Aşk

287 24 15
                                    

Güney
Songül bayılmıştı. Arabayla hastaneye götürmüştük hemen. Müdahale ediyordum. Ateşi çok yüksekti, muhtemelen fazla heyecandan bayılmıştı. Ateşini düşürmeye çalışıyordum.

Güney: hadi kıvırcık, dayan. Güçlüsün sen.

Bi kaç dakika sonra ateşi düşmeye başlamıştı. Hemşireler serum taktıktan sonra ben de odadan çıktım.

Eylül: nasıl Güney? İyi dimi?

Güney: zor oldu ama ateşini düşürmeyi başardık. Yalnız değerleri kötüye gidiyor Eylül, hastalık beklediğimden daha hızlı ilerliyor. Bide heyecan yapınca bayılmış. Bi kaç gün hastanede kontrol altında kalsa iyi olucak.

Eylül ağlamaya başlayınca ona sarıldım, o da bana sarılmıştı.

Eylül: ne gerekiyorsa yapalım, yeter ki iyileşsin. Ne zaman kendine gelir?

Güney: birazdan uyanır. Ama dediğim gibi bi kaç gün burda kalsın.

Eylül: görebilir miyim?

Güney: tabi.

Songül
Gözümü açtığımda bilmediğim bi yerdeydim. Eylül elimi tutmuş ağlıyordu.

Eylül: Songül, iyi misin?

Songül: nerdeyim ben?

Eylül: hastanedesin canım. Bayıldın birden.

Hayal meyal hatırlıyordum.

Songül: konser de mahvolmuştur.

Eylül: saçmalama, yemişim konserini. Sen iyi ol yeter.

Songül: tamam iyiyim ağlama artık.

Hemen gözyaşlarını silip gülümsedi. Canım arkadaşım, nasıl üzülmüştü benim için.

Biz konuşuyorken içeri Güney bey girdi.

Güney: nasılsın Songül?

Songül: daha iyiyim. Ne zaman taburcu olucam?

Güney: bi kaç gün burda gözetim altında kalmana karar verdik.

Ofladım, burda kalmayı hiç istemiyordum. Zaten sık sık uğruyordum.

Güney: itiraz yok kıvırcık.

Songül: iyi peki.

Akşam olunca Eylülü eve gitmeye ikna ettim. Burda kalmasının anlamı yoktu.

Eylül
Mecburen eve gelmek zorunda kaldım, kardeşimi bırakmayı istemiyordum. Hiç keyfim yoktu, Songülün hastalığı, hastalığının ilerlemesi, tüm bunları unutmaya ihtiyacım vardı. Ani bi kararla bara gitmeye karar verdim ve hazırlanıp çıktım.

Bara geldiğimde barmene bana bi içki vermesini söyleyip beklemeye başladım. Sarhoş olmak istemiyordum, çünkü beni toplayacak kimse yoktu. Birden Serkanı bi kızla gördüm. Kız resmen beni yatağa at diye yalvarıyordu. İğrençlerdi.

Serkan da beni farkedince yanıma geldi.

Serkan: o doktor hanım, siz barlara gelir miydiniz? Ben sizi ciddi bi iş kadını sanmıştım.

Eylül: git başımdan.

Serkan: tamam sakin. Bu arada arkadaşının nesi var? Bayıldı ya. Yemek falan yemedi herhalde.

Eylül: hasta çünkü. Belki de ölücek.

Serkan: ne? Ne hastası?

Eylül: kanser. Öğrendin rahatladın mı?

Serkan: çok üzüldüm. Umarım iyileşir.

Bu sırada yanımıza deminki kız geldi.

Kız: Serkan, nerde kaldın aşkım? Seni bekliyorum.

Eylül: git sevgilini bekletme.

Serkan: sevgilim değil o benim

Eylül: bir gece için kullanacağın kız mı?

Serkan: Nilaycığım, biz seninle daha sonra görüşsek? Şimdi işim var ama söz telafi ederiz.

Serkan kızı göndermişti.

Eylül: neden gitmedin?

Serkan: seninle kalıcam çünkü.

Ona soran gözlerle baktım.

Serkan: bu gece burdayım. Sen istediğin kadar iç bugün, unut herşeyi. Ben seni evine bırakırım. Yani pek güvenilir biri gibi görünmesem de güvenebilirsin bana. Sana dokunmam merak etme(sırıtarak)

Eylül: gerizekalı.

Güney
İçim rahat etmemişti ve bugün hastanede kalmıştım. Songülün odasına geldiğimde uyuduğunu gördüm. Çok güzel uyuyordu, melek gibi...

Yatağın ucuna oturup onu seyretmeye başladım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama durduramıyordum kendimi. Yüzünü inceliyordum, kaşları, kirpikleri, dudakları, saçları.. çok güzeldi.

Tereddütle elimi saçlarına götürüp okşamaya başladım yavaşça. Gülümsüyordum kendi kendime. Ne oluyordu bana? Ona karşı bir şey hissediyor olabilir miydim?

Serkan
Doktor hanım çoktan zil zurna sarhoş olmuştu bile. Zar zor dışarı çıkarıp arabama bindirdim. Radyodan şarkı açıp bağırarak söylemeye başladı.

Serkan: neden seni başıma aldım ki? Şimdi ne güzel Nilayla gece geçirmek vardı.

Eve vardığımızda Eylülü arabadan indirip eve girdik. Hala bağırarak şarkı söylüyordu.

Serkan: bağırmasana, insanlar uyanıcak.

Eylül bana bakıp sırıtmaya başladı.

Eylül: hiç aklından geçirdin miii? Beni de yatağa atmayı...

Serkan: yok artık.

Eylül: neden? Bugün gördüğümüz kızdan neyim eksik benim?

Eksik değilsin fazlasın... çok fazla.

Serkan: hadi uyu bakalım sen.

Eylül bana yaklaşmaya başlamıştı.

Eylül: bence çokta güzelim. Sen de fena değilsin aslında..

Sesini kayda alıp sabah uyandığında izlettirmemek için zor tuttum kendimi. Eylülü süzdüm, güzeldi, akıllıydı, farklıydı.

Eylülle aramızda mesafe azalınca kendimi kaybedip öptüm onu dudağından. Sonra hemen geri çekildim.

Serkan: maalesef söz verdim sana doktor hanım. Sabah beni gebertmeni istemiyorum.

Onu yatak odasına götürüp yatırdım. Gözleri kapanıyorken bir şeyler fısıldadı.

Eylül: Güney...

Aşk iyileştirirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin