklerken kıvırcığı gördüm.

Songül: gidiyor musunuz?

Güney: evet. Geç oldu malum. Bu arada çok güzel piyano çalıyorsunuz.

Songül: teşekkür ederim. Aslında benim için bi hobi ama herkes başarılı olduğumu söylüyor.

Güney: bence öylesiniz.

Songül: haftaya konserim var. İsterseniz gelebilirsiniz.

Güney: klasik müzikle pek aram yok ama sizi dinlemeye mutlaka gelirim.

Songül: peki. Görüşürüz o zaman.

Güney: görüşürüz.

Serkan gelince dışarı çıktık ve aklıma bir şey geldi. Elimle kafama vurdum.

Güney: ulan o kadar konuştuk, kızın ismini sormayı unuttum. Şansıma tüküreyim.

Serkan: hangi kız kardeşim? Aşık mı oldun lan sen?

Güney: salak salak konuşma sinirliyim zaten sana. Benim aşkla işim olmaz.

Aşk iyileştirirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin