Unutamama

329 31 18
                                    

Eylül
Songül: neden kızdın bu kadar? Çocuk işte. Senin dünyaya gelmeye yardımcı olduğun çocuklar.

Eylül: şey haklısın. Ben bi an öyle saçmaladım.

Telefonum çalınca odadan çıktım.

Eylül: konuştun mu Serkan? Varmıymış sevdiği?

Serkan: şey... yokmuş ya yokmuş.

Eylül: oh neyse ki. Doğru söylüyorsun dimi?

Serkan: e-evet...

Eylül: peki benle ilgili bir şey söyledi mi?

Serkan: şey.. yok söylemedi.

Eylül: tamam peki. Sağol bu arada.

Serkan: ne demek, görüşürüz.

Serkan
Onu unutacaktım. Unutmalıydım. Bu aşk bana aşk acısından başka bir şey vermeyecekti. Hep gittiğim gece kulübüne gittim. İçki isterken yanımda duran kıza baktım. İlk kez görüyordum, genelde burdaki kızları tanıyordum. Yanına gittim.

Serkan: merhaba güzellik.

Kız: merhaba..

Serkan: yenisin galiba, ilk kez görüyorum da.

Kız: burdaki herkesi tanır mısın?

Serkan: evet.

Kız: vay be. O zaman benimle de tanış. İsmim Cemre

Serkan: ben Serkan. Memnun oldum. Tanışmamızın şerefine sana içki ısmarlayabilir miyim?

Cemre: en ağırından.

Cemreyle bi kaç kadehten sonra sarhoş olmuştuk. Birlikte otele geçtik. Onu öpücekken gözümün önünde Eylül belirdi.

Serkan: Eylül... seni seviyorum.

Bunu söyledikten sonra kız beni itti. Kıza baktığımda Eylül olmadığını gördüm.

Cemre: gerizekalı, başkasını unutmak için benimle mi yatıcaktın? Avucunu yalarsın!

Çantasını alıp gitmişti kız. Başkası olsa takmaz öpüşmeye devam ederdi ama bu kız hemen alınmıştı. Gururluydu demek ki.

Güney
Ertesi gün Songül taburcu olmuştu. Eşyalarını topluyordu.

Güney: gözün aydın.

Songül: nihayet, evimi çok özledim.

Güney: bugün bi işin var mı?

Songül: yok, evdeyim. Neden sordunuz?

Güney: şey.. ben de boşum bugün. Terapin de yokken dışarı çıkalım mı? Bir şeyler yaparız.

Songül: bilmem, olur herhalde. Ama önce eve uğramam gerek.

Güney: tamam, ben bırakayım seni.

Songülle evine gelmiştik. Songül üzerini değiştirirken ben de çerçevelerdeki fotolara bakıyordum. Eylülle Songülün fotoğraflarıydı hepsi. Bi fotoğrafta Songülle eski sevgilisinin fotoğrafıydı. Ona bakarken Songül geldi.

Songül: ne fotoğrafı o?

Cevap vermeden yanıma gelip görmüştü.

Songül: bu nerden çıktı ya?

Güney: burda buldum.

Songül fotoğrafı çerçeveden çıkarıp yırtmıştı.

Songül: gözümden kaçmış..

Güney: hiç özlemiyor musun onu? Aklına falan geliyor mu arada?

Songül: asla. Aklıma geldiğinde sadece nefret ediyorum ondan. Çıkalım mı artık?

Güney: çıkalım.

Eski sevgilisi hakkındaki düşünceleri sevindirmişti beni.

Onu ağaçların olduğu, karşımızda deniz olan bi yere getirdim. Çimlere oturmuştuk. Yerdeki papatyaları görünce aklıma bi fikir gelmişti.

Songül: napıyorsun?

Güney: bekle.

Çiçeklerden taç yapmıştım. Songüle döndüm.

Güney: aç. Bandananı aç hadi.

Songül tereddütle çıkarmıştı. Yaptığım taçı kafasına bıraktım.

Güney: çok yakıştı.

Gülümsedi bana.

Songül: burası çok güzelmiş, böyle bi yer bilmiyordum daha önce. Sessiz sakin, huzurlu...

Güney: pek bilinen yer değil burası. Burayı özel yapan da bu zaten.

Songül
Denizi izlerken Güneyin telefonuna mesaj geldi. Gözüm takılmıştı, duvar kağıdında bi kıza sarılmış şekilde bi fotoğrafı vardı. Fotoğrafı görünce moralim bozulmuştu, sevgilisi vardı demek ki. Ne bekliyordum ki, böyle iyi yakışıklı doktor biri yalnız olacak değildi.

Kendimi tutamadım ve söylemek istediğim şeyi söyledim.

Songül: sevgilin de güzelmiş.

Güney: sevgilim?

Songül: telefonunun ekran resmindeki kız.

Bana bakıp güldü.

Güney: kız kardeşim o benim, Sırma.

Kardeşiymiş, rezil olmuştum.

Songül: kusura bakma, ben öyle görünce sevgilin sandım.

Güney: sevgilim yok şimdilik. Ama yakında olabilir.

Songül: hoşlandığın biri mi var?

Güney: evet. Hatta hoşlanmaktan daha fazlası, çok aşığım. Umarım o da beni sever.

Songül: sevilmeyi hakediyorsun. O kızın seni sevmemesi için kör olması lazım herhalde.

Bana bakıp güldü..

Biraz oturduktan sonra kalkmıştık. Arabaya doğru ilerlerken birini görmemle donup kalmıştım.

Aşk iyileştirirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin